Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunuyor.

Burada yaptığı açıklamalarda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ı İstanbul ve Ankara'da görülen kar ve sağanak sonrası yaşanan olumsuzluklar üzerinden hedef alan Bahçeli, Yavaş ve İmamoğlu'nu önlem almamakla suçladı. Bahçeli, "Hem Ankara hem de İstanbul Büyükşehir Belediyesi sel taşkınları, mağduriyetleri vurgun yemişçesine seyretmiştir. Basiretsiz ve beceriksiz belediye yönetimleri bir kez daha sınıfta kalmıştır" diye konuştu.

Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

Sağanak yağışlar hayatın olağan akışını olumsuz etkilemiştir. Şiddetli yağışlardan dolayı hayat durma noktasına gelmiştir. Sel suları Ankara merkez ilçelerinde ev ve işyerlerini basmış, cadde ve sokakları sular altında bırakmıştır. Hem Ankara hem de İstanbul Büyükşehir Belediyesi sel taşkınları, mağduriyetleri vurgun yemişçesine seyretmiştir. Meteoroloji'nin tüm uyarılarına rağmen hiçbir adım atılmamıştır. Basiretsiz ve beceriksiz belediye yönetimleri bir kez daha sınıfta kalmıştır.

Sakin ve emniyetli denizde herkes kaptanlık taslayabilecektir. mühim olan fırtınalı ortamda gemiyi limana yanaştırmaktır. Doğal felaketlerle mücadele, felaket esnasında değil ihtimal önceden değerlendirilip eşgüdüm halinde sahaya yansıtılmalıdır. Kar ve yağmur yağdıktan sonra yapılacak gayret boşuna emektir.

Ankara ve İstanbul tarihine pranga vuran altyapı eksiklikleri, siyasi ihtiras, organizasyon yetersizlikleri kısır gündemlerle mücadeleler bugünkü tablonun yegane müsebbipleridir. Türkiye'nin zillete düşmüş siyasetçileri, kötürüm belediye yönetimlerini hak etmemektedir. Hükümet İstanbul ve Ankara büyükşehir belediyelerinin boşluğunu doldurmuştur.

'TÜRKİYE BİR YOL AYRIMINA GİRMİŞTİR'

Bugün Türkiye karşısındaki en büyük tehdit kanlı terör ve bundan beslenen etnik bölücülüktür. Terör saldırılarına ön şartsız ve derhal son verilmelidir. İkinci olarak silahlarıyla dağdan inip veya sınır ötesinde silahlarıyla Türkiye'ye teslim olmalıdırlar. Üçüncü olarak da adalette kaçınılmaz cezalarını çekmelidirler. Bunun dışında şu anda devletin iradesini kahramanca müdafaa eden hiç kimsede böyle bir müzakere hevesinin emaresi bile yoktur. Türkiye bir yol ayrımına gelmiştir. Ya bu husumet cephesi ülkeyi kanlı bir bölünme ve çatışma sürecine sürükleyecektir ya da Türkiye Cumhuriyeti gereken cevabı vererek ihanetin belini kıracaktır. PKK sadece PKK'dan veya FETÖ sadece FETÖ'den ibaret değildir. Terörle mücadele, Türkiye'yi zora sokmak, çıkmaza sürüklemek isteyen alçakların topuyla asimetrik bir mücadeledir.

Türkiye'nin haklı, hukuki ve meşru sınır ötesi operasyonu an meselesiyken sınırlarımıza 3 kilometre mesafedeki Kamışlı'da ABD askerleri ile teröristlerin devriye turları atması, poz vermeleri neyin mesajı, kimin telkinidir? ABD'li askerlerin teröristlerle ne işi vardır? ABD, pozisyonunu netleştirmek mecburiyetindedir, bu ülke dost mudur, düşman mıdır? Potansiyel düşmansa onu da öğrenelim, düşmana nasıl muamele edileceğini de açıkça gösterelim. Bir yanda teröristlerle düşüp kalkarken diğer yanda müttefiklik kisvesine bürünen ülke veya ülkeler küresel sahtekarlığın figüranı ve senaristi olarak anılacaktır.

NATO Genel Sekreteri, Türkiye'nin kaygılarını meşru görüp terörden çok çektiğini sözüyle değil özüyle teyit ediyorsa bunu ABD ve bazı Avrupa ülkelerine kabullendirmek durumundadır. Dost ve müttefik sandığımız mesela ABD'nin Türkiye düşmanı bölücü terör örgütü ile can ciğer kuzu sarması halinde bulunması izahı zor olacak ikiyüzlülüktür. Asıl endişe kaynağımız da işte bu sinsiliktir. Türk Milleti dostun da düşmanın da mert olmasını ister, bekler. Çünkü Türk Milleti merttir. Mertliğin sadakasını verse, tüm cihana kıyamete kadar yetecektir. Türkiye'nin terörle mücadeleden geri dönüşü yoktur.

İstanbul Kadıköy'de aralarında HDP milletvekillerinin de bulunduğu bir güruhun İmralı canisini serbest bırakılması için yürüyüşe geçip, sokaklarımızı kirletmesi alçaklıktır. Üstelik PKK kontenjanından Meclis'e giren bir kadın milletvekili görevini icra eden polisimize adice yumruk sallamıştır. Türkiye Cumhuriyeti'nde askere, polise, masum vatandaşlarımıza saldıran, toplumsal huzuru bozmak, iç barış ortamını yıkmak için nifak saçan önüne gelene hakaretler yağdıran hiç kimse bu milletin mensubu olamaz. Mensubu olmayanların TBMM'de görev yapması zuldür, mahşeri vicdanda darbedir. HDP'nin kapatılması, AYM'nin adalete, tarihe, millete, şehitlere, ihmali mümkün olmayan bir görevidir. Türk Milleti bu kenelere daha fazla sabır ve tahammül gösteremez.

Sayın Kılıçdaroğlu hala sesin çıkmıyor, bir şey diyemiyorsun? Bu sessizliğini neye yoralım? Polise yumruk atan soysuzun yanında mısın, karşısında mısın? Sözde Kürdistan çığlığı atan namertlere itiraz edecek misin? Sayın Kılıçdaroğlu bu vahim manzara karşısında hala çıtın çıkmıyor, bir şey diyemiyorsun. Bu sessizliğini neye yoralım? Polise yumruk atan soysuzun yanında mısın?

Sayın Kılıçdaroğlu, PKK'yı terör örgütü oalarak görüyor musun, görmüyor musun? Terörle mücadele safında mısın değil misin? Bilmelisin ki ihanete tavır alamayan ihanetin yanındadır. CHP tarihi bir imtihanın ortasındadır. Kılıçdaroğlu ve zillet partileri masa altında izlerini kaybettileri itibarlarını sokak lambaları altında arayacak kadar şuursuzdur.

Zillet ittifakının üyesi Serok Ahmet'in Diyarbakır'da düzenlenen çalıştayında yapıtğı konuşma, bu çalıştaya PKK ve FETÖ'cülerin katılımı bölücü bir provokasyondur. Serok PKK tezlerini savunacak kadar çukurlaşmıştır. Serok Ahmet Türkiye'nin başına sarılmış bela, siyasi kundakçıdır.

'MEZHEP ÜZERİNDEN FİTNE ÇIKARMAYA HEVES EDENLER FİTNENİN ÇIBAN BAŞLARIDIR'

Kılıçdaroğlu'nun mezhebi, etnik kökeni, doğduğu yer bizim siyasi eleştirimizin tamamıyla dışındadır ve mutlaka saygı gösterilmelidir. Türk Milleti'nin hiçbir ferdi Türk, Kürt, Alevi, Sünni, inanan, inanmayan, laik, anti laik diye ayrılamaz. Ayrımcılığa maruz bırakılamaz. Kökeni, mezhebi, anasının dili ne olursa olsun bu millet benim, bu bayrak benim diyen herkes bizim kardeşimizdir. CHP Genel Başkanı’ın Alevi İslam inancına sahip olması onun için bir kayıp, handikap, utanacağı bir özelliği değildir. Bilakis, Alevi İslam inancına sahip olan kardeşlerimiz bizim can beraberliğimizdir. Mezhep üzerinden fitne çıkarmaya heves edenler fitnenin çıban başlarıdır. Aynı İttifak içinde Kılıçdaroğlu'nun alevi kimliğinden kaygı duyanlar, bunu da kamuoyu ile paylaşanlar sorumsuz olmakla birlikte milli birlik ve dayanışma ruhunu zedelemek isteyen provokatörlerdir. Bu yezit siparişini hazırlayan kimlerdir? Peş peşe gelen özür mesajlarının hiçbir inandırıcılığı, geçerliliği yoktur.