CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, bu göreve talip olmasının nedenlerini ve önümüzdeki döneme ilişkin hedeflerini Birgün’den Hüseyin Şimşek'e anlattı.

AKP’yi iktidardan indirme kararlılıklarını dile getiren Nazlıaka, “Kadın kolları, partimizin en görünür ve etkin örgütlü gücünü oluşturuyor. Tüm kadın arkadaşlarımız, ülkemizde çok yerleşmiş olan ‘siyaset erkek işidir’ önyargısına rağmen, inançla kararlılıkla çalışıyor. Tek istekleri var, partimizi iktidara taşımak, yeniden eşit ve adil bir Türkiye yaratmaktır” dedi.

Ağustos ayında yapılan seçimle göreve gelen Nazlıaka, kadına yönelik şiddetin arttığı, her geçen gün yeni cinayetlerin işlendiği, kadınların ikinci plana atıldığı bir süreçten geçildiğini ve başta İstanbul Sözleşmesi olmak üzere saldırı altındaki tüm kazanımlara sahip çıkacaklarını anlattı.

KADINLAR TALEP ETTİ
CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka’nın açıklamaları şöyle:

Aday olma süreci, iktidar olmak isteyen kadın arkadaşlarımızın önemli bir kısmından gelen taleplerle gerçekleşti, onların iradesiyle ve örgütümüzün takdiriyle de şekillendi. Önceki dönem kadın kolları yönetimimizle ilgili bir hoşnutsuzluk olduğu için değil, yeni dönemin enerjisi ve iktidar hevesiyle başladı bu süreç. Ben ve arkadaşlarım şunu çok iyi biliyoruz, AKP’yi iktidara kadınlar taşıdı, iktidardan yine kadınlar indirecek.

Seçim kampanyası döneminde, bir sloganımız vardı, ‘Kotalar bize dar, rotamız iktidar.’ İlk günden itibaren bu sözümüzü hayata geçirmek için çalışmaya başladık. Madem toplumun yarısını kadınlar oluşturuyor, o halde kota değil eşit temsil hakkı istiyoruz. Hayatın her alanında eşit oranda ve eşit haklarda yer almayı hedefliyoruz. Bu konuda en önemli desteği Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’ndan aldık. Tüm kadınlara ve eşitlikçi, demokrat erkeklere güzel bir haberimiz var. Partimiz, geçen hafta siyasi partiler yasasında değişiklik yapılması için bir kanun teklifi taslağı hazırladı. Bu taslağı 306 kadın derneğine yolladık. Şimdi toplantılar yapıyoruz, kadın örgütlerinin, akademisyenlerin, kanaat önderlerinin tek tek görüşünü alıyoruz. Kadının eşitlik mücadelesine partiler üstü bir mevzu olarak bakıyoruz. Bu nedenle diğer siyasi partilerin bu alandaki temsilcileriyle de görüşüyoruz. Bu haklı talebi toplumsallaştırmak istiyoruz.

YENİ MODEL ARAYIŞLARI

Partimizin kadın örgütlenme modelini de gözden geçiriyoruz. Gelişmiş ülkelerdeki sol, sosyal demokrat partilerin yapısını inceliyoruz. Proaktif, çözüm üreten, eşitlik mücadelesinde kendi sözünü söyleyen ve bunu Türkiye siyasetine katan olmayı hedefliyoruz. Gündemi yakın takip etmek kadar gündem oluşturmak konusunda da kararlıyız. Kadın ve genç kadın üye sayımızı arttıracağız, kendi kendini denetleyen bir mekanizma ile çalışmalarımıza devam edeceğiz. Kadın dernekleriyle bağlarımızı daha kuvvetlendirecek, siyasal muhalefet ile toplumsal muhalefeti birleştireceğiz. Eşitlik sadece bir kelimeden ibaret olmamalı, hayatın tam merkezinde yer almalı ki aradaki mesafe kapansın. Diğer türlü aynı ezberler ve söylevler devam edecektir. İşte tam da burada biz, değişimi kendimizden, kadınlardan başlatacağız.

BİRLİKTE BAŞARACAĞIZ

Önceki dönem kadın kollarımızı yöneten arkadaşlarımızın emeklerine ve mücadelelerine çok saygı duyuyorum. Bizler, yeni dönem bayrağını devraldık, ülkemizin verili koşulları ve ihtiyaçları ile bütünleştirip buna göre siyasal bir programı önümüze koyacağız. Tabii ki bu noktada beklentilerin yüksek olması normal ve doğrudur da. Bu anlamda da ‘ben’, sadece bir kişiyim. Benim gibi binlerce, on binlerce, yüz binlerce, hatta milyonlarca kadın kardeşim bir araya gelirse ve eşitlik mücadelesini ortaklaştırırsa, işte o zaman her şey yerini ve anlamını bulacak. Bu bağlamda beklentilerin yüksek olması gurur verici, ama bunu hep birlikte başaracağız çünkü hiçbirimiz hepimiz kadar güçlü değiliz.

AKP VE KÜÇÜK ORTAĞI YOLCU

Ortak hedefe kilitlenmiş iki siyasal hattımız var. Biri partimizin içine, diğeri partimizin dışına dönük çalışmaları kapsıyor. Kesinlikle yeni yüzler, yeni fikirler ve yeni temsiliyetler olacak. Sadece fikir tartışan değil, tartıştığını üreten olacağız. İlerleyen süreçte üreteni yöneten yapacağız. Hedefimiz iktidar. O nedenle bizi bu hedefe götürecek yol, yöntem ve programdan ödün vermeyeceğiz. Genel Başkanımız Kılıçdaroğlu’nun siyaset dünyamıza armağanı olan tarihi ‘İkinci Yüzyıla Çağrı Beyannamesi’ örgütümüzün ve ülkemizin geleceği açısından büyük bir öneme sahip. Bu önemin farkına vararak beyannamemizin altını dolduracak ve kadın örgütlerimiz ile birlikte en yüksek katkıyı sunacağız. AKP ve küçük ortağı yolcu. Bağlasan durmaz. Bu noktada hepimize düşen üç görev var, çalışmak, çalışmak çalışmak.

BU HAKLARI ZOR ELDE ETTİK

Örgütlenmeliyiz. Eşitlik mücadelesini kadın, erkek bir arada vermeliyiz. Demokrasi dediğimiz şey katılımcılıktır. Toplumun yarısını yok sayan, yaşam hakkına bile sahip çıkmayan bir anlayış kabul edilemez. Bu nedenle tüm demokratlar birleşmeli ve kazanılan haklardan ödün verilmesini engellemeli. Bu hakları çok zor elde ettik, asla geri vermeyiz.

LAİKLİKLE DERDİ OLANIN HEDEFİNDE KADINLAR VARDIR

Laiklikle derdi olanların hedefinde hep kadınlar vardır. Ceberrut AKP iktidarına, küçük ortağına, ürettikleri kadın politikalarına ve üçüncü sınıf mafya dizisi üsluplarına bakmak, durum tespiti için yeterli. Bunların bir de dilleri zehir saçan kalemşörleri ve neye hizmet ettiği belli olmayan tarikat temsilcileri var. onların aracılığıyla da sürekli kadınları aşağılayan, yaşam tercihlerine müdahale eden mesajlar veriliyor.

Buna itiraz etmek siyasal bir kimlik gerektirmez, sadece insan olmak yeterli. daha geçen hafta 18 yaşındaki canımız, evladımız, hepimizin kızı olan İpek Er’in ölümüne yol açan tecavüzcü Musa Orhan’ın serbest bırakılması ile sarsıldık. Hepimizin ailesi ve güvence içerisinde yaşamak istediği bir hayatı var. Siz, İpek’in annesinin o medyaya yansıyan bakışlarındaki ifadenin ne anlama geldiğini anlayabilecek misiniz? Hangi mahkeme kararı o ailenin ve annenin acısını dindirecek? Ama bu yetmez gibi, yurt dışına kaçma şüphesi olmadığı gerekçesi ile bu tecavüzcü serbest bırakılıyor. Bu kararla İpek, bir kez daha öldü. Bunun sonucunda buradan cesaret alan yeni Musa Orhan’lar türemeye başlıyor.

Bu ülkede yaşayan kadınlar, her gün sosyal medyada uğradıkları şiddeti, tehditleri, tacizleri, tecavüzleri, baskıları paylaşıyor, yardım çığlığı atıyor. Kimi nereye başvuracağını bilmiyor, kimi ise devletin onu koruyacağına inanmıyor. Peki kudretli ve haşmetli AKP iktidarı ne yapıyor? Sosyal medyayı yasaklamaya çalışıyor.

İstanbul Sözleşmesi Yaşatır, sloganı, tam da bu yaşananların doğal ihtiyacıdır. Sözleşmeyi ele alırken sadece CHP Kadın Kolları Genel Başkanı olarak değil, bir kadın olarak da değerlendirmek isterim. Toplumsal cinsiyet eşitliği, partiler üstü bir konudur. Tam da bu nedenle AKP’li kadın örgütleri ve bazı sivil toplum kuruluşları sözleşmeye sahip çıkmış ve Abdurrahman Dilipak isimli meczuba gerekli dersi ve cevabı vermişti.