Batı Karadeniz’de 11 Ağustos’ta meydana gelen, 82 kişinin yaşamını yitirdiği sel felaketinde yaralar tam olarak sarılamadı.

Aradan 3 ay geçmesine karşın selde kaybolan 15 kişiye halen ulaşılabilmiş değil. Kastamonu ve Sinop’ta iki kez incelemelerde bulunan Türk Tabipleri Birliği'nin (TTB) hazırladığı 1’inci ay raporu ise bölgedeki sağlık hizmetlerinde sorunlar olduğunu ortaya koyuyor. Buna göre, hastaneler dere yataklarında risk altında hizmet veriyor, uzman hekim bulunamıyor, Covid-19 vakaları artıyor. Raporda, evini kaybeden yurttaşların barınma sorununun devam ettiğine de dikkat çekiliyor.

DERE YATAĞINDA HASTANE
Sel felaketinden birkaç gün sonra bölgeye giderek incelemelerde bulunan TTB heyeti, 21-22-23 Eylül’de, bölgeyi bir kez daha ziyaret etti. Kastamonu’nun Bozkurt ve Şenpazar ilçeleri ile Sinop’un Ayancık ilçesini kapsayan ziyaretin ardından hazırlanan raporda, şu tespitlere yer verildi:

Bozkurt ilçesinin neredeyse tamamı taşkın yatağı içine yapılmış durumda. Şenpazar’da ise yerleşim dere kıyısı boyunca, yer yer dereye “sıfır” konumda yapılmış. Ayancık’ta da devlet hastanesi dere yatağının hemen dibine inşa edilmiş.

Ayancık’ta selden etkilenen en önemli kamu binasının devlet hastanesi olduğu görülüyor. Hastanenin bodrum ve zemin katları su altında kaldığından mutfak, röntgen, eczane, çamaşırhane bölümleri zarar gördü. Şimdi hastane olağan işleyişine dönmüş durumda. Ancak hastanenin dere kıyısında yer alması, riskin sürdüğü anlamına geliyor. Öte yandan su basan katlar halen kullanılamıyor.

UZMAN HEKİM SIKINTISI
Selde en çok can kaybının yaşandığı Bozkurt’ta hekim sıkıntısı yaşanıyor. Bozkurt’taki devlet hastanesi selden önce yeni binasına taşınıyordu; ancak selden zarar görünce yeniden eski binaya geri dönüldü. Artık tamamıyla eski binada hizmet veriyor. Hastanede bir dahiliye uzmanı kadrosu bulunuyor; ama halen atama yapılmamış. Uzman hekim kadrosunda yalnızca bir aile hekimliği uzmanı var. Uzman hekime ulaşılabilen en yakın sağlık kuruluşu ise 50 kilometre ve 1,5 saatlik mesafede bulunan İnebolu Devlet Hastanesi. Selin ardından görevlendirilen dahiliye, çocuk hastalıkları ve acil tıp uzmanları da geçici görev süreleri bittiği için ilçeden ayrılmış durumda. Aynı şekilde Abana Devlet Hastanesi’nde de selden sonra dahiliye ve çocuk hastalıkları uzmanları görevlendirilmişti, onlar da ilçeyi terk etti.

COVID-19 VAKALARI ARTTI
Bölgede selden sonra halkta genel olarak pandemi önlemlerine uyumda gözle görülür oranda gerileme olduğu görülüyor. Hekimler, bu gevşemeyi yardım ekibi ve gönüllülerde de gözlemlediklerini aktarıyor. Bu nedenle sel sonrasında hem yerel halkta hem de yardım ekiplerinde Covid-19 vakalarının sayısı artmış durumda. Üstelik Covid-19 tanısı alan yardım ekibi personeli, bulundukları yerde izole edilmeleri gerekirken memleketlerine gönderilmiş.

BARINMA SORUNU SÜRÜYOR
Bozkurt’ta evsiz kalan yurttaşlar için 60 geçici konteyner kurulması planlanmıştı, bunlardan bir kısmı kuruldu. 18 aile bu konteynerlerde yaşıyor. Toplam konut ihtiyacı ise 600’den fazla. Öte yandan geçici barınakların da derenin sel yatağı içinde kurulması, büyük risk oluşturuyor.

Ayvacık’ın Babaçay köyünde de toplam 38 konteyner kurulmuş. Bunların 27’sinde 63 kişi barınıyor. Başta çocuğu okula gidenler olmak üzere, nüfusun bir kısmı Ayvacık merkezine gitmiş.

Ayancık’ta elektriksiz kalan 7-8 köyde elektrik hâlâ jeneratörle sağlanıyor. Altyapıyla ilgili sorunlar devam ediyor.

KAYIPLAR ÖNLENEBİLİRDİ
TTB’nin hazırladığı raporun sonuç bölümünde, şu değerlendirmeler de yer alıyor:

Vadi tabanlarına, dere yatağına veya sel yatağına çok katlı bina yapılmasına ruhsat verilmesi, felakete davetiye çıkartılması demek. Yöre halkının maddi kayıpları ve yıkılan, zarar gören binalar için bir kısım girişimlerde bulunulduğu anlaşılıyor, bunların topluma nasıl yansıyacağı zamanla görülecek. Fakat ortada olan gerçek şu ki, yaşanan kayıpların çok büyük bir bölümü önlenebilirdi. Sorumluları bir kez daha bilim ve aklın gereğini yerine getirmeye davet etmenin zamanıdır.