Habertürk yazarı Fatih Altaylı bugünkü yazısında 'Davutoğlu’na hak ettiği kadar eleştiri' başlıklı bir bölüm kaleme aldı. Altaylı "Şehir Üniversitesi tartışması sürüyor ve bitmeyecek gibi"  diyerek konuya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Altaylı'nın yazısının ilgili bölümü şu şekilde:
Şehir Üniversitesi tartışması sürüyor ve bitmeyecek gibi.
Açıkçası, Ahmet Davutoğlu’nun Başbakanlığı sırasında kurucusu olduğu vakfın üniversitesine “kamudan tapu devri” yapması ne göze ne de kulağa hoş gelen bir durum.
Türkiye’de vakıf üniversitesi demek zaten kamudan tahsisli arazi edinmek demek, bunu biliyoruz.
Ama bu sefer iş büyümüş, tapu devrine de girilmiş.
En basit tabiriyle uygunsuz.
Peki bu durumun Ahmet Davutoğlu’nun hitap etmeyi planladığı seçmen üzerinde bir etkisi olur mu?
Hiç zannetmiyorum.
“Ne var canım adam cebine mi atmış. Hayır hasenat yapmak için vakfa aktarmış” diyecektir.
Hatta “Diğer vakıflar farklı mı ki!” diye de ekleyecektir.
Yeter ki, seçmen inanmak istesin, seçmen yanında olmak istesin.
Ne var ki, Davutoğlu’na da sadece “hak ettiği” kadar eleştiri getirmek gerek.
Evet, vakfa “tahsis edilen” arazi onun döneminde vakfa tapulanmış.
Ancak Halkbank’tan meşhur 420 milyonluk kredi verildiği sırada Davutoğlu Başbakan değil.
Öğrenebildiğimiz kadarı ile bu kredi verildiği sırada Başbakanlık koltuğunda Binali Yıldırım var.
Merak edilen bir başka mesele ise “Hazine’den tapu devri yapılan başka vakıf ve vakıf üniversitesi var mı?” sorusu.
Eğer sadece ve zadece Davutoğlu’nun vakfına böyle bir bedelsiz tapu devri var ise ayıp büyük.
Ama başka üniversitelere de yapılmış ama sadece Davutoğlu konuşuluyorsa o da ayıbın karesi.
Şunu da söylemeden geçmeyeyim.
Vakıf kurup kamu varlıkları üzerinde üniversite sahibi olma işini ilk başlatan da bu iktidar değil.
Bu yolu ilk açan Bedrettin Dalan oldu.
Onun açtığı yol sonradan “otoyol”a dönüştü.