Almanya’da koalisyon ortağı Sosyal Demokrat Parti'nin (SPD) Federal Meclis Grubu Sözcülüğü ülkücülere yönelik bir yasağın aslında uzun süre önce alınmış olması gerektiğini söyledi.

Almanya'da dernek ve örgütlenme hakkının önemli bir demokratik değer olduğuna işaret eden SPD, İçişleri Bakanlığı tarafından çıkarılacak bir yasağın, mahkemelerden dönmeyecek şekilde sağlam temellere dayandırılması gerektiğinin de altını çizdi.

"İdeolojileri insanları aşağılıyor"
İktidarın büyük ortağı Hristiyan Demokrat Birlik'in (CDU) Federal Meclis İçişleri Komisyonu üyesi Christoph de Vries de ülkücülerin yasaklanmasının şart olduğu görüşünde.

Ülkücülerin "ultra milliyetçi ideolojisinin insanları aşağılayıcı" olduğunu söyleyen CDU'lu de Vries, Almanya'daki özgür ve demokratik düzen için bir tehdit teşkil ettiğini ifade etti. CDU'lu vekil Christoph Ploß ile birlikte Bozkurtlar'ın yasaklanmasını talep eden de Vries, "Başka dini ve etnik grupları küçük gören faşist ve ırkçı ideolojilerin, Alman veya göçmen kökenli olmasından bağımsız bu ülkede yeri yok" diye konuştu.

Sendikacı cinayetini örnek gösterdi
Ülkücü yapılanmaların Almanya'da yasaklanmasını uzun süredir talep eden Sol Parti’nin İç Politikalar Sözcüsü Ulla Jelpke ise ülkücülerin yıllardır "ölümcül bir tehdit" teşkil ettiğini öne sürdü.

Jelpke "Bu tehlikeye, ilk cinayetleri olan 1980 yılı Ocak ayında Berlin Kreuzberg'de öldürülen sendikacı Celalettin Kesim'in olayı örnektir" diye konuştu.

Ülkücülerin sadece muhalif Türkleri veya Kürtleri değil, Ermeni Soykırımı karar tasarısının Federal Meclis'te kabul edilmesinden sonra Alman milletvekillerini bile hedef aldıklarını öne süren Jelpke, Bozkurtların Türk devleti tarafından düzenli biçimde yurtdışındaki muhalifleri sindirmek için görevlendirildiklerini de iddia etti.

Fransa'daki gibi soyut bir yasak kararı değil, ülkücülerin Almanya'daki mevcut dernek ve kuruluşlarının yasaklanmasını öngören bir karar talep eden Jelpke "ülkücü" veya "bozkurt" kavramlarının daha çok bir ideolojiyi temsil ettiğini, bu isim altında dernekler ve kuruluşları bulunmadığını, bu sebepten Fransa'dan farklı olarak somut bir yasak kararı gerektiğini vurguladı.

İstihbarat raporu
Deutsche Welle'nin haberine göre; Almanya'da iç istihbarattan sorumlu olan Anayasayı Koruma Teşkilatı'nın (BfV) 2019 raporuna göre, Almanya'da bir örgütlü ülkücü hareketi var, bir de örgütsüz ülkücüler mevcut.

Örgütlüler içinde en güçlü ve eski olanı 1978 yılında kurulan, Almanya Demokratik Ülkücü Türk Dernekleri Federasyonu (ADÜTDF). Başkanlığını uzun süredir Şentürk Doğruyol'un yürüttüğü federasyonun kayıtlı 7 bin üyesi ve 170 de yerel derneği bulunuyor. Alman istihbaratına göre ADÜTDF, MHP'nin çıkarlarını temsil ediyor.

Papa suikastında adı geçiyor
Alman istihbaratı, ADÜTDF’den ayrılarak 17 Ekim 1987 tarihinde Nieder-Olm/Mainz'da kurulan Avrupa Türk İslam Kültür Birliği‘nin (ATİB) de ikinci büyük örgütlenme olduğunu belirtiyor. Kurucu Genel Başkanı, Papa suikastçisi Mehmet Ali Ağca'ya silah ve suikast için vaadedilen 3 milyon markı sağlayan kişi olarak adı MİT raporlarında geçen Musa Serdar Çelebi. Benzeri bilgilerin, Ağca'nın İtalya'da verdiği ifadede de yer aldığı kamuoyuna yansımıştı.

Alman istihbaratı, 2 bin 800 kadar da mevcut derneklere üye olmayan, ancak internet üzerinden iletişim halindeki, ideolojik açıdan ülkücü ancak örgütsüz bir grubun daha bulunduğunu belirtiyor. Bu grubun internet üzerinden Turancılık ideolojisi ve üstün Türk ırkı propagandası yaydığı başta Kürtler, Ermeniler, Yunanlar, Yahudiler ve ABD'liler gelmek üzere düşman gruplar tanımladığı belirtiliyor.

"Bilinçli provokasyon" nitelemesi
Merkezi yine Frankfurt'ta olan Avrupa Türk Konfederasyonu'nun genel başkanlığını kuruluşundan bu yana Cemal Çetin yürütüyor. Cemal Çetin, 2018 genel seçimlerinde MHP'nin İstanbul’dan adayı oldu ve seçilerek TBMM'ye girdi. Özellikle güçlü Avrupa yapılanmalarıyla Türkiye arasındaki kilit isimlerden sayılan Çetin'in milletvekilliğine rağmen Konfederasyon Genel Başkanlığı'nı da yürütmesi eleştiriliyor. Nitekim AK Parti hükümetinin Çetin'i vekil sıfatıyla getirdiği kimi zirvelerde, ülkücülerin, yıllardır istihbarat tarafından izlendiği devletlerin liderleri ile yanyana gelmesi ve tokalaşması, "bilinçli provokasyon" olarak niteleniyor. Bir NATO zirvesinde Çetin'in, yıllardır izlendiği Almanya’nın lideri Angela Merkel ile tokalaştırılması tepkilere neden olmuştu.

Ülkücülerin faaliyetlerini yıllardır önergelerle meclise taşıyan gazeteci kökenli Sol Parti milletvekili Ulla Jelpke, somut bir yasak kararının Almanya'ya da etki eden AK Parti- MHP itttifakına sınırlarını gösterme açısından da iyi bir mesaj olacağını savunuyor.

"Yabancı aşırıcılık" kategorisinde 93 yasak kararı
Almanya'da Ülkücü Hareketi'ne mensup dernek ve kuruluşların yasaklanması girişimini federal meclisteki siyasi partiler gündeme taşısa da Almanya genelinde örgütlü bir yapılanmanın yasaklanmasına ilişkin kararı Federal İçişleri Bakanlığı veriyor. Dernekler ve benzeri örgütlenmelerin yasaklanmasında hukuki çıta oldukça yüksek. Son yıllarda ağırlıklı olarak aşırı sağcı veya radikal İslamcı dernekler yasaklanırken, Almanya Dernekler Kanunu'nun yürürlüğe girdiği 1964 yılından bu yana 57 dernek ile bunların uzantısı veya devamı niteliğinde görülen 106 alt yapılanmanın yasaklandığı bildiriliyor. Bunlardan 93'ünün "yabancı aşırıcılık" kategorisinde olduğu belirtiliyor. 33 de organize suç veya rockçı çete yapılanmasına dahil sayılan oluşuma yönelik yasak kararı alındığı belirtiliyor. Almanya İçişleri Bakanlığı, Ankara ile yakın ilişki içinde olduğu belirtilen Almanyalı Osmanlılar (Osmanen Germania) derneğini örneğin 2018'de bireyler ve kamu açısından “ağır tehdit” oluşturduğu gerekçesiyle yasaklamıştı.

Fransa'nın kararı
Fransa İçişleri Bakanı Gerald Darmanin, ülkede faaliyet gösteren ve "Bozkurtlar" (Grey Wolves) bilinen hareketin resmen yasaklandığını duyurmuştu.

Bakan Darmanin'in yayımladığı kararnamede, söz konusu hareketin kuruluşundan bu yana şiddet olaylarına karıştığı, Türkiye'de birçok kez mahkum edilen Abdullah Çatlı ile bağlantılı olduğu, Kürt ve Ermenilere karşı şiddet eylemlerine başvurduğu kaydedilmişti.

Kararnamede, Decines bölgesinde bulunan "Ermeni Soykırım Anıtı" üzerinde sprey boya ile RTE ve Bozkurtlar yazıldığı hatırlatıldı ve tüm bu eylemler göz önünde bulundurularak grubun yasaklaması kararı aldığı vurulanmıştı.