Almanya’nın önde gelen tarih dergilerinden Damals’ın önümüzdeki ay satışa çıkacak olan yeni sayısının ana konusu Atatürk oldu. Toplam 82 sayfalık derginin 30 sayfası Atatürk’e ayrıldı.

“Atatürk. Modern Türkiye’nin kurucusu” başlığıyla çıkan dergide Atatürk’ün hayatı, Osmanlı İmparatorluğu’nun son yılları, saltanat ve hilafetin yıkılışı, cumhuriyetin kuruluşu, “devrimler” olarak tanımlanan reformları ve günümüzdeki “mirası”, uzman tarihçi ve Türkologlar tarafından kaleme alınan çeşitli makalelerle ele alındı.

ŞİMDİ TÜRKİYE, İSLAM ADINA TEK ADAM İKTİDARI YOLUNDA
BirGün'ün haberine göre, başyazısında Atatürk’ün Türkiye’yi “nefes kesen bir hızla” reforme ettiğini vurgulayan Damals Genel Yayın Yönetmeni Stefan Bergmann, o döneme ilişkin çok sayıda ilginç görsel malzemelerle zenginleştirilmiş derginin şu sorulara yanıt aradığını vurguluyor:

“100 yıl sonra şimdi Türkiye, İslam adına bir tek adam iktidarı yolunda ilerliyor. Şimdiki başkan, bir padişah gibi davranıyor ve Atatürk’ün mirasına el koyarak tüm kurumları kendi istediği doğrultuda dönüşmeye zorluyor. Peki, bu miras neleri içeriyor? Atatürk saltanatı ve hilafeti nasıl kaldırmıştı? Devlet ve topluma ilişkin görüşleri nelerdi, reformları nereye yöneliyordu?”

Günümüz Türkiyesi’deki siyasal çatışmaların kaynağında o dönem yaşanan karşıtlıkları gören Bergmann, “Onun reformlarının ülkeye Avrupa yolunu gösterdiği kesin. Ancak geleneksel toplumu hızlı ve radikal adımlarıyla zorladı, yeni cumhuriyet görüntüsünün ardında birbiriyle barışması çok zor cepheleşmeler ortaya çıktı” görüşünü savunuyor.

Viyana ve Köln üniversitelerinden Prof. Dr. Yavuz Köse, Prof. Dr. Beatrice Hendrich, Dr. Onur Ünal ile yaşayan en kıdemli Türkologlardan Prof. Dr. Klaus Kreiser tarafından kaleme alınan makalelerde ele alanın tezlerse özetle şöyle:

► Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu, saltanatın kaldırılması demekti. Artık bir padişah yoktu. Ancak ardından Atatürk’ün devlet başkanlığını hızla tek adam yönetimine dönüştürdüğü görüldü. İktidarının temeli, kendisi tarafından kurulan ve 1930 yılından itibaren Büyük Millet Meclisi’ndeki tek parti olan Cumhuriyet Halk Partisi’ne dayanıyordu. Parlamenter demokrasi sadece görüntüde vardı.

► Daha sonra Atatürk olarak bilinen modern Türkiye’nin kurucusu, hayatının ilk bölümünde Osmanlı İmpatorluğu’nun nasıl çöktüğünü bizzat yaşadı. Ordu içinde kendisi gibi devletin modernleştirilmesini hedefleyen fikirdaşlar buldu.

► Birinci Dünya Savaşı’nda Almanya’nın yanında duran Osmanlılar için 1915 yılı Türkiye’nin kaderini büyük ölçüde etkileyen birçok askeri ve siyasal olaylara sahne oldu. Bunlar Mustafa Kemal’in Atatürk ‘yani Türkleri atası’ oluşunun yolunu açtı.

► Atatürk, yeni cumhuriyetle devleti, toplumu ve kültürü komple yeniden yapılanmaya zorladı. İslam’ın ‘bir devlet dini’ olarak görülmesinden vazgeçilmesi gibi 1934’e kadar atılan adımların birçoğu öylesine köklüydü ki, bunları “devrim” olarak görmek gerekiyor.

- Ermeni soykırımı iddialarına da bir bölüm ayrılan dergide Atatürk’ün Nutuk’ta Ermeni tehcirini kabul ettiğine işaret ediliyor, “Ancak kendi taraftarlarının katliamlara katılmadığını, Ermenilerin mal ve mülklerine el koymadıkları” savunduğu belirtiliyor.

ATATÜRK SONRASI
Osmanlı İmparatorluğu, Türkiye, Atatürk ve Türkçeyle ilgili çok sayıda Almanca esere imzasını atan Prof. Dr. Klaus Kreiser’in “Yol arkadaşları ve karşıtlar” başlıklı makalesinde ise İsmet İnönü, Salih Bozok, Nuri Conker, Esat Sagay, Necmi Dilmen, Agop Dilaçar, Afet İnan, Halide ve Adnan Adıvar çifti, Celal Bayar ve Kazım Karabekir gibi dönemin önemli isimleri ele alınıyor. “Çevresindekiler tabii ki Atatürk gibi dominant bir kişiliğin gölgesi altında kaldılar. Ancak bunlardan bazılarını yakından tanımaya değer. Günümüzde post Kemalizm (ve hatta post-post Kemalizm) tartışmaları büyük bir gerilimle sürerken, Atatürk döneminin değerlendirilmesi yeniden başlamış durumda” diyen Prof. Kreiser, yazısının sonunda Halide Edip Adıvar’ın “Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun”a muhalefetine, ayrıca, “Atatürk’ün rakibi” olarak tanımladığı Kazım Karabekir’in İstanbul‘daki evinin 2005 yılında müze olarak açılmasına işaret ediyor.

Prof. Dr. Yavuz Köse, “Atatürk’ün mirası” başlıklı makalesinde “Atatürk’ün vizyonunun ölümünden sonra Kemalizm’le yaşamaya devam ettiği”ne işaret ettikten sonra, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Atatürk’ün “merkezi projesi” olarak tanımladığı laikliği aşıp, toplumda İslamcı muhafazakar bir elit oluşturmaya çalıştığını vurguluyor. Ayasofya’nın yeniden cami olarak açılmasına geniş yer verilen yazıda, açılış tarihinin Lozan Anlaşması’nın yıldönümüne getirilmesinin “tesadüf” olmadığına işaret edildikten sonra Diyanet İşleri Başkanı’nın camideki hutbesini elinde bir Osmanlı kılıcıyla okuduğu, böylece İstanbul ‘un 1453’ten sonra ikinci kez fethedildiği mesajını verdiği belirtiliyor.

ŞİMDİKİ BAŞKAN TÜM ÇABALARINA RAĞMEN RAKİBİNİ ALT EDEMEYECEK

Yazı şöyle noktalanıyor:

“Bugünkü Türkiye anayasasına bakıldığında Kemalist ilkelerin en azından kağıt üzerinde halen var olduğu görülüyor. Ve Atatürk de anayasada halen ‘Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz kahraman’ olarak yer alıyor. 80 yıldan fazla bir süre önce ölmüş olan devlet kurucusu halen yaşıyor ve Erdoğan’ın ciddiye alınması gereken son rakibi olarak karşısında duruyor. Şimdiki başkan, tüm çabalarına ve Türkleri ‘ata’larından uzaklaştırmaya yönelik tüm girişimlerine rağmen, muhtemelen bu rakibini alt edemeyecek.”

Kısa bir süre önce popüler tarih dergilerinden “History Life”ın Almanca yayınlanan “Büyük Devrimciler” konulu özel sayısında da Atatürk’e geniş yer ayrılmış, kalpaklı fotoğrafı kapağın tam ortasında “Modern Türkiye’nin babası” başlığıyla yer almıştı.

"Büyük Devrimciler“ manşeti ve "Dünyayı idealleri ve ideolojileriyle değiştiren kadın ve erkekler“ altbaşlığıyla çıkan derginin kapağında Atatürk‘ün yanısıra ünlü sosyalist devrimciler Che Guevera, Lenin, Mao Zedong, Rosa Luxemburg, büyük Fransız devriminin liderlerinden Robespierre, Hindistan‘ın büyük lideri Gandhi ve kadın hakları mücadelesinin liderlerinden Emmeline Pankhurst‘un resimleri yer alıyordu.