Toplumsal Haber Merkezi

Türkiye Komünist Partisi (TKP) Genel Sekreteri Kemal Okuyan, Medyablok’tan Ali Isıyel’in programında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

AKP'nin pandemiyi bahane ederek 1 Mayıs'ı yasaklayacağını tahmin ettiklerini söyleyen Kemal Okuyan, "İktidarın tasarrufuyla bu halkın koyun gibi güdüleceğini düşünüyorlar, yanılıyorlar" diye konuştu. 

YANLIŞ POLİTİKALARIN BEDELİNİ HALKIMIZ ÖDÜYOR
AKP'nin salgının başından beri halk sağlığını dikkate almayan politikalar izlediğini söyleyen Okuyan; hükümetin yanlış politikalarının bedelini halka, özellikle de kafe, restoran ve bar emekçilerine ödetmeye çalıştığını söyledi. Mekanların büyük bölümü suni teneffüsle ayakta kalıyordu diyen Okuyan, sözlerine şöyle devam etti: 

 Çok büyükler bir şekilde ayakta kalıyor, onlara bir şey olmaz. Küçük işletmeler, aile işletmeleri zaten bugüne kadar mucize eseri geldi, bir bölümü kapandı. Çok sayıda emekçi işsiz kaldı. Kapanmayanlar son bir umutla açılma sürecine girdi, tekrar bir kapanmayla karşı karşıya kaldılar. Açılma sürecinde bir planlama yaptılar ve yeniden borçlandılar üstelik. Bu sektördeki emekçiler de dönemsel planlar yapıyorlar.

Sadece ramazan boyunca yeme içme mekanlarının kapatılması meselesi değil, AKP salgın başından beri halk sağlığını dikkate almayan bir politika izledi. Bunun bedelini ödüyoruz. AKP hem ideolojik, kendi dinci politikası hem de dar ekonomik çıkarı doğrultusunda bu süreci kendince yönetiyor. Bunun bedelini halkımız ödüyor. Çok sayıda restoran, bar, kafe emekçisi işsiz kalacak bu süreçte de. Tüm bu süreci salgının yönetimindeki başarısızlıklarla birlikte okumak gerekiyor.

Türkiye’de şu anda hizmet sektöründe çalışanlara doğrudan yardım yapılması gerekiyor. İnsanlar korkunç bir şekilde borçlanmış durumda. Kısa çalışmanın da yeterli olmadığı ortadaydı.

'EMEKÇİLERE YAPILAN YARDIMI YÜK OLARAK GÖRÜYORLAR'
Sermaye sınıfına devasa kaynaklar aktarılırken "emekçilere yapılan yardımın bir yük" olarak görülmesinin mümkün olmadığını söyleyen Okuyan, şu açıklamalarda bulundu:

O kadar fazla kaynak sermaye sınıfına aktarılıyor ki bu kaynaklara baktığımızda bir gecede dövizdeki iniş çıkıştan zengin olan, halkın yoksullaşması pahasına zengin olanlara aktarılan kaynaklara baktığınızda emekçilere yapılacak yardımların özel bir yük olması mümkün değil. Devlet aldığı kararların sonuçlarını telafi etmekle yükümlüdür. Ben kapattım diye işin içinden çıkamaz iktidar. Kapanma kararı alıyorsan sonuçlarını da gözeteceksin. Maske takma zorunluluğu getiriyorsun, ücretsiz dağıtacaksın. Ücretsiz dediler, ellerine yüzlerine bulaştırdılar, sonra patronlar para kazansın diye onlara bıraktılar bu işi.

Türkiye’nin kaynakları bütçedeki bütün deliklere rağmen emekçilere yönelik yardımı karşılayabilir.

'1 AY BOYUNCA VAKALARIN ARTMASINA GÖZ YUMDULAR'
Sözlerine 'iktidarın Ramazanda bir kapanmaya gideceğini biliyorduk, bunu herkes konuşuyordu' diye devam eden Okuyan, iktidarın pandemiyi Ramazan yasakları için bir fırsat olarak gördüğünü söyledi. 

Bir takvim yapmışlar, MHP-AKP kongreleri vardı. O kentlerde kongrelerden sonra istatistikler gayet açık, vaka sayıları arttı. AKP kongre yaptıkça virüsü yaydı. Bunu bir de övdüler, “lebalep” kongrelerle virüsü yaydılar. Bizi ilgilendirdiği için biliyorduk, 1 Mayıs’ı içine alacak bir kapanma düşündüklerini tahmin ediyorduk. Başka hesapları da var. Yıllardır ramazan ayında böyle bir niyetleri vardı, nasıl kısıtlarız? Oruç tutanlar sokakta birilerinin yemesinden içmesinden rahatsız oluyor diyorlardı, fırsat olarak gördüler. Bazı mekanların el değiştirmesi için fırsat gözetiyorlardı. İçkili mekanların kapanması. Bu kendiliğinden oluyor şu anda, kapanıyorlar kriz dolayısıyla. Kritik mekanların ev sahipleriyle konuşup başka sektörlere geçmesi için görüşüyorlar. AKP’nin böyle bir ajandası var, meşru görmüyorlar başka türlü bir yaşamı. Türkiye’de inancı olan insanlara baskı yok, Türkiye’de hiçbir zaman gerçek laikler iktidar olmadı. Türkiye’de devrimciler, emekçi sınıflar hiç iktidar olmadı. Kendi sorunları. Şu anda insanların yaşamlarına dönük ciddi bir müdahale var. Bunu bilmemiz gerekiyor.

Kapanma planlamasını ayarladılar, göz yumdular bir ay boyunca vakaların artması için. Altını çiziyorum, göz yumdular bu süreçte bir kapanmayı denk getirmek için. Son derece kontrolsüz bir açılma yaptılar, AKP-MHP kongrelerini yapıyor ve şimdi kapatmıyorlar, Ramazan’da kapatıyorlar ve meydan okuyorlar, Ramazan’da kapatırız diye.

İnsanları eve tıkmak bu bıkkınlıktan sonra daha mı kötü sonuç veriyor tartışılmaya başlandı. Bir de kapalı mekandasınız. Açık mekanlar bu virüsün yayılması için daha da az olanak tanıyor. İnsanları yine eve tıkıyorlar, kapalı mekanlara…

'KAPANMA KARARI TAMAMEN İDEOLOJİK'
Kapanma kararının tamamen ideolojik bir karar olduğunu söyleyen Okuyan, iktidarın son dönemde attığı bütün adımlarda ideolojik bir renk olduğunu, bunu salgınla ilişkilendirmenin bir anlamı olmadığını söyledi. Muhalefetin tutumuna da değinen Okuyan, bu konuda şu açıklamaları yaptı:

(Muhalefetin tutumu) AKP iktidarı istatistiklerle oynadı ama muhalefet o kadar uçuk kaçık rakamlar dile getirdi ki. Yani ilk salgın çıktığında nisan, mayıs ayına gelindiğinde AKP’yi sıkıştıracağız diye 20 bin kişi öldü, 30 bin kişi öldü dediler. Bu AKP’ye hizmet etti. Sonra AKP’nin gerçekten yaptığı rakamlardaki çarpıtmalar gölgede kalmış oldu. Abartma tam tersi sonuç vermiş oldu. Muhalefet salgının başında tam kapanma talebini dile getiremedi. Çünkü sermaye sınıfına çomak sokardı, patronlar buna karşı çıkıyordu.

En büyük hatayı aşı meselesinde yaptı düzen muhalefeti. Görünüyor ki aşıların etkisi arasında önemli bir fark yok ama muhalefet edeceğiz diye ‘bizim payımıza üçüncü sınıf aşı düştü’ dediler, bu nedenle de aşı olmayan oldu. Bu çok tuhaf tabii, aşı karşıtlığına muhalefetten de destek gelmiş oldu.

'VİRÜS DE SAĞLIK DA SINIFSAL'
'Virüsün sınıfsal boyutu görülmediğinde saçmalamamak mümkün değil' diyen okuyan, 'sağlık sınıfsal bir olay' dedi. 

Aşıyı da yüzlerine gözlerine bulaştırdılar. Birbirlerine girdiler, AB dağıldı, aşı milliyetçiliği diye kodlanıyor ama adlı adınca kapitalizm budur. Kapitalizm insan sağlığını koruyamıyor, insanları yoksullaştırıyor, işsiz bıraktılar.

Bu kapanmada ideolojik davranışlara karşı gıklarını çıkaramıyorlar. Türkiye muhafazakar, bizim bu kitleyi ürkütmememiz gerekiyor diyorlar. Ama bu doğru da değil. Türkiye neyse o, AKP Türkiye’yi geriye götürüyor, dincileştiriyor ama dincilerin sayısı artmıyor.

'BU HALK KOYUN DEĞİL'
Böyle bir 1 Mayıs kararının geleceğini beklediklerini söyleyen Kemal Okuyan, bu konunun daha önce bir değerlendirmesini yaptıklarını söyleyerek şöyle konuştu:

Geçen yıl salgının ilk aylarıydı, biraz daha sorumluluk duygularıyla hareket ediyorduk, bu AKP’yle ilgili değildi. Karşımızda salgını kendi için kullanan bir iktidar var, biz salak değiliz, boyun eğmeyiz. İstedikleri gibi ‘açıyoruz, kapatıyoruz’u kimse kabullenmek zorunda değil. Bunun sadece TKP’nin yaklaşımı olduğunu düşünmüyorum. AKP bu virüsü kendi çıkarları için kullanmaya karar verdiyse biz de buna gereken yanıtı veririz. Devrimci insanlar akılla ve sorumlulukla hareket eder. Bu demek değil ki, 2021 1 Mayıs’ında eve tıkılacak insanlar. İktidarın tasarrufuyla bu halkın koyun gibi güdüleceğini düşünüyorlar, yanılıyorlar.

'PUDRACI GİBİLERDEN ÇOK VAR'
Pudracı Kürşat Ayvatoğlu'nun buzdağının görünen kısmı olduğunu söyleyen Okuyan, "bunlardan çok var' dedi. 

Bununla herkes karşılaşıyordur. Birkaç tane ballı ihale kapıp hızla yükselen çok kişi var. Bunlara AKP zenginleri diyorlar. Bu arkadaşın başına yol kazası gelmiş belli ki. Yarın ‘benim gibi çok kişi var, niye benim üstüme geliyorlar’ derse haklı olur. Bizim her örneğin üzerine gitmemiz, kanıksamamamız lazım. Tek bir kişiye odaklanırsak hata yapmış oluruz. Bu siyasi iktidarın ahlaktan, erdemden anladığı, kendi gemilerini yürütmek için kılıfları. Pudra şekerleri siyasi iktidarın bayağı bayağı yatkın olduğu bir tabloya işaret ediyor.