Türkiye siyasetinin önemli isimlerinden Ahmet Türk, Kürt sorununa ilişkin CHP ve HDP'den gelen açıklamalar sonrası değerlendirmelerde bulundu. CHP'nin Kürt sorunu konusunda daha açık olması gerektiğini vurgulayan Türk, "İktidarın yarattığı bu tablo karşısında Kürtlerin AK Parti ile bir geleceği olmaz, bir görüşmesi olmaz" ifadesini kullandı.

'BUGÜN BİR MUHATAP BULMAK ZOR'
Bianet'
ten Ruken Tuncel'in sorularını yanıtlayan Türk, muhatap tartışmalarına ilişkin "Muhatap olsaydı bu kadar acılar yaşanmazdı. Muhatap olmadığı için bugün bu sorun bir çıbana dönüşmüş durumda. Ama mücadele ederken aynı zamanda bir muhatap yaratmanın da mücadelesini vermek zorundasınız. "Kürtler, kültürel, kimliksel olarak tanınmak istiyor, bir  statüye sahip olmak istiyor", fikrini içselleştiren bir anlayış olmadığı için bir muhatap ortaya çıkmıyor. “Kürtler bir halktır, dilleri vardır, kendi bölgelerini kendileri yönetebilecek bir hakka sahip olması gerekir” anlayışı ortaya çıktığı zaman bu sorun çözülür veya bir muhataptan söz edilir. Ama bugün bir muhatap bulmak zor." ifadelerini kullandı. 

'CHP'NİN KÜRT SORUNUNA İLİŞKİN AÇIK BİR MESAJI YOK'
CHP'nin güçlendirilmiş parlamenter sistemden söz etmesine rağmen insan hakları, demokrasi, Kürt sorunu konularında verdiği açık bir mesaj olmadığını söyleyen Türk, "Demokratik bir gelecek için mücadele ettiğini söyleyenler, insan hakları, demokrasi, Kürt sorunu konusunda açık şekilde fikirlerini ortaya koymalı ve bir deklarasyonla ortaya çıkmalı neler yapacağını belirtmeli." dedi.

'KÜRT SORUNU BİR TÜRKİYE SORUNUDUR'
Kürt sorunun yalnızca Kürtlerin değil tüm Türkiye halklarının sorunu olduğunu vurgulayan Türk, "Kürt sorunu bir Türkiye sorunudur, bütün halkların sorunudur ve gerçekten demokratik çağdaş bir Türkiye isteniyorsa, bütün farklılıkların kimliklerin özgürce bir ülke yaratmamız gerekiyor, bizim mücadelemiz budur." şeklinde konuştu.

'KÜRTLERİ BEKA SORUNU OLARAK GÖRÜYORLAR'
"Ortadoğu'da Kürtler önemli bir halk 40 milyonu aşan bir nüfusa sahip, tabi ki herkes kendine potansiyel tehlike olarak görüyor. Türkiye, Kürtlerle çok iyi diyalog kurabilirdi, ortak değerler etrafında buluşabilirdi, diğer parçalar yine Kürtlerle kendi içlerinde uzlaşabilirlerdi ama maalesef bu yapılmıyor, beka sorunu olarak görüyorlar." diyen Ahmet Türk, "Yanlışlık burada; Kürtler, ne Türkiye halklarının ne de başka halkların düşmanıdır, birlikte yaşadığı bütün halklarla eşit, adil, özgür yaşamı esas alan bir dünya görüşüne sahiptir." ifadesini kullandı.

'KÜRTLERİN, AKP İLE BİR GELECEĞİ OLAMAZ'
Siyasetçilerin oy kaygısıyla hareket ettiğini ancak risk almak zorunda olduğunu belirten Türk, "Türkiye halkı ulusalcıdır, ulusalcıları desteğini kaybederiz' anlayışını doğru bulmuyoruz. Ana muhalefet partisinin bunu aşması gerekir, bunu aştığı zaman, Kürtler kiminle demokrasi için birlik olacağının kararını verir. Tabi ki bugün iktidarın yarattığı bu tablo karşısında Kürtlerin AK Parti ile bir geleceği olmaz, bir görüşmesi olmaz. Birileri bizden uzak bile dursa, biz bize düşen rolü Kürtler olarak oynayacağız, ama bu nereye kadar gider. Bu sorunun çözümü için yeterli olur mu? Biz yerel seçimlerde destekledik, 10-11 ilde bizim desteğimiz olmasaydı seçimi alamazlardı. Ancak ana muhalefet partisi gelecekle ilgili projelerini daha açık ve net ortaya koymalı, Kürtlerin beklentisi de budur, “yarın için ne yapacak.” Yan cebime koy mantığı hiçbir sorunu çözmez." ifadelerini kullandı.

12 EYLÜL KIYASLAMASI
Geçmişten bugüne Türkiye siyasetini değerlendiren Türk, demokratik açıdan bir gelişim olmadığını belirterek "Kürt meselesi, sorun olarak ortada durduğu sürece hem Kürtler açısından hem de Türkler açısından demokrasi açısından bir ilerleme kaydedilemiyor,  hep geriye doğru gidiyor." dedi. 12 Eylül ile AKP Türkiye'sini de kıyaslayan Türk, "Darbe dönemleri geçici bir süreçti ve demokrasiye dönülüyordu" diyerek şunları söyledi:

"Bugün parlamenter sistem ortadan kaldırıldı, hak ve özgürlükler ortadan kaldırıldı. Kanun Hükmünde Kararnamelerle Türkiye yönetiliyor e bir tek kişinin talebi herkes için emir olarak telaki ediliyor. Bu noktaya geldiyse en vahim dönemi bu dönem olarak görmek gerekiyor. 12 Eylül cezaevlerinde insanlar, “Allah canımı alsın da bu işkenceden kurtulayım” noktasına gelmişti ama yargı bir bütün olarak bu kadar teslim olmuş değildi. Bazı haksız kararlar çıkıyordu ama bazı yargıçlar da vicdanlarına göre hareket ediyorlardı. Tabi ki Kürtler söz konusu olunca yargının hiçbir dönemde tam tarafsız olduğundan söz edemeyiz. Ama bazı hukuki durumlar göz önünde tutuluyordu fakat bugün öyle bir durum yok."