Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Bursa’da bir otelde düzenlenen, “Adalet Bölge Değerlendirme Toplantısı”na katıldı. Bakan Gül’e Bursa Valisi Yakup Canbolat, Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Adalet Bakan Yardımcıları Zekeriya Birkan, Uğurhan Kuş ve yargı mensupları eşlik etti. Burada mahkeme başkanları, hakim ve savcılarla bir araya gelen Bakan Gül, açıklamalarda bulundu.

Bakan Gül, adli yılın yargı camiasına, adalet teşkilatına ve vatandaşlara hayırlı olmasını diledi. Bakan Gül, “Bugün on birincisini gerçekleştireceğimiz, Bölge Değerlendirme Toplantımızın hayırlara vesile olmasını diliyorum. Bugüne kadar yaptığımız değerlendirme toplantılarında dile getirilen konular, görüşler Ankara’da bizler için ev ödevi oldu” dedi.

'HERKES SAYGIN MUAMELE GÖRMELİDİR'
Açıklamasında, “Bu kutlu arayış ancak yargısal adaletle vücut bulur ve yargı mensuplarının eliyle hayata geçer” diyen Bakan Gül, “Dolayısıyla, makul sürede adil kararı veren bir yargısal işleyiş, milletimizin yargıdan temel beklentisidir. Bu konuda bugüne dek çok önemli yol ve mesafe kat ettik. Önemli reformlar yaptık, yapmaya da devam ediyoruz. Şunu da biliyoruz ki her reform iyi ve doğru uygulamalarla hayat bulur. Ancak, asıl beklentimiz yargı paketlerinin arkasındaki temel yaklaşımın, anlayış ve perspektifin benimsenmesi. Adliyenin kapısı adaletin kapısıdır. Bu kapıya gelen herkes, hakkına erişeceğini, adalete kavuşacağını bilmelidir. Bu kapıyı çalan herkes en saygın muameleyi görmelidir. Bu HSK tarafından ortaya konan Türk Yargı Etiği Bildirgesi’nde de Türk yargısının millete bir taahhüdü olarak, bir belge olarak karşımızdadır. Vatandaşı temsil eden avukatın da en saygın ve nazik muamele görmesi aynı şekilde hakkıdır. Yargının bu anlamda avukat, hakim, savcıyla beraber adalet binasını ayakta tuttuğunu unutmadan işbirliği, diyalog içerisinde dinlenme hakkını en güzel şekilde sağlayarak gerçekleştireceğine inancımız tamdır. Yeni adli yılda sizlerin bu konudaki özeni daha da artıracağınıza inanıyorum” ifadelerini kullandı.

'DAHA DEMOKRATİK BİR TÜRKİYE HEDEFİMİZ'
Yargı Reformu Stratejisi’yle güven veren ve erişilebilir bir adalet anlayışını ortaya koyduklarını söyleyen Bakan Gül, “İnsan Hakları Eylem Planı ile ‘özgür birey, güçlü toplum, daha demokratik bir Türkiye’ hedefimiz var. Tüm bunları 2023’e kadar gerçekleştirme irademiz var. Bugüne kadar yasal ve mevzuat anlamında yüzde 50’si hayata geçmiş durumda. İnanıyoruz ki, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında yeni yüzyıla daha adil bir Türkiye, daha adil bir dünya anlamında önemli neticeleri hep birlikte gerçekleştireceğiz. Şüphesiz, bir hukuk devletinde yargı yetkisinin münhasıran yargıya ait olması kadar doğal bir durum yoktur. Ama bazen bu temel kaideyi hatırlatmak durumunda kalıyoruz. Adaletin yegane tecelligahı adliyelerdir, mahkemelerdir. Yargı yetkisini hiç kimse paylaşamaz. Ancak, toplumun hassasiyet gösterdiği bazı olaylarda bu hassasiyeti kullanarak, yargı yetkisini etki altına almaya dönük söylemlere tanık olabiliyoruz. Hepimizin müşterek duygularına, ortak vicdanına hitap eden olayların soruşturma veya davalarını, bağımsız ve tarafsız yargıyı yıpratma kampanyasına dönüştürme girişimlerini asla kabul etmeyiz” dedi.

'YARGISIZ İNFAZI KABUL ETMİYORUZ'
Yargı kararlarının eleştiriden münezzeh olmadığını belirten Bakan Gül, “Yargı kararlarının eleştirilirken hakimin, savcının dosya kapsamında yasaları uygulamakla vazifeli olduğunun hatırdan çıkmaması gerekiyor. Yargı ancak delille karar verebilir. Emin olun kimse o dosyayı aylarca araştıran, didik didik okuyan, kolluğa müzekkereler yazan, delil kovalayan, gecesini gündüzüne katıp bir sonuca varan yargı mensubundan daha iyi bilemez. Kendisi de bir anne, baba, eş, kardeş olan yargı mensubunun sanki bu vasıflardan hiç haberi yokmuş gibi hedefe oturtulmasını insaflı bulmadığımızı açıkça ifade etmek isterim. Doğru bilgiye dayanan yapıcı eleştiri yargının bağımsızlığına ve tarafsızlığına her zaman destek olur, güç verir. Ancak, adalet duygusu gibi yüce bir değerin etkileşim ve spekülasyon unsuru olarak kullanılmasını ise yapıcı eleştiriden tefrik ediyoruz. Bu noktada, ‘yargıyı yargıya bırakın işini yapsın’ diyoruz. Yargısız infaza herkes için karşı çıktığımız gibi yargının da yargısız infazını asla kabul etmiyoruz. Yargıyı yargıya bırakacak bir hukuk kültürünü medyasıyla, siyasetiyle, akademi ve sivil toplum kuruluşlarıyla hep beraber oluşturmamız gerekmektedir. Yargının kendi bağımsız ve tarafsız mecrasında işlemesi, hataların da o mecrada düzeltilmesi, temel kuraldır, vazgeçilmez ilkedir. Yargının her zaman ve her yerde mükemmel kararlar vermediğinin biz de farkındayız. Ancak eksik, hatalı karara karşı bir itiraz yolunun, bir düzeltme mekanizmasının olduğunu, hukuk düzeni içerisinde olduğumuzu da asla unutmamamız gerekmektedir” ifadelerini kullandı.