Yıllardır birçok farklı davada hem müşteki hem tanık olarak yer alan İ.Ö. bulunduğu hapishaneden izlediği televizyon programlarında “tespit ettiği hakaretlerle” ilgili suç duyuruları yapıyor. Şikayetleri, “devlete, cumhurbaşkanına, iktidar partisine” yönelik eleştirileri kapsıyor.

Şikayet ettiği isimler arasında Sami Elvan, Hayko Bağdat, Melek Ulagay, eski milletvekili Kemal Anadol var.

Sanatçılar Sezen Aksu, Tarkan, Gülben Ergen’in de “Berkin Elvan’a başsağlığı dileyerek devleti hedef gösterdiklerini” iddia etti.

TANIKLIK ETTİĞİ DAVALARDA AĞIR CEZALAR VERİLDİ
Son olarak avukat Efkan Bolaç, Bugün TV’de yayınlanan Yakın Tarih İle Yüzleşme isimli programda 5 yıl önce söylediği sözleri nedeniyle “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasından 3 yıl hapse mahkûm oldu. Dava, İ.Ö.’nün suç duyurusunun ardından açılmıştı.

İ.Ö., 18 avukatın toplam 159 yıldan fazla ceza aldığı ÇHD davasının da tanıklarındandı.

10 yaşında polis muhbirliğine başladığını söyleyen ve kendisinden “12 sene görev yapmış bir istihbaratçıyım” diye bahseden İ.Ö. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesine yazdığı dilekçede, isminin basında yer almaması için yayın yasağı çıkarılmasını talep etti.

Bianet’ten Ayça Söylemez’in haberine göre; toplam cezası 18 yıl olan İ.Ö. 2022’de tahliye olacak. Adli suçlardan mahkum olmasına rağmen siyasi örgütlerle ilgili birçok davada tanıklık etti.

ŞİKAYETİNE VERİLEN TAKİPSİZLİĞE İTİRAZ ETTİ
İ.Ö. sadece suç duyuruları yapmıyor, kovuşturmaya yer yok [takipsizlik] kararlarına itiraz da ediyor.

Önce, eski CHP Milletvekili Kemal Anadol hakkında “hakimleri, savcıları ve devleti halk huzurunda karalamaya ve küçük düşürmeye çalışmaktan” suç duyurusu yaptı. Şikayeti takipsizlikle sonuçlanınca da başka bir dilekçeyle itiraz etti: “Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının kovuşturmaya yer olmadığına dair kararının doğru olmadığı düşüncesindeyim” dedi.

Oysa Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 173. Maddesine göre, sadece “suçtan zarar gören” bu karar itiraz edebiliyor.

SAMİ ELVAN’I VE GAZETECİLER HAKKINDA SUÇ DUYURULARI
Berkin Elvan’ın babası Sami Elvan’ı “dönemin başbakanını hedef göstermekten ve kara propaganda yapmaktan”, yazar Melek Ulagay’ı “İbrahim Kaypakkaya’yı övmekten”, gazeteci Hayko Bağdat’ı “devletin cinayet işlediğini dile getirerek devleti hedef göstermekten”, siyasetçi Osman Baydemir’i “devlete, hükümete, Emniyet güçlerine hakaret etmekten”, gazeteci Miyase İlknur’u yine “dönemin başbakanını küçük düşürmeye çalışmaktan” savcılığa şikayet etti.

HDP’yi de 2014’teki bir dilekçesiyle şikayet eden İ.Ö. “partinin yasal şekilde Meclis’te bulunmasından utanç duyduğunu” belirtti. 

“DEVLETİMİZİN BEKASI HER ŞEYİN ÜSTÜNDEDİR”
İ.Ö. 2016 yılında, o dönem bulunduğu cezaevinin idaresine yazdığı yazıda, Halk TV’nin mahpusların izleyebileceği kanal sıralamasından kaldırılmasını istedi.

Dilekçesinde gerekçesini şöyle açıkladı: “Efendim, burası bir devlet kurumudur. Ve devletimizin bekası her şeyin üstündedir. Halk TV isimli kanal devamlı devletimize, Cumhurbaşkanımıza ve iktidar partisine hakaret ederek kara propaganda yapmaktadır. Ülkemiz demokratik ve adil bir ülkedir, herkes cumhurbaşkanına saygı duymak zorundadır, saygısızlık yapmak kimsenin haddi değildir.”

Kanalın kaldırılması için yedi gün açlık grevi yaptı. Bu açlık grevi nedeniyle de bir ay iletişimden men idari cezasına çarptırıldı.

CEZAEVİ İDARESİNİ CUMHURBAŞKANINA ŞİKAYET ETTİ
Dilekçe yazdığı kurumlar arasında Cumhurbaşkanlığı ve RTÜK de var.

RTÜK’ten “devlete hakaret edilen” programların yayından kaldırılmasını talep ederken, Cumhurbaşkanlığına yazdığı yazıda da Halk TV’yi kanal sıralamasından kaldırmayan cezaevi idaresini şikayet etti.

Ayrıca, Cumhurbaşkanlığından aldığı “iyi dilek mesajına” çok sevindiğini de ekledi: “Allah sizden razı olsun, mağduriyetimi dikkate alarak çalışma başlattığınızı ve tarafıma göndermiş olduğunuz iyi dilek mesajınızı aldım ve çok sevindim.”

“O ÇOCUK BENİM”
Mahkemeye yazdığı bir dilekçesinde 13 yaşındayken katıldığı eylemin fotoğraflarının bulunduğunu iddia etti:

“Sanık avukatları benim 1995 yılında 12 yaşımda olduğumu, örgüte giremeyeceğimi söylüyor. Gazetelere yazı yazmanızı ve 1 Mayıs 1996 günüyle ilgili 2-3 Mayıs 1996 tarihli 1 Mayıs haberleri ve resimlerinin mahkemenize gönderilmesini istiyorum. O gazetelerde iki erkek çocuğu var 13 yaşlarında, yüzleri maskeli. Tekini maskesinde sarı renkte DHKP-C ya da DHKC yazıyor o çocuk benim.”

BABASINI DA İHBAR EDEN KADROLU MUHBİR İ.Ö. HAPİSHANEDE “KAYBOLDU”
“10 yaşında muhbirliğe başladığını ve 150 örgüt militanını” söyleyen İ.Ö. 141 ayrı davada tanık oldu, bazen tanıklık ettiği davayı karıştırıyor. Babası ve amcasını da ihbar etmiş olan İ.Ö.’nün duruşmaya katılması için cezaevine yazılan yazılar cevapsız kaldı.

“BABAM VE AMCAM ÖRGÜTE YARDIM YATAKLIK ETTİ”
İ.Ö. savcılığa verdiği dilekçelerin birinde babası ve amcasının da “örgüte yardım-yataklık yaptığını”, hatta onların avukatlarının da örgütle bağlantılı olduğunu anlattı:

“1995 yılında DHKP-C terör örgütüne yapılan operasyonda itirafçı olan S. isimli kişinin İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğündeki ifadesinin örneğinin istenip incelenmesini [talep ediyorum], o tarihlerde babam Y.Ö. ve amcam D.Ö.’nün DHKP-C terör örgütüne yakın ve de yardım yataklık eden kişiler olduğunu tespit edeceksiniz.”

“İstanbul Terörle Mücadele Müdürlüğüne yazı yazılarak babamın yardım yataklıktan gözaltına alındığı dosyanın istenmesini ve babamın avukatlığını yapan ismin tespit edilmesini istiyorum.”

Mahkemeye 2011 yılında verdiği bir dilekçede, “ailenin reddi davası” açmak istediğini de bildiren İ.Ö. daha sonra, dava açacak parası olmadığı için bu davayı açamadığını anlatarak “Ailem tanık olduğum terör davalarındaki tanıklığımı bırakmamı istediği için görüşe/ziyaretlerine çıkmıyorum” diyor.

Aile mahkemesine yazdığı bir başka dilekçede de bağlı olduğu kütükten acilen çıkarılmak istediğini, “aksi takdirde hayatına son vereceğini” bildiriyor.

CEZAEVİNDEN MAHKEMEYE YANIT GELMEDİ
“12 yıl terör örgütünün içinde yer aldım, 2008’den beri DHKP-C davalarında açık tanıklık yapıyorum” diyerek devlet kurumlarıyla ne denli içli dışlı olduğunu anlatan İ.Ö.’nün duruşmada tanıklık etmesi gerektiğinde ise kendisine ulaşılamadı.

Avukat Efkan Bolaç’ın yargılandığı davada da şikayetçi sıfatıyla bulunan İ.Ö.’nün duruşmada ifade vermesi için İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi, “Halen kurumunuzda başka suçtan tutuklu olup aşağıda açık kimliği yazılı bulunan müşteki İ.Ö.’nün duruşmanın bırakıldığı 11/01/2018 günü ve saat 09:30'da SEGBİS sistem ile hazır edilmesini” istedi.

Bu yazıya cevap gelmeyince mahkeme İ.Ö.’nün 22 Mart 2018’deki duruşma için hazırlanmasını istedi. Bu yazıya da cevap gelmedi ve mahkeme kararını, şikayetçi İ.Ö.’nün ifadesi olmaksızın verdi.