Davutoğlu, hükûmete "Batırdığınız ekonomi konuşulmasın diye, ülkeyi dışarda daha fazla sıkıştıracak, izzetini ezecek işlere girip durmayın." uyarısında bulundu. 

Davutoğlu, Manisa kongresinde konuştu. Davutoğlu, "Kongrelere katıldığımız illerimizde sadece havaalanında ve kongre salonunda değil sokaklarda da gördüğümüz yoğun ilginin hem teşkilat mensuplarımıza hem de vatandaşlarımıza risk oluşturmaması için bazı tedbirleri alma ihtiyacı hissettik. Biz sağlık bakanının birinci dalganın ikinci pikini yaşıyoruz dediği günlerde Giresun’da çevre illerden gelen vatandaşlarımızla birlikte miting yapan iktidar yetkilileri gibi sorumsuz davranamazdık." dedi. 

"Kısıtlayıcı tedbirlerin uygulanması AK Parti’nin bir lansman programı dolayısıyla ertelendi"

Davutoğlu, "İktidarın halkın sağlığını yok sayan vurdumduymaz, sorumsuz ve çifte standartlı yaklaşımlarından birine bugünlerde tekrar şahit olduk. İstanbul’da salgın ile ilgili alınan bazı kısıtlayıcı tedbirlerin uygulanması AK Parti’nin bir lansman programı dolayısıyla cumartesiden pazartesiye ertelendi. Bu nasıl bir sorumsuzluk, bu nasıl bir aymazlıktır. Cumhurbaşkanı her konuşmasında halkı tedbirlere uymaya çağıracak ama kendisi ve partisi bu çağrılardan ve tedbirlerden azade olacak." diye konuştu. 

Davutoğlu, "İşte bunların devlet yönetim anlayışı budur. Kurallar herkesi bağlar ama onları bağlamaz. Onlar ne yaparlarsa yapsınlar biz halkımızın sağlığını düşünen sorumlu bir tutum almaya devam edeceğiz. Bu çerçevede geçtiğimiz günlerde Teşkilatlardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız Nedim bey il kongrelerimizin salgın için gerekli tedbirler alınarak asgari katılımla yapılması yönündeki kararımızı vatan sathındaki il yöneticilerimize tebliğ etti. Bütün kardeşlerimi, yol arkadaşlarımı saygıyla ve muhabbetle selamlıyorum. İnşallah ilk fırsatta sizlerle buluşmak üzere Manisa’ya mutlaka geleceğim." ifadesini kullandı. 

"Biz geçici bir iktidar hırsı ile hareket etmiyoruz"

Davutoğlu, "Biz geçici bir iktidar hırsı ile hareket etmiyoruz. Bilgiye, hikmete, ahlaka, ehliyete ve liyakata dayalı yeni bir demokratik siyasi gelenek inşa etmek için çaba sarfediyoruz. Yani nasıl Manisa bir fidan şehir ise, Gelecek Partisi de bir fidan partidir; bir çınar fidanıdır. Gelecek Partisi’nin performansının kendilerini şaşırttığını söyleyen gözlemcilere de sesleniyorum; daha çok şaşıracaksınız" düşüncesini dile getirdi. 

Davutoğlu, "Bugünlerde önemli yıldönümleri peş peşe geliyor. Dün 12 Eylül’dü. 1980’de Demokrasimize indirilen büyük darbenin 40. Yıldönümü. O yıllarda bizim gençlik hareketleri içinde olduğumuz yıllardı. Darbe şartlarının oluşması için her kesimden nice genç fidanlar karşılıklı çatışma ortamında toprağa düştü; nice genç fidanlar da 'Bir oradan bir buradan' denerek idam sehpalarına gönderildi." yorumunu yaptı. 

Davutoğlu konuşmasında şunları kaydetti: 

Geçenlerde verdiğim bir röportajda o soğuk savaş yılları psikolojisini kast ederek “gençlik yıllarımda Anadolu hikmetine dayalı milli bir çizgiyi savunuyordum; ama sağcı-solcu kategorilerinin çatışan tarafı olarak sağcı olmayı da zamanla doğru bulmadım” mealinde bir açıklamamı istismar edenler çıktı.

Evet o zaman da böylesi bir kutuplaştırıcı tutum yanlıştı; bu gün de hem yanlış hem tehlikelidir. O gün çatıştığımız solcu arkadaşlarımız içinden bizden önce hacca gidenler de oldu; 12 Eylül zindanlarında sağcı ve solcu olarak birbirlerine dost olanlar da oldu.

İşte bugün partimizde 12 Eylül hapishanelerinde ülkücülükten 7.5 yıl yatmış Selçuk Bey de var; devrimcilikten 3 yıl yatmış Murat Bey de var. Şimdi aynı heyecanla bir daha böylesi kutuplaştırıcı bir siyaset kültürünün ve bundan beslenen bir darbe kültürünün oluşmasını engelleyecek demokratik bir siyaset için Gelecek Partisinde omuz omuza mücadele ediyorlar. Partimizin temel siyaset anlayışı ile bir kez daha herkese ve her kesime sesleniyorum.

Gün eski kategorilerle, dogmalara ve önyargılarla düşünme günü değil, özgür düşünceyle bir araya gelme günüdür. Gün alışageldiğimiz mahallelere sığınarak toplumumuz kategorilere bölmeye çalışanlara fırsat verme günü değil, mahallelerimizden çıkarak selamlaşma, tanışma ve kaynaşma günüdür.

"12 Eylül felsefesinin devamı niteliğinde bir Cumhurbaşkanlığı Hükûmet sistemi ile yönetiliyoruz"

Bu bağlamda da bilinmesini isteriz ki ister doğrudan ister dolaylı darbelerle kim demokratik özgürlükleri kısıtlamak ister, kim 27 Mayıs, 12 Eylül ve 28 Şubat artıklarıyla birlikte Türkiye’yi insan haklarına aykırı otoriter rejimlerle yönetmek isterse karşısında dimdik dururuz. Bugün de maalesef 12 Eylül felsefesinin devamı niteliğinde bir Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi ile yönetiliyoruz.

12 Eylül TBMM’ni kapatmış; yaptığı anayasayla da hep asker olacağını varsaydığı Cumhurbaşkanına demokratik sistemin vesayeti görevini vermişti.

Bugün getirilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile TBMM nerdeyse tümüyle etkisizleştirilmiştir.

Halk oyuyla seçilmesi dolayısıyla demokratik niteliği güçlendirilmiş Cumhurbaşkanlığı makamı ise “aslında ülkeyi biz yönetiyoruz” diyen 28 Şubat artığı aktörlerin vesayeti altına girmiş görünmektedir.

Bu çerçevede biz diyoruz ki; Türkiye 12 Eylül darbe anayasasını toplumsal mutabakata dayalı gerçek bir demokratik anayasayla değiştirmedikçe kalıcı bir demokratik düzene kavuşamayacaktır.

Ve ülkemiz hak ettiği demokratik düzen seviyesine ancak ve ancak toplumun tüm kesimlerinin temsil edildiği TBMM’nin güçlendirilmesi ile ulaşabilir. Bu bağlamda tam ve gerçek bir parlamenter düzenin hayata geçmesi temel amacımızdır. Yeni sistem ile ilgili kapsamlı ve sistematik bir şekilde ortaya koymak üzere bir çalışma grubu oluşturmuş bulunmaktayız.