‘Emek, Barış ve Demokrasi’ sloganıyla 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara’da düzenlenmek istenen mitinge yönelik IŞİD’in gerçekleştirdiği bombalı saldırının yargılamasına Ankara Adliyesi’nde devam edildi. IŞİD’in 103 kişiyi katlettiği, yüzlerce kişiyi yaraladığı katliamın firari sanıklar yönünden devam eden davasının 15’inci duruşması Ankara 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Duruşmaya katliamda vefat edenlerin yakınları ve yaralananlar, demokratik kitle örgütü ve meslek örgütü temsilcileri, CHP Milletvekilleri Nihat Yeşil, Alpay Antmen, Ali Şeker ve HDP Milletvekilleri Oya Ersoy, Abdullah Koç katıldı. 16 firari sanık ile insanlığa karşı suçtan yargılanan, davadaki tek tutuklu sanık olan Erman Ekici duruşmaya SEGBİS (Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi) yöntemiyle bağlandı. Duruşma salonundaki sanık sandalyeleri bu duruşmada da boş kaldı.

ÖLDÜRÜLEN MUSTAFA DOKUMACI’NIN EŞİ İFADE VERDİ
Duvar’dan Serkan Alan’ın haberine göre, Kırıklareli Geri Gönderme Merkezi’nde idari gözlem altında olan IŞİD’in Adıyaman’daki yapılanmasının kurucusu Mustafa Dokumacı’nın eşi Ulkar Mammadova SEGBİS yöntemiyle duruşmada ifade verdi.

Katliamın gerçekleştiği tarihte Suriye’de olduğunu, eşi Mustafa Dokumacı’nın yaralı olduğunu söyleyen Mammadova, “Eşim orada PKK terör örgütüne karşı nöbet tutuyordu. Yaralandı iki bacağından, görev alamadı” dedi.

“10 Ekim’le ilgili bir şey duydun mu?” sorusuna Mammadova, “Biz hastane binasında yaşıyorduk. 12 aileydik. Olay olduktan bir hafta sonra öğrendik. Adıyamanlı genç, ‘terör eylemi gerçekleştirildi biz aranıyoruz’ deyince öğrendik” dedi.

Eşi Mustafa Dokumacı’nın 2020’de Suriye’nin İdlip kentinde “NATO 'drone'u ile" öldürüldüğünü söyleyen Mammadova, başka ölen isimleri de saydı. Mammadova, Türkiye’ye eşi vefat edince, kaynına ‘teslim olmak ismimi temizlemek istiyorum’ diyerek haber yolladığını, bunun ardından kaçakçı yardımıyla sınırı geçip geldiğini söyledi.

‘RAHATLIKLA GİDİP DÖNÜYORDUK’
10 Ekim Katliamı Avukat Komisyonu üyesi avukatlar Mammadova’ya sorular yöneltti. “Hangi örgütle gittiniz” sorusuna Mammadova, “Hiçbir örgütle gitmedik. Yetkililer bizi giderken gördü. ‘Yardım etmek istiyoruz’ dedik. Çantalarımız vardı. Yetkililer bizim çantalarımıza yardım etti. Sınır yoktu zaten. Askerler bizi gördü. Biz Suriye'ye giderken sınır yoktu, açık bir tarlaydı. Askerler çantamıza yardım etti. Rahatlıkla gidip dönüyorduk” diye konuştu.

‘EŞİM IŞİD’İN BU KATLİAMI YAPTIĞINA İNANMIYORDU’
Eşi Mustafa Dokucu’nun, 10 Ekim Katliamı’nın canlı bombalarından Yunus Emre Alagöz’ü çok sevdiğini, çok üzüldüğünü, kandırıldığını söyleyen Mammadova, “‘Allah belanı versin Bağdadi’ dediğini bile hatırlıyorum” dedi ve şöyle devam etti: “Eşim son güne kadar IŞİD’in bu katliamı yaptığına inanmadı. PKK’nın kendisinin yaptığını söylüyordu. Birilerinin birini kandırdığını söyledi. IŞİD gibi bir terör örgütünün bunu yapsa üstleneceğini söyledi.”

“Askerlere kime yardım etmeye gittiğinizi söylediniz”, sorusuna Mammadova, “ Halka. Halk çok zor durumdaydı. Benle bayan olduğum için çok konuşmadılar. Eşim konuştu. Giderken çok kolay oluyor her zaman dönüşte zor oluyor” diye yanıt verdi.

‘IŞİD’İN KULLANDIĞI HABERLEŞME UYUGLAMALARININ İNCELENMESİNİ İSTİYORUZ’
Mammadova’nın ifadesinin ardından 10 Ekim Katliamı avukatlarının talepleri dile getirildi. 10 Ekim Avukatlarından Gülşah Kaya, IŞİD üyelerinin kullandıkları haberleşme programlarının incelenmesini talep etti. Yetkililerin Bylock’a ilişkin araştırmalar yaptığını ve konuşmaların içeriğini çözümlediğini, Yargıtay’ın bu konuda içtihat oluşturduğunu hatırlatan Kaya, IŞİD’lilerin kullandığı uygulamalara ilişkin bir adım atılmadığını belirterek, “IŞİD, FETÖ’den ve PYD’den daha az tehlikeli bir terör örgütü mü? Biz bu isimlerin kullandığı haberleşme uygulamalarının ve içeriğinin ortaya çıkarılmasını istiyoruz” dedi.

10 Ekim Avukatları, maddi gerçeğin açığa çıkarılması için katliamın failleri hakkında hazırlanan istihbarat raporlarının tamamının dava dosyasının eklenmesini talep etti. Avukatların beyanları devam ederken duruşmaya ara verildi.