Ama güle oynaya değil…

Hoşçakal eğer gönlünü hoş tutabilirsen, belki de en iyisi;

Elveda…

60’ların hıçkırarak izleten siyah beyaz filmleri gibi bir giriş olsa da bugünlerin başlangıcı daha değişik olmadı. Bugünler derken, bütün dünyanın yoğunlaştığı salgın başlangıcından söz ediyoruz.

Korona!..

Aman ya… Korona da korona’ deyip gideceksen baştan söyleyelim, bugün derdimiz bu virüs olmayacak. Dün, bu illetten tahmin edilenden daha kısa sürede kurtulacağımızı söylemiştik. Yayılma hızına bakarsan 2 yılda atlatılırsa, alkol kullanımını günah olmaktan çıktı kabul edenlerle birlikte şimdiden kutlayabiliriz. İki yıl yetmeyebilir de; Almanya kurtulacak, Angola’da görülecek… Yarın Çin atlatacak, Amerika’da vaka sayısı belki bir yıl içinde sıfırlanacak… Anlayacağın bi yerde bitecek başka yerde görülecek, dünyanın pandemiden tamamen kurtulması için uzun bi süre gerekecek. Bu nedenle 2 yılı makulaltı bir süreç olarak görüyoruz.

Ya sonra!..

Sonraya geçmeden öncesine bi bakalım:

Milattan Sonra görülen salgın ve pandemiler neredeyse 350 milyon cana mal olmuş. Bunun 270 milyonu sadece 6 salgında yok olmuş. 30 milyondan fazla can alan ve hala tek tük görülen AIDS vakalarını da eklersek… Ha, bi kaç milyon can alan salgınları saymıyoruz. Onlar artık ufak geliyor…

Ya sonra!..

Sonrasına geçmeden şimdisine bi bakalım:

Uçağınız batsın!

Var ya özel uçağınız; bak düşsün demiyorum. Batsın!

O zaman geminiz de uçsun…

Neyse,

Bu ne hırs, açgözlülük, yamyamlık, insanlık dışı bir anlayıştır…

Ulan bi adama lazım olan en fazla bir ev, otomobil, ölene kadar yetecek-ihtiyaçlarını karşılayacak bi gelirdir… Ama yok; ille hatunun da şoförü olacak, metresle kaçacak bi yazlık cabası, onsekiz yaşına gelince çocuğa araba alır babası… Hal böyle olunca da hanenin şişen giderlerini karşılamak da hane dışındakilere kalıyor. Yani senin benim, ötekinin diğerinin hakkı, hanımefendinin egzozundan çıkıp yine seni beni zehirliyor. Dünyadan söz ediyoruz; ihtiyaç arttıkça sömürü de aynı oranda artıyor, haklar gasp edildikçe ihtiyaç sahiplerinin de sayısı artıyor.

Yetmiyor…

Ne açgözlüleri doyurmaya,

Ne de yardıma ihtiyacı olanlara yetiyor…

Nüfus çok fazla…

Yetmiyor…

Her ne kadar bugün geri adım atmış olsa da İngiltere ve Hollanda’nın ‘sürü bağışıklığı’na sıcak bakması, ‘güle güle insanlık’ dedirtiyor. Dünyanın dört bir yanında koloni kurmuş ve sömürgeleştirdiği ülkelerde insanlara sığır kadar değer vermemiş bu iki ülke, kendi insanlarını koyundan sayarak hastalanmasına, yüzbinlercesinin ölmesine ‘evet’ diyebiliyor.

Zor bi karar tabi…

İngiliz yöneticiler de salgının atlatılacağını biliyorlar ama, belki de ‘fırsat bu fırsat’ deyip koronadan medet umuyorlar. Kimse ne savaş suçlusu ilan eder ne de ‘katil’ der. Birçok yöneticinin duygularına tercüman oluyorlar! Söylemesi de kabullenilmesi de zor ama, var olan yeryüzü kaynakları 50 yıl sonra ulaşılacak dünya nüfusuna yetmeyecek. Petrol, doğalgaz gibi olmasa da olur türünden kaynakları geçtik;

Oksijen yetmeyecek!..

Okudun mu üsttekini;

Oksijen yetmeyecek!..

Herkes Bill Gates değil. Adam milyarlarca dolarını insanlara yardım için kullanmaya hazırken, kan emiciler insanların haklarını kasalarına doldurmanın yolundan hiç dönmeyecekler. Yamyamlar ne kendi ülkelerinde ne de başka ülkelerde ihtiyacı olanlara el uzatmıyor.

Her ülkede aç sayısı her geçen gün artıyor,

Açları doyurmaya artık kaynak yetmiyor…

Oksijen yetmeyecek;

Destek beklemekten başka bi işe yaramayan fazlalıklar neden boşuna solusun…

O halde;

Bu asalaklardan kurtulmak, kendi geleceklerini kurtarmak demektir. En azından 100 yıllığına. Ondan sonra mı;

Virüs kerimdir!..

Anladık sanırım;

Yedi kıta var. Her ne kadar her birinin üzerinde milyarlar yaşamasa bile, her birine 100’er milyon dağıtılırsa eder 700 milyon. Korona kendi haline bırakılsa bu sayıya çok kısa sürede ulaşılır. Varsayım bu ya; tutarsa kan emicilerin işine yarar. En fazla iki ay içerisinde tabloyu oluşturacak renkler çıkar ortaya.

Bilim kurgu filmlerine taş çıkartacak bi senaryo olurdu değil mi…

Bunun adını da koymak lazım:

Görülmemiş bir hızla yayılan koronayı posası çıkartılanlardan kurtulmak için kendi gelecekleri açısından fırsata çevirmek isteyeceklerin varlığını düşünürsek;

Güle güle insanlık!..