Değerli okurlarım,
Yazımın başlığındaki sözler 3 gündür yanan Kırtıl Dağları köylüsünün sözleri.
Onlar artık benim de sözlerim.
Ben de onlar gibi düşünüyorum.
Bu yazımı Kırtıl Köyü’nün yangın haberine ve Kırtıl’ın özgün, cesur, çalışkan, uzgörülü, atalarının kahramanlıkları Çanakkale Savaşı’na uzanan ve bugün ne evi ne hayvanı kalmış ama yüreği vatan sevgisiyle çarpan halkının gözyaşlarına adadım.
Atatürk’ün anti emperyalist mücadeleyle, tam bağımsız Türkiye anlayışıyla kurduğu Türkiye Cumhuriyeti, 1945’lerden bu yana emperyalizme bağımlı. Tam bağımsız olmayan bir devlet yönetimine mahkûm.
Bugün artık Saray yargısı altında. Tek adam anlayışıyla yürütülüyor. Bu anlayış sanıyor ki emperyalist ülke yöneticilerinden, mesela ABD büyükelçisi T. Barrack’tan yardım alarak demokrasi ve özgürlük sağlanabilir.
Keşke devletimizin anlayışı Türk köylüsünün sesine, ülkenin efendisi köylüye, kulak verebilseydi!
Yazının dipnotlarında verdiğim kaynaklardan, iktidarın yürüttüğü tarım ve orman politikasına ilişkin derinlemesine bilgi edinebilirsiniz.
Ormanlarla ilgili kanun hükümleri AKP iktidarında 2003-2020 arasında 27 kez değiştirildi
Devlet ormanı” sayılan 6,5 milyon dönüm arazi, orman niteliğinden çıkarıldı. Yapılan değişiklikler ile ormanlık alanlarda yapılaşmaya izin verildi, yanan alanlar turizm amaçlı yapılaşmaya açıldı. Cumhurbaşkanına ormanlık alanların sınırlarını değiştirme yetkisi verildi. […] 2003-2019 yılları arasında “devlet ormanı” sayılan yaklaşık 650 bin hektar (6,5 milyon dönüm) arazi, 6831 sayılı kanunun ikinci maddesinin “B” bendi uyarınca “orman niteliğini yitirmiştir” gerekçesiyle artık hukuksal olarak “orman” sayılmıyor. Ayrıca, yine 2019 yılı içinde yaklaşık 1,100 hektar arazi de artık hukuksal olarak “orman niteliğini kaybetmiş” sayıldı."
2025 yangınlarına ilişkin NASA ve VIIRS uydu verileri
Verilere göre : 25 Haziran 2025’ten beri 53 farklı şehirde çıkan orman yangınında Türkiye’de toplamda yanan alan miktarı, 80 bin 957 hektar - yaklaşık 113 bin futbol sahası büyüklüğünde.- 26 bin 260 hektarla en fazla zarar gören il ise İzmir."
Yukarıda sözü geçen ormanlarla ilgili kanun hükümleri değişikliği nedeniyle, "ormanlık bölgelerle birlikte zeytinlikler, bağlar ve arıcılık faaliyetleri yürütülen kırsal alanlar" da ciddi oranda etkilendi. Manisa, Çanakkale, Muğla, Bolu, Mardin, Diyarbakır, Ankara, Adıyaman, Şanlıurfa, Hatay da alevlerle mücadele etti. Uzmanlar, sıcak hava dalgası ve rüzgârın, yangınları hızla yaydığını vurguluyor.
Silifkenin Nabzı: Kırtıl, Balandız, İmamuşağı, Çamlıca, Işıklı ve Akdere’de yangınlar devam ediyor
"Mersin, Bergama, Denizli, Çankırı ve Hatay'dan art arda orman yangını haberleri gelirken, Silifke'den gelen bilgiye göre, saat 12.45 sıralarında ilçeye bağlı Çaltı (Çamlıca), Balandız ve Kırtıl Mahalleleri arasında, Kırtıl Tepesi Gözetleme Kulesi yakınlarında çıkan yangın, ormana sıçradı. Rüzgârın etkisiyle geniş alana yayılan yangın nedeniyle Kırtıl, Balandız, İmamuşağı, Çamlıca, Işıklı ve Akdere mahalleleri ile yerleşim yerlerinin olduğu 5 mezra – toplam 90 hane, 190 kişi - tahliye edildi."
Mersin Valisi Atilla Toros’un sözleri Kırtıl halkını öfkelendirdi
Kırtıl Köyünün yangın öncesi görüntüleri
Mersin Valisi Atilla Toros’un “Kırtıl, Balandız ve İmam Uşağı mahalleleri tedbiren boşaltıldı” açıklaması, kendi başlarının çaresine bakarak, canhıraş yangından kaçan Silifkeliler tarafından hoş görülmedi. Sosyal medyada eleştirildi.
Vali Toros’un "tedbir amaçlı tahliye" sözlerine Kırtıl halkı, Facebook üzerinden: "Yanmamış bir tane ev kalmadı, hepsi yanıp kül oldu, bu nasıl bir tedbirdir, neden söndürme çalışmaları yapılmadı, ne yapacak, nereye gidecek bu millet, hiç birinin evi yok artık! Hepsi kül oldu!" diye haykırdı.
"Bu bir savaştır! Algılayamayacak mıyız daha?"
Bir Facebook kullanıcısı: "Bu bir savaştır! Algılayamayacak mıyız daha?" diye uyardı.
Bir başkası: "Geçilmeyen Anadolu, yakılarak işgal ediliyor!" diye haykırdı.
"Vali Toros can kaybı yok diyor! Orada yaşayan hayvanların canı yok mu? Bu insanlık var oldukça yaşanacak bir dünya kalmayacak!" diyerek öfkelenenler vardı.
Bir başka kullanıcı: "Yangınlar özellikle rüzgârlı havada çıkartılıyor, resmen hava durumunu takip ediyorlar" diyerek kınadı.
Bir başkası da: "O yavru köpeği umarım biri sahiplenmiştir de barınağa ölüme bırakmamıştır. Kaçamayan milyonlarca can var, ağaçlar var, yandı ciğerlerimiz yandı" diye feryat etti.
Bir kullanıcı Nazım Hikmet’in « Düşman » şiirinden şu dizelerle duygularını dile getirdi: "Sana düşman, bana düşman, / düşünen insana düşman, / vatan ki bu insanların evidir, / sevgilim, onlar vatana düşman.”
AKP yönetiminin yangınlar konusundaki hassasiyeti kuşku götürür nitelikte
Mesela 16 Temmuz 2025’te, Orman Mühendisleri Odası Genel Merkez Yönetim Kurulu adına, 2025 orman yangınlarıyla ilgili basın açıklaması yapan Hasan Türkyılmaz’ın İzmir yangınına tek bir kelimeyle olsun değinmediği görülüyor. Oysa 26 bin 260 hektarla İzmir, en fazla zarar gören ildi.
Türkyılmaz; 2019’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "3. Türkiye Tarım ve Orman Şurası"nda verdiği taahhütler sonrasında varsa, ormanlarımızın durumuna ait gelişmelere de değinmedi.
Oysa NASA Türkiye’de 2025 Haziran ayında başlayan ve süren orman yangınlarda 113 bin futbol sahası kadar orman alanının yandığını açıklıyor.
Silifke ilçesi Kırtıl, Balandız mahalleleri yangınında 3. gün
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı şunları söyledi: "Alınan bilgiye göre, 13 Ağustos Çarşamba günü saat 12.45 sıralarında Silifke ilçesine bağlı Çaltı (Çamlıca), Balandız ve Kırtıl mahalleleri arasında Kırtıl Tepesi Gözetleme Kulesi yakınlarında çıkan yangın ormana sıçradı.
İhbar üzerine bölgeye yangın söndürme helikopterleriyle Orman İşletme Müdürlüğü ve Mersin Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı ekipleri sevk edildi. Ekiplerin havadan ve karadan müdahale ettiği orman yangınında 6 mahalledeki 984 hane boşaltılıp 1.851 kişi tahliye edildi. 53 evin zarar gördüğü yangında 3’üncü güne girildi.
Yangının ikinci gününde, iki uçağın da destek verdiği çalışmalarda, ekiplerin havadan ve karadan müdahalesi sürmüş, bölgeye çevre illerden gönderilmeye devam eden takviye ekipler, boşaltılan evlerin çevresinde önlem almıştı. Yayılan alevler nedeniyle 6 mahalleyle 7 mevkideki 984 hane boşaltılmış, 1851 kişi tahliye edilmişti" dedi.
Kırtıl’ın çığlıkları
Kırtıl Dağı eteklerinde 19. Yüzyılda Abidin Goca tarafından kurulmuş olan, orman içinde yer alan Tahtacı Köyü, 1946 yılında Muzaffer Sarısözen’in Felteş Dede ile yaptığı Halk Bilimi Araştırmaları sırasında, ilk adını Korucuk (Bahçe Obası) olarak almış. 1991’lerdeyse adını, dağın tepesinde yer alan Kırtıl Dede Türbesi’nden alarak, Kırtıl Köyü olarak kayıtlara geçmiş. İlk kurucu Muhtar Hasan Gündoğdu, 2.si İsmail Bulut, 3.sü Remzi Çoban olmuş. Günümüz Kırtıl Muhtarı Zarife Kıraslan.
Sosyal medyada izlediğim Kırtıl videolarında evlerin tamamen yandığını, içlerinden dumanlar yükseldiğini, keçilerin telef olduğunu, şişmiş durumda köyün sokaklarında yattıklarını gördüm.
Kırtıl köyü halkının bağrı yanıyor
"Allah'ım dayanılacak gibi değil. Vicdansızlar, sizin Allahınız yok mu? Nasıl ödeyeceksiniz bu dilsiz canlıların günahını?" diyorlar.
Bir başkasının uyarısı şöyle:
"İklim kanunu diye ormanlar, hayvanlar yakılıyor, büyükbaş hayvanlara şap aşısı vuruluyor, hayvanlar şaptan ölüyor, insanlar da aşılarla öldürülüyor. Ne zaman uyanacağız? Bu uyku beyin olmadığından mı? Yoksa menfaatten mi? Hepimiz köleyiz zaten, ıstırap içinde öleceğiz! Piramitlerde çalışan köleler bile asgari ücretten fazla maaş alıyorlardı, araştırın!"
Bir başkasının öfkesine bakın:" Avrupası, Azerisi yangın uçağı alırken, bizim çoban ise 4o milyar dolarla övünürken Suriye için, işte kendi ülkesi! Halkın durumu bu! Halen daha Suriye’yi aya kaldıracak. Önce ülkene bak sen!"
" Bazıları çok acımasız. Allah korkusu işlememiş yüreğine öylesine pervasız…" diyor bir başkası.
" Konuşamadığımız en acı günlerdeyiz. Geçmiş olsun, acil söndürülmesi dileğiyle." demiş biri.
Kızılkaya Yenidünya Derneği evsiz kalanlara seslenmiş:
"Kırtıl köyünün tamamen kül olduğunu üzülerek öğrendik... Kapımız sonuna kadar açık… Başımız üstünde yeriniz var..."
Birisi de şunu sormuş: “Bu canları önceden niye uzaklaştıramadılar ki?" demiş.
Yangının 3. gününde Kırtıl Mahallesi
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 3. Türkiye Tarım Orman Şurası’nda verdiği taahhütler
Tarım ve Orman Bakanlığınca düzenlenen 3. Türkiye Tarım Orman Şurası’nın 21.11.2019 kapanış programında, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi'nde katılımcılara, beni hayretler içerisinde bırakan, inanması zor, şu sorumlulukları üstlenerek seslenmiş:
"Türk tarımını, küresel tarım ve gıda şirketlerinin güdümüne sokacak her türlü teşebbüsün karşısındayız. Tarım topraklarımızın miras yoluyla bölünmesini gelin birlikte engelleyelim. Özellikle tarımda bu parçalanmayı, bölünmeyi engelleyebildiğimiz zaman, hep birlikte, ailece de milletçe de güç kazanırız. Çiftçimize her türlü araç-gereç, gübre, tohum desteği verelim. Ürünlerin en iyi şekilde değerlendirilmesini sağlayalım. Bu konuların hepsinin arkasındayız, yanındayız. Ama Türk tarımını küresel şirketlerin, sadece kâr odaklı çalışan çarkı içinde kesinlikle ezdirmeyeceğiz. Tarımda milli güvenliğimize özellikle öncelik vermeyen her türlü projeye, her türlü dönüşüme, kârına-zararına bakmaksızın karşı olduğumuzu, altını çizerek bir kez daha ifade etmek istiyorum." demiş.
Cumhurbaşkanı, ayrıca, ormanları da ihmal etmediklerini, ülkenin orman alanını ve ağaç servetini çoğaltmak, biyolojik çeşitliliği geliştirmek ve çevreyi korumak için, ciddi yatırımlara girdiklerini belirtmiş.
Ve bölücü terör örgütünü göstererek şöyle demiş:
"Bu yıl (2019) maalesef bölücü terör örgütü, ormanlarımızı yaktığını bizzat itiraf etti. Onlar yakarken, onlar sakallarımızı keserken, biz de işte açık, net, onların kolunu kırmaya devam ettik. Malum 11. ayın 11'inde, saat 11.00'de, 11 milyon fidanı ve ağacı tüm Türkiye'de diktik. Bu böylece devam edecek." diye Türk halkına büyük umutlar vermiş.
Cumhurbaşkanı Erdoğan taahütlerini ne kadar yerine getirdi?
AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, bugün, neredeyse tüm muhalifleri hapiste tuttuğu bir mutlakiyet rejim döneminin iktidar başı.
Ve bugün kalkıp bebek katili Öcalan’ın davet edildiği Meclis’te - "Meclis kararıyla kurulmuş değil, TBMM başkanı girişimiyle oluşturulan, yetkisiz bir kurulda"; Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nda sözde ‘Terörsüz Türkiye’ anayasasını konuşmak üzere masaya oturuyor. Oysa "Yüz yıldır yarattığımız ulus devlet kaynaşması emperyal Batı’nın ikiyüzlülüğü ile parçalanmaktadır. Tapu ve tabumuz kurucu antlaşma Lozan dışlanmakta, Sevr makyajlanarak dayatılmakta."
Muhalefet de Erdoğan’la o meşru olmayan komisyonda otururken, "Geçilmez Anadolu, bugün yangınlarla işgal altında değil mi?" diye haykıran bir Türk köylüsü, bu milletin efendis, köylümüz var.
Eğer 2019’da 3. Türkiye Tarım Orman Şurası’nda ormanlar için verilen sözler tutulsaydı bugün yaşanır mıydı ülkenin tamamında böylesi yangınlar?
Kırtıl halkının şikâyetlerini ve sorularını nasıl küçümseriz?
2021 Yılı yangınlarının kundaklamalarla başladığını unutmadık.
İstanbul Üniversitesi’nden M. Doğan Kantarcı’nın araştırma yazısından öğrendiğime göre: "Temmuz-Ağustos 2021 yangınlarının kundaklamalar ile başladığı anlaşılmaktadır."
Demek ki Kırtıl halkının yukarıdaki çığlıkları da öyle yersiz çığlıklar değil.
AKP iktidarının bugüne dek, ne kentli ne köylü üzerinde, güvenilir bir söylem, bir politika oluşturamadığı kesin.
Hele 2021’de Adana, Osmaniye, Mersin ve Kayseri olmak üzere toplam 17 ilde eş zamanlı çıkan orman yangınlarından birinin nedeninin "Çocuklar ormanda kitap yakmışlar” gibi bir veriyle beslenmesi ciddiye alınamaz: "Marmaris'te yangını çıkardığı iddia edilen 2 çocuk pedagog eşliğinde konuştu: ''Kitap yakıyorduk. Bir anda alev çoğaldı""
İstanbul Üniversitesi’nden M. Doğan Kantarcı’nın araştırması:
"Temmuz 2018’de kabul edilen 7334 sayılı “Turizmi Teşvik Kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun” 28.7.2021 günü Resmî Gazete’de yayınlanmıştır. Bu kanunda madde 1-d çok dikkat çekicidir. Aynı gün Manavgat’ta dört yerde orman yangını çıkarılması, turizme uygun alanlarda yangınların başlatılması herhalde bir tesadüftür. Sonuç olarak; “Basra alçak basıncı” orman yangınlarını önleme konusunda yeterli ve etkili bir hazırlık yapılmadığını ortaya koyduğu gibi, bazı kasıtlı girişimleri de afete dönüştürmüş görünmektedir.
Prof. Dr. Doğanay Tolunay’ın Kadıköy Gazetesi ile paylaştığı bilgiler:
"1980’li-1990’lı yıllarda yılda1.500 kadar olan ortalama orman yangını sayısı günümüzde 2 bin 700’e kadar çıktı. Bu sayının bazı yıllar 3 bin 500’e dahi ulaştığını söyleyen Tolunay, “Bu yıl (2024) ilk 8 ayda 3 binden fazla orman yangını kaydı var. Yangın sayısının artmasıyla yanan orman alanı miktarında da artış var. 2000’li yılların başında yılda 9-10 bin hektar kadar orman yanarken, son yıllarda bu sayı 16 bin hektara ulaştı. Daha yıl bitmeden bugüne kadar yanan orman alanı miktarı 25 bin hektarı geçti.”
Orman alanları imar affıyla satılıyor
TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası’nın açıklaması şöyle:
"Orman alanları tehdit altında: 2-B alanları, Türkiye yüzölçümünün % 26’sını (201.992,96 km2) oluşturan ormanların % 2,3'ü, yani 4 milyon 374 bin dönümlük bir alanı oluşturuyor. Bu rakam İstanbul büyüklüğünde bir alana denk geliyor. Söz konusu alanlarla ilgili olarak Orman Köyleri Kalkındırma Genel Müdürlüğü'nün bütün yetkileri dahil söz hakkı tamamen Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'ne devredildi. […] Düzenleme Anayasa'ya aykırı. […] Düzenlemeyle, bu alanların üzerinde bulunan yapılaşmanın imar hukukuna uygun olup olmadığı aranmaksızın, sınırsız bir imar affı getirilmiş oldu."
Bu noktada ister istemez bir parantez daha açarak, 31 Temmuz 2022 tarihli şu haberi de eklemek istiyorum:
"İBB'nin 3 yıllık araştırması sonuçlandı: AK Parti 130 projede 85 milyar dolarlık rant yaratmış. Toplam 1 trilyon 486 milyar 900 milyon 741 bin 243 TL rant yaratıldığı ortaya çıktı.[…] İmara açılan orman alanları da 28 milyar 951 milyon 485 bin 599 TL'lik ranta neden oldu. İmar mevzuatına aykırı olarak ek inşaat üreten kaçak imalatları bulunan 30 proje ile de birilerinin cebine 48 milyar 200 milyon 72 bin 516 TL girdi."
Cumhurbaşkanına ormanlık alanların sınırlarını değiştirme yetkisi verildi
"Devlet ormanı” sayılan 6,5 milyon dönüm arazinin orman niteliğinden çıkarıldığını ve yapılan değişikliklerle ormanlık alanlarda yapılaşmaya izin verildiğini öğrendik. Öte yandan hukuki olarak “orman” sayılan, hemen hemen tümü devlet mülkiyetinde 22,7 milyon hektar daha arazinin olduğunu biliyor, aynı sonu görmemesini diliyoruz.
Yüksek Orman Mühendisi Yücel Çağlar, medyascope’ta Kızılarslan’a, yaşanan yangınlar ve yangınların yayılmasının nedenlerini şöyle değerlendirmiş:
Silifke - Kırtıl yangınında 4. gün
Facebook’ta Silifke’nin Nabzı adlı hesabın yaptığı açıklamaya göre:
"Silifke ilçemizde 13 Ağustos’ta başlayan ve yaklaşık 15 bin dönüm ormanlık alanın zarar görmesine, onlarca evin yanmasına yol açan yangının çıkış sebebi belli oldu. Silifke Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturmada, Balandız Mahallesi’nde su borusu kaynağı yapan yüklenici firma çalışanlarının ihmali sonucu yangının çıktığı belirlendi. Bunun üzerine yüklenici firmanın sahibi S.K. ve 5 işçi gözaltına alındı. Jandarmadaki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen 6 şüpheliden firma sahibinin de aralarında bulunduğu 4 kişi tutuklandı, 2 kişi ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı."
Bu habere Kırtıl ve çevre köylerden sitemler yağdı
"Göz göre göre yaktılar bölgeyi, bir kova su bir kepçe toprak ile söndürülebilir yangını, büyük bir ihmal ve vurdumduymazlık ile büyüttüler. Yakanlar hak ettikleri cezayı alırlar ama bu bizim kayıplarımızı, güzelim ormanları, köyleri, yanan geyikleri, Muhammet’in, Remzi’nin oğlaklarını, gezmiş Nazif’in ineklerini, tosunlarını geri getirmez." dedi bir köylü.
Kimi dedi ki " Kaynak vs yapıyorsunuz hiç mi önlem almadınız, bu nasıl bir zihniyet? "
Kimi dedi ki " Yangın orada çıktı diyelim farklı dört ayrı yerde devam etti. Ben inanmıyorum."
Kimi de dedi ki " Yangından 8 gün sonra hiç gelmeyecek gibi tutuklansa ne olacak ki? Bir tek ağaç geri gelecek mi? Bu iş hava sıcaklığı 43 dereceye çıkınca mı olur yaa! Artık yetkililerin bir şey anlatmasından bıktık, usandık. Bize bir şey anlatmasınlar. Vatandaş yapılan işi görür, yapılmayanı da!"
Bir başkası da şöyle noktaladı: " Vah vah ne olacak böyle diyen yok! Garip ülkem. Onca canlılar bağıra bağıra can verdiler, nefes alacak yer bırakmadılar ve halen devam ediyorlar. Bir çoğuna gerçekten normal mi geliyor bu arka arkaya çıkan yangınlar?"
Kırtıl mahalle muhtarı Zarife Kıraslan destek çağrısında bulundu
Silifke’nin Kırtıl Köyü Muhtarı Zarife Kıraslan, yangın sonrası köyün son durumuna ilişkin açıklamalarda bulundu. Kıraslan, yaşanan tahribatın kendilerini derinden üzdüğünü belirterek, köyün yeniden ayağa kalkması için destek çağrısında bulundu.