CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Halk TV ile ilişkilerin sona erdiğini duyurduğu belediye başkanları ile toplantısında ismini vermediği gazetecileri parti genel merkezine karşı operasyon yürütmekle suçladı.

Sözcü'den Başak Kaya'nın haberine göre, Kılıçdaroğlu “Bizim parti içinde konuştuğumuz şeylerin bir kısmı tabi ki aramızda kalmalıdır. Ama köşe yazarları üzerinden parti içi meseleler tartıştırılıyor. Ben kimin nereden ne kadar maaş aldığını iyi biliyorum” dedi.

Kılıçdaroğlu'nun sözlerine gazetecilerden tepki geldi. Adressiz açıklamanın sosyal medya trollerini harekete geçirdiğini ve isminin de hedef alındığını belirteden Cumhuriyet yazarı Murat Ağırel, CHP liderine 'Çıkın, açıklayın' çağrısında bulundu.

Ağırel, köşe yazısında şu ifadelere yer verdi:

Pelikan örgütünün artığı bir sosyal medya hesabından da benim, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, İsmail Saymaz gibi gazetecilerin CHP tarafından maaş aldığımız iddiasıyla paylaşım yapıldı.

Ciddiye dahi almadım.

Sonrasında ise bizlerin ailesini, evlerini, çocuklarını yaşam tarzlarını bilen, hangi şartlarda mesleğimizi yaptığımıza tanık olan meslektaşlarımız bu trol hesabın paylaştığı açıkça iftira ve yalan olduğu belli olan paylaşımı, “hakkınızdaki iddia” diye bize utanmadan sordu ve haberleştirdi.

Açıkça söylüyorum.

Mert olun, dürüst olun, cesur olun, karnınızdan konuşmayın. İddia ediliyor safsatasının arkasına sığınıp korkmayın.

Hodri meydan.

Ben avukatlarımla konuştum ve hukuki süreci başlattım. Trol hesabın kimliği de Bahtiyar Coşkun’muş onu da buldum. Kimin elinde ne bilgi var, ne belge var hepsini hukuka teslim edecek.

HODRİ MEYDAN
Kılıçdaroğlu’na bir çağrı da Sözcü gazetesinden geldi. 'Hodri meydan' denilerek, Genel Yayın Yönetmeni Metin Yılmaz imzasıyla yapılan çağrıda şu ifadeler kullanıldı:

Daha önce bir partinin il başkanı, bazı medya kuruluşlarının partiden para aldığı ve buna rağmen parti aleyhine yayın yaptığı iddiasını ortaya attı. Herkesi zan altında bıraktı.

SÖZCÜ iddiaya sert tepki gösterince parti sözcüsü bunu yalanladı. Ancak gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır.

Ana muhalefet partisi bazı yayın kuruluşlarıyla protokol yaptığını itiraf etti.

Yandaş medyada gördüğümüz siyaset-medya ilişkisini şimdi muhalefette görmeye başladık. Gördük ki gazeteci ve siyasetçi içli-dışlı olmuş, aralarında menfaat ilişkisi oluşmuş.

Bu vahim tablo, Türk demokrasisi ve Türk medyası için içler acısı bir durum.

Çünkü siyasetçiler bazı gazetecilerin para aldığını iddia ediyor ama isim vermiyor.

Yüzlerce gazeteci ve medya kuruluşunu töhmet altında bırakıyor. Halkın gözünde medyanın itibarı sarsılıyor, güvenilirliği kayboluyor.

‘Para alan, talimat alır’ sözünü hatırlatıyoruz. ‘Hodri meydan’ diyoruz ve bütün
siyasetçilere şu açık çağrıyı yapıyoruz:

Hangi medya kuruluşlarıyla anlaşma yaptıysanız, hangi gazetecilere para verdiyseniz bunları isim isim açıklayın. Türk halkı hepsini öğrensin… Kimin, ne olduğunu görsün.