Şeriat ve kadın denildiğinde söylenecek çok söz var. Gelin şimdi Afganistan’a gidelim. Bilindiği üzere Afganistan İslam’ın en gerici bir biçimde yaşandığı coğrafyalardan biridir. Geçmişte Afganistan’ı modernleştirme çalışmaları yapan Afganistanlı aydınları saygıyla analım. Ama onların çabalarının başarısızlıkla sonuçlandığı gerçeğini de kabul edelim. Zaten bu gerçeği kabul etmemek olanaksızdır. Zira her şey gözlerimizin önünde duruyor.

Artık Afganistan’a gerici ve şeriatçı bir örgüt olan Taliban egemen oldu. Ülke tümüyle şeriat karanlığına boğuldu. Aslında Afganistan Taliban öncesinde de gericiliğin halk nezdinde yüksek itibar gördüğü bir ülkeydi. Taliban işte bu sosyolojik gerçeğe dayanarak yükseldi ve tüm ülkeyi ele geçirdi. Aydınlar büyük ölçüde ülkeyi terk etti. Aslında O mazlum coğrafyayı dünya terk etti. Dünya bir şeriatçı terör örgütüne teslim oldu. Tarih bu gerçeği kapkara harflerle yazacak.

Afganistan’da kadının şeriatçılığın zulmü altında nasıl inlediğini somut bir örnekle görelim.

2015 yılı Mart ayında Afganistan’ın Kabil kentinde yaşanan feci hadiseyi anımsayalım. Ferhunde Melikzade adlı genç bir Afgan kadın önce linç edildi, sonra cesedi yakıldı. Ne idi Ferhunde’nin suçu?

Ferhunde bir ilahiyat öğrencisi idi. Bir türbenin önünde muska yazan yobaza müdahale edip bunun İslam’a ve Kur’an’a aykırı olduğunu söyledi. Ona Kur’an’ın bir tılsım kitabı değil bir yaşam kitabı olduğunu anlatmaya çalıştı. Ama o yobaz, tıpkı şifa ayetleri adıyla kitap yazanlar gibi Kur’an’ın bir tılsım kitabı olduğunda ısrarcı idi. Kur’an anlaşılarak okunursa o yobaz halkı kandıramayacaktı. Ferhunde, Kur’an’ın anlaşılmak için okunması gereken bir kitap olduğunu anlatmaya çabaladı. Ne var ki öyle bir suçla itham edildi ki akıllar şaştı kaldı, vicdanlar kanadı, neredeyse yer gök sarsıldı ama kimse duymadı Ferhunde’nin çığlığını…

O yobaz, Ferhunde’nin Kur’an’ı yaktığını iddia etti. Oysa Ferhunde muskaları alıp yakmıştı. Cahiller sürüsü yobazın sözüne inandı. Ferhunde artık din düşmanı olmuştu, Kur’an düşmanı olmuştu, kâfir olmuştu, mürted olmuştu…

Linç ettiler Ferhunde’yi. Üzerine araba sürüp ezdiler. Kana susamış yamyamlar sürüsü Ferhunde’yi öldürmek ile yetinmediler; cesedini ateşe verip alçakça seyrettiler yanışını…

Ferhunde’nin bedeni meşale olup aydınlatmıştı Kabil’in karanlık sokaklarını, caddelerini, meydanlarını…

Ama yobazlık kinini kusmuştu, iğrençliğini, rezilliğini, alçaklığını ilan etmişti bir kez daha!

Ferhunde’nin ölümü, Allah adına katledenlerin işlediği en alçak cinayetlerden biri olarak kazındı tarihin belleğine. Evvelki nice cinayetler, nice katliamlar gibi…

Evet, Kur’an’ı herkes anladığı dilde okursa aldatıcıların düzeni bozulur, Ferhundeler yitip gitmez. Akıl esir alınmaz, bilim itibardan düşürülmez; yaşamda en gerçek yol gösterici olur!

Kur’an’ı anladığı dilde okuyan hiç kimse mollaların salyalı sümüklü vaazlarına itibar etmez. İşte o zaman hiç kimse Allah adına cinayet işleyemez, zulmedemez, katliam yapamaz.

Şimdi Taliban’ın egemenliğindeki Afganistan’da nice Ferhundeler var. Hepsi recm edilecekleri yahut katledilecekleri günleri bekliyor. Yaşamda kalabilmek için şeriata boyun eğmek zorundalar.

Şeriat, hüzündür, acıdır, gözyaşıdır.

Şeriat, kölelik/ cariyeliktir.

Şeriat, Allah adına cinayet işlemektir.

Şeriat, kutsal değerleri çiğnemektir.

Şeriat, Ferhundelere göz açtırmamaktır.

Afganistan’ın Ferhundelerini şeriatçı Taliban’a teslim eden dünya Türkiye’nin Ferhundelerini de teslim eder mi?

Eminim sizin de aklınıza Konca Kuriş gelmiştir.

Kim bu Konca Kuriş diye umarım sormazsınız.

Unuttunuz mu yoksa?