Derler ki;

‘Allah kimseyi depremle sınamasın…’

Zor elbet…

Bakıyosun, onlarca insan Elazığ’da olduğu gibi can veriyor ancak, niyeyse terleyen iktidar oluyor. Niye dersen:

Vatandaş tek vücut, devlet kale gibi ayakta ancak, sınamaya iktidar girmiş ki;

Terliyor…

Yasaklar, tutuklamalar, tehditler…

Kimseye bişe sorma, sorgulama kapısını açık bırakmak istemiyorlar.

Aha da soru:

35 milyarın üstündeki para nerde!..

Bu parayla Elazığ’ı baştan sona olmasa bile, parayla yenilenecek bütün kayıplarına kavuşturursun. Hem de fazlasıyla.

AK Parti’ye ayakta durması için dayanak olan seçmenler ne düşünür bilinmez ancak, bi soru dolaşıyor ortada:

Deprem yıkımlarında kullanılmak üzere onlardan da toplanan 35 milyarın üzerindeki para nerde!..

Aaa…

HDP’li belediyelerden gelen yardımlar deprem bölgesine sokulmamış duydun mu…

Ama, HDP Diyarbakır İl Örgütü önünde kaçırılan çocukları için nöbete duran kadınların ördüğü atkı övgü konusu oluyor.

Bak hele…

Biri bugün, bu akşam Elazığ’daki vatandaş için acil ihtiyaç malzemesi gönderiyor engelliyorsun, diğerinin artık gelecek kışa yetiştireceği atkı ile gurur duyuyorsun.

Ya bu millet öyle…

Ya da bu iktidar böyle!..

Deprem…

Aşağıdaki hareketlenme felaket başlangıcı ve de kaynağı olarak kabul edilip bi kenara bırakılırsa yukardaki sorun;

Çimento, demir, kum, öbürü, diğeri ve de müteahhit mi…

O halde burada söz sahibi ya da açıkçası en çok konuşması geren Çevre ve Şehircilik Bakanı değil mi. Bi bakıyosun, ilgili bakan sanki konuşma özürlü gibi İçişleri Bakanı her bakanlığın sözcüsü gibi olaya hükmediyor…

Görev gereği silaha da hükmediyor ya;

Hadi depremi yapanı-oluşturanı tutukla ya da ortadan kaldır da rahat nefes alalım…

Sel baskını, heyelan, deprem ve her neyse felaketin adı;

Bunlar doğal karşılanıp hazırlık yapılır millet bilinçlenirse eğer, zarar ziyan en aza indirgenir. Ama aslolan, durumdan vazife çıkartan ve de elle yaratılanlar var ya;

Ellerinle yarattığın;

Sen asıl sürekliliğini sağladığın;

Felaketten kurtulmaya bak!..