2021'den sonra 2022 de erken seçim olacak mı - olmayacak mı tartışmalarıyla geçeceğe benziyor.

Bir tarafta ekonomistler Haziran ayında iktidarın erken seçim kararı almaktan başka şansı kalmadığını ileri sürerken, bu gerekçelerini de AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın aldığı ekonomik kararlar ve uygulamaların uzun vadede çözüm olmayacağıyla temellendiriyorlar.

Öte yandan sarayın sürekli kamuoyu araştırması sarıldığı, çeşitli anketler yaptırdığı da bir gerçek.

Yapılan bu anketler sonucunda sürekli eridiğini gören saray ve bileşenlerinin erken seçime gitmeyeceği de büyük bir olasılık.

Bir gerçek de var ki, Erdoğan’ın 31 Mart yerel seçimlerinde yaşadığı hezimeti olası bir erken seçim ya da zamanında yapılan bir genel seçimde yaşamak istemiyor.

İşte bu yüzden AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın erken seçim kararı almayacağı...

Ancak genel seçimlere giderken de rakibini de kendisi belirlemek istiyor.

Nasıl mı?

Geçtiğimiz günlerde AKP İstanbul Genişletilmiş İl Danışma Meclisi toplantısında Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu hedef alan konuşmasında "Bir kısmı terör örgütleriyle iltisaklı çıkan 45 bin kişiyi belediyeye doldurdular" suçlamasını tekrarladı.

Erdoğan’ın bu konuşmasının ardından İBB’ye soruşturma başlatıldı. Zaman kaybedilmeden müfettişler İBB’ye gönderildi. İBB’ye gelen müfettişlerin arasında 2015 seçimlerinde AKP Mersin Milletvekili adayı olan Arif Yıldım’ın da olduğu gazete sayfalarında boy boy manşetlere taşınmıştı.

Bütün bunların yanı sıra, İçişleri Bakanı Soylu da İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne yapılan özel soruşturmayla ilgili "İSKİ'nin İGDAŞ'ın başına bir şey gelirse nasıl hesap verebiliriz. Bizim derdimiz terörle mücadeledir" açıklaması yapmıştı.

Saray ittifakı cephesinden gelen bu suçlamalara tepki gecikmeden kendi içlerinden geldi.

AKP Merkez Karar Yönetim Kurulu üyesi Şamil Tayyar, paylaştığı Twitter hesabından şu paylaşımda bulundu: "İmamoğlu ne zaman CHP’de kriz konusu olsa, ne zaman politik kredibilitesi zayıflasa ‘can suyu’ veriyoruz. Tartışmalı seçimi yenileyerek egosunu şişirdiğimiz İmamoğlu 3 yılı boş geçirse de sarıp sarmalıyoruz. Bıraksak ilk seçimde düşecek, düşmesin diye tutuyoruz. Yazık!”

Aslında Tayyar partisine tepkisinde kendince haklıydı. Çünkü bu tarz tartışmalar Ekrem İmamoğlu’nun kredisini hep üst seviyelerde tutarak popülaritesini koruyacağı ve olası bir müdahalenin de İmamoğlu’nu direk cumhurbaşkanı adayı yapacağını düşündürüyor. 

Tayyar’ın görmediği ya da görmek istemediği bir gerçek vardı ki, Erdoğan’ın genel seçimlerde yarışacağı adayı kendisinin belirlemek istediği ve onu da en zayıf noktasından vurmak istediği. En zayıf noktası derken kendisine göre zayıf saydığı.

Biraz önce de bahsettiğim gibi Şamil Tayyar’ın AKP içerisindeki kaygıları aslında doğru. İmamoğlu’na yapılan bu saldırılar İmamoğlu’nun popülaritesini her zaman yükselterek bir mağduriyet oluşturmakta. Bu durum da İmamoğlu’nu millet ittifakının doğal Cumhurbaşkanı adayı göstermesine neden olacaktır.

İmamoğlu’nun olası cumhurbaşkanı adaylığı sonucu AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan bir taşla iki kuş vurmuş olacak.

Birincisi genel seçimlere giderken 31 Mart 2019’de kalesi olarak gördüğü İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını geri almış olacak. Çünkü Ekrem İmamoğlu’nun istifa etmesi durumunda İBB Meclis üyelerinin çoğunluğunun Cumhur ittifakı üyelerinden oluşması nedeniyle İBB Meclisi içerisinde seçilecek başkanın AKP’li bir üyenin olacağı kaçınılmaz bir gerçek.

İkincisi ise son günlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu sürekli PKK ve FETÖ gibi terör örgütleriyle iltisaklandırması olası bir seçimlerde bu kozu kullanarak millet ittifakını buradan yıpratmayı düşünüyor.

Diğer taraftan da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yaptığı açıklamalarda "Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlarından birini Cumhurbaşkanı adayı olarak adaylaştırdığımızda bunu seçmenimize anlatamayız" diye açıklamıştı.

Kılıçdaroğlu’nun da burada kaygıları var tabii ki.

Şöyle ki... Ankara ve İstanbul Büyükşehirleri Belediye başkanlarından birini gösterse belediye meclis üyelerinin çoğunluğu Cumhur ittifakında olduğu için kazanılan iki önemli kaleden birisi kaybedilecek.

Şayet İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu cumhurbaşkanı adayı olarak gösterir ise önce İBB’yi kaybedecek, İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kaybetmesi sonrası da kendi koltuğunu kaybedecek.

Çünkü İmamoğlu Cumhurbaşkanı adayı olduğunda seçimleri kaybederse Muharrem İnce gibi CHP Genel başkanlığı koltuğunu isteyecek.

Bu tabloyu göz önüne aldığımızda CHP’nin adayı ne İmamoğlu ne de Mansur Yavaş.

Kendisinin de olamayacağını düşünürsek bence Millet İttifakı'nın gerçek adayını korumak için de Kılıçdaroğlu kendisi aday olacak havası oluşturmaya çalışıyor.