Kamuoyu yoklamaları bir gerçeği pek açık biçimde gösteriyor: Eğer 2023 seçimlerinde AKP Lideri Erdoğan’ın karşısına aday olarak Ekrem İmamoğlu veya Mansur Yavaş çıkarsa, Erdoğan en az 10 puan fark yiyerek seçimi yitirecek.

İşte Büyük Kıyamet dedikleri şey bu…

19 yıldır Türkiye’yi soyup soğana çeviren bir kadro iktidardan düşerse elbette hesap verecek…

2015 SEÇİMLERİNİ TEKRAR ETMEK
Oyları hızla düşen Erdoğan’ın eski kitlelerini yanında tutabilmek için daha büyük oyuna ihtiyacı var. Bu da kendisini “Türkiye’nin çıkarlarını savunmak için terörle mücadele eden tek lider” gibi pazarlamasına bağlı.

Bu oyunu, 2015’te pek başarılı biçimde sahnelemişti. Haziran seçimlerinde azınlığa düşen AKP birden taktik değiştirip PKK’ya karşı sefer başlatmıştı. 2015 yılı 28 Şubatında HDP’lilerle Dolmabahçe Sarayı’nda mutabakat imzalayanlar 6 ay sonra onlara karşı savaş yürütüyorlardı. Hem de PKK şehirlere hendekler kazarken seyredenler… Askerin PKK’ya operasyon yapmasını engelleyenler… PKK’lılar istemiyor diye “Ne mutlu Türküm Diyene!” özdeyişini sildirenler… Andımız’ı yasaklatanlar birden bire “Bak PKK var. Çok da kötüler. Bunlara karşı vatan savaşı yürütüyoruz!” diyerek ortaya çıktılar. Ve seçimi de böyle kazandılar.

Peki kaç cana mal oldu bu iş biliyor musunuz? İki seçim arasında, 7 Haziran 2015’ten 9 Ekim 2015’e kadar tam 1342 askerimiz, 403 polisimiz,126 güvenlik korucumuz olmak üzere 1871 şehit verdik. Aynı dönemde 543 vatandaşımız bu yüzden yaşamını yitirdi.

Halbuki 15 Temmuz darbe sürecinde toplam kayıp sayısı 251…

LİNÇ TEŞVİKÇİLİĞİ
İşte çaresiz Erdoğan bu süreçte elde ettiği başarıyı benzer biçimde tekrarlamak peşinde…

Muhalefet liderlerini açık açık tehdit ediyor. Onları bindirilmiş partizan kıtalarının önüne atıyor. İyi Parti Lideri Akşener’i kaç kez tehdit ettiğini ben bile unuttum… Hapisle tehdit yetmeyince “Bunlar iyi günleriniz, başınıza daha fenası gelecek!” diyerek linç işareti verdi.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu’na 21 Nisan 2019’da katıldığı şehit cenazesinde ölümcül bir saldırı yapıldı. Konuşlandırılmış militanlar, onu öldürmeye ve hatta sığındığı evi yakmaya kalkıştılar. Militan kadınlar, kelle büyüklüğündeki kayalarla Kılıçdaroğlu’nun aracına vurdular. Süleyman Soylu’nun emrine verilen jandarma ne yazık ki bu linç girişimini seyretti. AKP’liler yumrukçu inek hırsızının elini öperek saldırıyı yücelttiler.

Bugün ise başka bir rezalet yaşandı. AKP Lideri Erdoğan TBMM’de konuşurken bu linç girişiminin videosunu oynatarak yeniden linç işareti verdi. Hem de “Hiçbir ders almamış!” diyerek. Milletin hesap soracağını söyleyerek…

Bu tavır açık bir tehdittir. Millet dediği de SADAT’ın eğittiği kelle kesmeye hazır militanlar olabilir veya TÜGVA’da cihat yemini için sivil görüntülü militanlar…

Hedefte Türk demokrasisi vardır. Çünkü, bu türlü linç girişimleri yaratarak toplumu kışkırtıp çoğunluğu yanına çekme politikasının meyvesini 2015’te yemiş bir siyasetçi vardır karşımızda.

Bu yüzden, içeride Erdoğan kaynaklı gerginliğin giderek artacağını şimdiden söylüyorum. Erdoğan’ın bu “Olay çıkar seçmeni kandır!” politikasının sürekli deşifre edilmesi gerekiyor.

Muhalefet partileri bunlara karşı örgütsel gücünü daha canlı tutmak zorundadır. Linçe karşı demokratik duruş, tek çıkar yoldur.

Demokrasimizi, hukukumuzu ve kuruluş ilkeleri anayasamıza işlenmiş devletimizi korumak adına bundan sonra daha duyarlı, daha etkin olmak zorundayız.

HAYIR, DOĞRU OLDU
CHP Meclis Grubu, Suriye’de asker konuşlandırma tezkeresine hayır demiş.

Çok doğru bir hayır bu.

Çünkü, Erdoğan, “Milli çıkarlar!” sloganı arkasına kendi iktidarını uzatacak işleri saklıyor.

Suriye operasyonları da özünde böyledir.

Vatan Savaşı adı altında AKP’nin iktidar savaşı yürütülüyor orada.

Karşımızdaki resmi Suriye hükümeti yerine cihatçı örgütleri muhatap alıyoruz.

Kelle kesen dinci militanları koruyoruz.

İdlib’e doluşan cihatçı ordusunu korumak adına Rusya ile bile çatışma olasılığını büyütüyoruz.

Erdoğan, milletin dikkatini ekonomik sorunlardan vatan-millet kavramlarına çekebilmek için Güney’de yeni bir operasyon başlatırsa hiç şaşırmam.

CHP, Türkiye’yi riske atan bu politikaya karşı çıkmalıydı.

Artık oy kaybederiz diyerek iktidarın yanlış politikalarına evet demek dönemi bitmiştir.

Bu gelişme CHP’yi daha canlı ve etkili kılacaktır.