TÜSİAD Başkanı Kaslowski, Dünya gazetesinden Hakan Güldağ-Handan Sema Ceylan'a dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Kaslowski, Fed önderliğinde parasal genişlemenin sonuna gelindiğinin altını çizdi. Kaslowski, “Türkiye’de enflasyon beklentileri yükselirken, gündemimizdeki faiz indirimlerinde aceleci değil sabırlı davranmamız gereken kritik bir 4-5 aya girdiğimizi düşünüyorum. Finansal istikrara ihtiyacımız olan bir süreçteyiz” şeklinde konuştu.

KALICI BÜYÜMENİN ÖNEMİNİ VURGULADI
Uzmanlar çift haneli büyüme beklerken, Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Simone Kaslowski, “Kısa vadeli yüksek büyümelerin değil, kalıcı büyümenin önemine dikkat çekiyoruz. Bunlar olmayınca, yatırımlar ve üretim dalgalanıyor, gelir eşitsiz dağılıyor, kalıcı istihdam yaratamıyorsunuz. Bu durum enflasyonla birleşince de vatandaş kendi cebinde o büyümeyi hissedemiyor. Büyümenin kapsayıcı olması lazım” dedi.

Kaslowski’nin verdiği yanıtlar şöyle:

Parasal genişlemede ne zaman frene basılır? Bu sürece hazırlanmak için ne yapmalıyız?

Dünya ekonomisi emsali görülmemiş oldukça zorlu bir süreçten geçti. Muazzam bir parasal genişleme yaşandı. Şimdi ise Fed önderliğinde bu parasal genişlemenin sonuna geliyoruz. ABD Merkez Bankası, son çeyreğe girerken, varlık alımlarını azaltmaya başladığı yeni bir normalleşme dönemine geçiyor. Tüm senaryolar da 2022’ye girerken parasal genişlemede frene basılacağı çerçevesinde yapılıyor. Oynaklığın yoğun olacağı bu döneme hazırlanmanın kısa vadede tek yolu doğru para ve maliye politikası uygulamak. Enflasyonumuz çok yüksek, dış kırılganlığımız net. Para politikasında atılacak adımların bu yeni dönemde son derece zamanlı olması gerekiyor. Akranlarımız olan bazı gelişen ülkeler, bu sürece hazırlık için önden faiz artırımına başladılar. Türkiye’de enflasyon beklentileri yükselirken, gündemimizdeki faiz indirimlerinde aceleci değil sabırlı davranmamız gereken kritik bir 4-5 aya girdiğimizi düşünüyorum. Finansal istikrara ihtiyacımız olan bir süreçteyiz.

Türkiye için erken bir faiz indirimi olur mu? Nasıl bir etkisi olur?

Global para politikası değişiyor ve biz bu oynak sürece yüzde 19 gibi çok yüksek bir enflasyonla giriyoruz. Bu da ülke ekonomisini dış şoklara daha açık hale getiriyor. Sarmala dönen enflasyon-kur-faiz tartışmalarından artık çıkmalı, hızla değişen global temayı kaçırmamalıyız. Faiz indirimi konusunda, nasıl ki geçtiğimiz aylarda para politikasında sabırlı davrandıysak, bu süreçte de enflasyon kalıcı düşmeden faiz indirimine gitmemeliyiz. Türkiye’nin mevcut enflasyon dinamikleri geçtiğimiz 4-5 yıla kıyasla daha da bozuk. Kalıcı faiz düşüşü istiyorsak, önce enflasyonu yapısal olarak düşürmeliyiz. Bu olmadan atacağımız her adım ülke ekonomisine bir dönem sonra çok daha yüksek faiz, yüksek kur ve artan refah kaybı ile geri dönecektir. Değişen global para politikasında rüzgarın arkamızdan esmeyeceğini de hesaba katmalı, uzun vadeli bir bakışla hareket etmeliyiz. Öncelikle düşürmemiz gereken ülke risk primidir. Risk primini düşürmek için de finansal istikrara ve öngörülebilirliğe ihtiyaç var. Her yol fiyat istikrarından geçiyor.