Ankara’da İdare Mahkemesi’nde komisyonun red kararına itiraz edeceğini söyleyen Karataş, “İşten atılmadan önce hakkımda hiç dava açılmamış, ömrümde hiç gözaltına bile alınmamıştım” dedi.

Sınıf öğretmeni Engin Karataş, Muğla’nın Bodrum ilçesinde 13 yıl boyunca görev yaptığı ilkokuldan 29 Ekim 2016’da Resmi Gazete’de yayınlanan 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile ihraç edilmişti. O günden beri de Bodrum meydanında yaratıcı eylemler yaparak, “İşimi istiyorum” diyor.

PİRHA'da yer alan habere göre; Karataş, ihraç edildiği süreçten bu zamana kadar, ‘işimi geri istiyorum’ diyerek eylem yapmaya başlamıştı. Gerçekleştirdiği eylemlerde yaratıcılığını ortaya koyan Karataş, karada, suda ve havada da eylemler yaptı.

Öğretmen Engin Karataş, yüzlerce kez gözaltına alındı, polis tarafından darp edildi, kötü muameleye maruz kaldı. Hakkında çok sayıda dava ve soruşturma açılan Karataş da karşı davalar açtı.

İşine dönmek için OHAL Komisyonu’na başvurdu. Engin Karataş’ın OHAL Komisyonu başvurusu uzun bir aradan sonra sonuçlandırıldı. Komisyon, başvuruyu reddetti. Komisyon, öğretmen Engin Karataş’ın işine iade edilmemesine gerekçe olarak, ihraç edildikten sonraki ‘işimi geri istiyorum’ diyerek başlattığı eylemleri gerekçe gösterdi. Gerekçede işten atılmadan önceki, mesleğine devam ettiği sürece dair herhangi bir suçlamanın bulunmaması dikkat çekti.

Tebliğ edildikten sonra 2 aylık bir sürede İdare Mahkemesi’ne dava açılması gerekiyor. Karataş, bu konuda tek yetkili mahkeme olan Ankara’da İdare Mahkemesi’ne dava açılması için gerekli evrakları Eğitim-Sen’e teslim etti.

'ÖĞRENCİLERİM TARAFINDAN ÇOK SEVİLEN BİR ÖĞRETMENDİM'

Öğretmen Engin Karataş, ihraç edilmesini şöyle anlattı:

“29 Ekim 2016’da ihraç edildim. Genelde solcu arkadaşlar ihraç edilmişti. Eğitim-Sen’den çok ihraç oldu o dönemde. O gece Eğitim-Sen’den çok ihraçlar oldu. Ben de onların içerisindeydim. Bodrum’dan 8 arkadaştık. Muğla’dan 11 kişiydik. Ben sendikal mücadele içinde varım zaten ama daha önce hiç gözaltına bile alınmamıştım. Hakkımda herhangi bir dava açılmamıştı. Okulumda, işyerimde arkadaşlarım tarafından, özellikle en çok öğrencilerim tarafından çok sevilen bir öğretmenim.”

'İHRAÇ EDİLDİKTEN SONRA DİRENİŞE BAŞLADIM, DAYANAMIYORDUM'

Mesleğinden ihraç edildikten sonra 3 gün daha okula gittiğini söyleyen Engin Karataş şöyle devam etti:

“Bir gecede işten atıldıktan sonra ben dayanamamıştım, 3 gün daha okula devam etmiştim. Öğrencilerimi bırakamam, en azından yerime yeni bir öğretmen verilinceye kadar ben bırakamam çocukları, demiştim. Çünkü öğrencilerim 1. Sınıfa gidiyorlardı. Ben harf eğitimi veriyordum henüz.

Nuriye ve Acun öğretmenler o zamanlar alana çıkmaya çalışıyorlardı. Ben sosyal medyadan onları takip ediyordum. Onlardan etkilendim ve kendileriyle tanıştım. Ben de direnmek istiyorum, dayanamıyorum, dedim. Onlardan bilgi aldım, sonra ben de meydana çıkmaya başladım. Hem Bodrum’da hem de fırsat bulduğumda İstanbul’da ve Ankara’da onların yanında “İşimi geri istiyorum” eylemlerine katıldım.”

“İşimi Geri İstiyorum” eylemlerine katıldıktan sonra hakkında yaklaşık 50’ye yakın soruşturma ve dava açıldığını belirten Öğretmen Karataş, “Bu soruşturmaların yaklaşık 30 tanesi, daha soruşturma aşamasındayken savcılar tarafından özellikle Bodrum’daki soruşturmaların hepsi takipsizlikle sonuçlandı. Ankara ve İstanbul’dakilerden de epey bir takipsizlikle sonuçlananlar oldu ama halen süren 6 tane davam var. UYAP’tan bakınca 4 tanesi Ankara’da, 2 tanesi İstanbul Bakırköy’de. Bakırköy’de de Nursel öğretmenlerle birlikte “İşimi Geri İstiyorum” eylemine onlara destek olmak için gidiyorum. O davalar halen sürüyor” diye konuştu.

OHAL KOMİSYONU 2 GEREKÇEYLE REDDETTİ

OHAL Komisyonu’nun başvurusunu reddetmesini 2 gerekçeye dayandırdığını ifade eden Karataş, “Gerekçelerden biri UYAP’taki davalar. Bu davalardan da hakkımda terör örgütü (DHKP-C) iddiasında bulunmuşlar. Bir tanesi Ağır Ceza Mahkemesi’nde açıldı. Ben somut işimi geri istiyorum.

Diğer gerekçe ise kurum kanaati. MİT Raporu yok, Emniyet raporu yok. Peki bu kurum kanaatini kim oluşturdu” diye sordu.

'ÖĞRETMEN ARKADAŞLARIMIN HABERİ YOK'

Okuldaki öğretmen arkadaşlarının böyle bir kanaatten haberi olmadığını belirten Engin Karataş, “Peki bu kurum kanaatini kim veriyor. Muhtemelen okul müdürleri. Türkiye’deki okul müdürleri hükümetin sendikasına üyedir. Eğitim-Bir-Sen diye bir sendika var. AKP’nin kendi kurdurduğu sendika. Bu sendika, buradaki yöneticilere ‘gelin bakalım, sen şunun ismini ver, sen bunun ismini ver şeklinde kanaat almışlar” dedi.

ÖĞRETMEN ARKADAŞLARINDAN DİLEKÇE İSTEDİ

Kurum kanaati denilerek öğretmen arkadaşlarının da suçlandığına dikkat çeken Karataş, arkadaşlarından görev yaptığı dönemde herhangi bir yasa dışı iş yapmadığına dair dilekçe istediğini, onların da verdiğini aktardı ve şunları kaydetti:

“Ben yarın bu kişiler hakkında suç duyurusunda bulunacağım, tazminat davası isteyeceğim. Siz beni hangi somut delille nasıl bir kurum kanaatine vardınız diyeceğim. Eğer kurum kanaati 1-2 kişinin kanaat kullanmasıyla oluşabilecek bir şeyse o halde sizler gibi saygın arkadaşlarım var, buyurun sizler de benim hakkımda çalıştığımız dönemlere dair herhangi bir yasadışı işlem, eylem yapmadığımı, bir söylemim olmadığını söyleyen bir dilekçe yazın. Yazdılar sağ olsunlar. Ben de onları ekledim. İdare Mahkemesine başvururken dilekçede altına koyacağız.

'DAVANIN DURUŞMALI OLMASINI İSTİYORUZ'

Davanın duruşmalı olmasını istiyoruz. Özellikle bu kurum kanaatini kim kullandıysa davada hakimin karşısına çıkıyor. Benden önceki bazı kişiler yapmışlar. Bu kişiler hakim karşısında eveleyip geveliyor. Tamam da sen neye göre bu kurum kanaatini kullandın? Hangi somut delile göre… Çünkü ortada hiçbir somut değil yok gördüğünüz gibi. OHAL Komisyonu bile benim hakkımda davalara dayanmış ki bu davaların hepsi işimi geri isteme davaları.”