Toplumsal Haber Merkezi

Barsan Global Lojistik firmasına bağlı Orhanlı’daki depoda çalışan DGD-SEN üyesi Mahir Albayrak, Covid-19 tedavisi gördüğü sırada işten çıkarıldı.

Firma depolarda önlem almayınca kendisi test yaptıran Albayrak ile birlikte 40’a yakın kişide koronavirüs bulundu. Sendika tarafından yapılan açıklama Albayrak’ın depoda koronavirüse karşı önlem alınması için yaptığı uyarılara şirketin mobbing ile cevap verdiği belirtildi.

DGD-SEN tarafından yapılan açıklama şöyle:

Üyemiz Mahir Albayrak Barsan Global Lojistik Orhanlı depoda çalışırken, korona salgınının ilk günlerinde depo müdür ve amirlerini önlem alınmadan çalışmaya, koruyucu ekipmanların verilmemesine, sadece beyaz yakalıların ofislerinin dezenfekte edilmesine karşı defalarca uyarmıştır. Depo yöneticileri önlem almak yerine Mahir Albayrak’a baskının dozunu artırarak mobbing yapmaya devam etmişlerdir. Depo içerisindeki ilk korona vakası olan Mahir arkadaşımız tekrar depo yöneticilerini arayarak testinin pozitif çıktığını ve kimlerle temas kurduğunu kimlerle aynı serviste olduğunu söylemesine rağmen depo yöneticileri Mahir’i depoyu karıştırmakla itham etmişlerdir. Arkadaşımız işçileri tek tek arayarak test yapmaya gitmelerini istemesi üzerine 7 işçinin daha testinin pozitif çıktığını, işçi arkadaşımızın bireysel çabaları ile öğrenmiş oldular. Şuan Mahir Albayrak ve kalp rahatsızlığı bulunan eşinin korona tedavisi devam etmektedir, diğer işçi arkadaşlarımızın da aileleriyle beraber evde karantinada ve tedavilerinin devam ettiğini biliyoruz. Barsan Lojistik’in almadığı önlemler yüzünden 40’a yakın insan korona tedavisi görüyor. Barsan patronları hem işçilerin hem de ailelerinin canına kast ediyor.

'İŞÇİLER ÖLMEMEK İÇİN HER YOLU DENİYOR'

İşçilerin defalarca uyarmasına ve koruyucu ekipman isteğine karşı, normal şartlardaki korumasız çalışmaya devam eden depoda virüse enfekte olan işçiler çalışma bakanlığına şikayette bulunmak istediklerinde “şuan çalışanlarımız karantinada şikayetinizi alalım ama denetleme yapacak görevli bulunmamaktadır” cevabını alıyorlar. İşçiler depoda ölmemek için her yolu deniyor. Mahir arkadaşımız; 11 Mayıs günü Barsan patronlarının tüm hukuksuz çalışma dayatmalarını, salgın sürecinde aldıkları ödeneklerin işçiye verilmediğini, devleti ve işçiyi nasıl dolandırdıklarını, engelli işçileri çalışmaya zorlayıp tüm sorumluluğu işçiye yükleyen yazıların zorla imzalatıldığını, haftalık yasal çalışma süresi olan 45 saatin en az iki katını çalıştırıp bunu da esnek çalışma adı altında izin diyerek nasıl gasp ettiğini ‘’iyi niyet ve ahlak kurallarına‘’ 2-3 yıldır çalışan işçilerin bir anda nasıl uymaz hale getirildiğini anlattığı röportajı yayınlanınca, Barsan patronları tarafından 12 Mayıs’ta ‘’iyi niyet ve ahlak kurallarına uymamak"tan 25/2 maddeden tazminatsız işten çıkarıldı.

BAKANLIK BU SESİ DUYMUYOR

Soruyoruz hala ‘işten atmak yasaklandı’ yalanına inanan var mıdır? Siyasal iktidar tarafından patronların kollanması, teşvik edilmesi yetmezmiş gibi bir de salgını fırsat bilen patronlara 25/2. maddenin sağladığı kolaylıkla, kıdemi biriken, çalışma koşullarına itiraz eden, dayatmalara boyun eğmeyen, sendikaya üye olan işçilerin işten atılmasının önü açılmıştır. Bu sayede işçiler ne kıdem tazminatı alabiliyor ne de işsizlik ödeneğinden yararlanabiliyor. İşyerlerinde herhangi bir denetim gerçekleştirmeyen Çalışma Bakanlığı ise işçilere işten atılırsanız mahkemeye gider ahlaklı ve iyi niyetli olduğunuzu ispat edersiniz demektedir.

YA AÇLIK YA DA ÖLÜM...

Biz DGD-SEN olarak ne salgın sürecinde ne de öncesinde üyemiz olan olmayan iş kolu fark etmeksizin tüm işçilerle mücadele ve dayanışma içerisinde bulunmaya devam ediyoruz. Biz bir depoda tek bir işçi arkadaşımızın dahi baskı gördüğü, sömürüldüğü, yok sayıldığı ve işten atıldığı yerde direnmeyi hak biliriz, meşru ve doğru olanın da bu olduğuna inanırız.

Barsan ve diğer depo patronları bilsinler ki artık depo işçileri eski işçiler değildir, onların direniş hafızaları Avon’da, Netlog’da, Migros’ta, Bomi’de, Şok’da oluşmuştur. Artık depo işçileri nerede bir baskı görse, nerede hakkı yense, nerede bir hukuksuzluk görse ses çıkarıyor ve direniyorlar, korona sürecinde de sizin ya açlık ya da ölüm seçeneğinize boyun eğmiyorlar, örgütleniyorlar.