Temel gıda hammaddesi olan buğdayda fiyat konusunda belirsizlik hâkim. Hasat dönemi yaklaşırken üreticiler hâlâ kaç liradan alım yapılacağını bilmiyor. Yaşanan kuraklık, Ukrayna-Rusya savaşı ile yurt dışı fiyatlarının yükselmesi ve artan girdi maliyetlerinden dolayı bu sene açıklanacak hububat alım fiyatları daha da önemli bir konuma geldi.

BirGün'den Havva Gümüşkaya'nın haberine göre geçen yıl AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan 17 Mayıs’ta Toprak Mahsulleri Ofisi’nin alım fiyatlarını açıklamıştı. Bu yılki alım fiyatlarının da bugün yarın açıklanması bekleniyor.

Geçen yıl hububat alım fiyatlarının serbest piyasanın çok altında olması nedeniyle üretici, ürününü Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) yerine çoğunlukla serbest piyasada satmaya mecbur bırakılmıştı.

KÜRESEL BUĞDAY ÜRETİMİNDE DÜŞÜŞ
Hububat politikası ve alım fiyatı belirlenirken dünyadaki gelişmeleri göz ardı etmek de mümkün değil. Özellikle Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile başlayan savaş nedeniyle Ukrayna’da ekim alanlarının daralması ürün arzını ve fiyatları olumsuz etkilemesi öngörülüyor.

Ayrıca dünyanın en büyük ikinci buğday üreticisi konumundaki Hindistan'ın buğday ihracatını yasaklama kararı almasının ardından küresel buğday vadelilerinde son iki ayın en hızlı yükselişi gerçekleşti. Hindistan’da aşırı sıcaklar nedeniyle rekolte 111 milyon tondan 105 milyon tona revize edildi.

Amerika Tarım Bakanlığı (USDA) dünya tahıl piyasalarına ilişkin yayımladığı raporda bu yıl üretimde düşüş beklendiğini açıkladı. Rapora göre, dünya buğday üretimi bu sezonda 775 milyon ton olarak tahmin ediliyor. Geçen sezona göre 4 milyon ton daha düşük bir üretim olacak. Üretim düşüşünün ağırlıklı olarak Ukrayna kaynaklı olması bekleniyor.

Dünya buğday tüketiminin ise 2022-2023 sezonunda 788 milyon ton olarak tahmin ediliyor.

FİYATLAR BU YIL ÇOK DAHA KRİTİK
TÜİK’e göre buğday üretimi 2020 yılında 20,5 milyon ton iken 2021 yılında kuraklığın da etkisiyle yüzde 13,9 azalışla 17,6 milyon ton olmuştu. Bu yıl üretimin 19 milyon ton civarında olması bekleniyor.

Ulusal Hububat Konseyi’nin pandemi ve savaş ekseninde buğday üzerine tespit, değerlendirme ve önerilerinin yer aldığı raporda 2022-2023 üretim sezonu dekara destek ödemesinin ek desteğin de kalıcı hale getirilerek 230 TL olması gerektiği vurgulandı. Kilo başına 10 kuruş olan ürün desteğinin ise 25 krş/kg’a çıkarılması buğday üretiminin sürdürülebilirliği açısından öneriliyor.

HESAPLAR YENİ TARTIŞMA YARATTI
Buğday üretiminde maliyet hesaplarında arazi kirası, işçilik, akaryakıt, gübre, tohum, ilaç gibi girdilerin fiyatı ile hasat ve nakliye giderleri dikkate alınarak, alınacak verim üzerine, çiftçi kârı da eklenerek olması gereken taban fiyat belirlenmesi gerekiyor.

Türkiye Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Baki Remzi Suiçmez, üretim bölgelerin arasında, kuru ve sulu tarım koşullarında verimin ve maliyetin farklı olduğuna dikkat çekiyor.

Hasat dönemi başlamadan çeşitli maliyet hesaplamaları da yapılmaya başlandı. Adana Çiftçiler Birliği Başkanı Mutlu Doğru’nun yaptığı buğday maliyet hesabı, fiyatlara ilişkin yeni bir tartışmaya neden oldu. Doğru, buğdayda son 10 yıllık verim ortalaması 275 kg olmasına rağmen 400 kg verime göre maliyet hesabı yaptı. Doğru, 400 kg verime göre de 1 kg buğdayın maliyetini 4,26 TL olarak hesapladı.

ZMO Başkanı Suiçmez’e göre bu hesaplama doğru değil: “TÜİK’in tarımsal girdi fiyat endeksine göre açıkladığı girdi maliyetlerini kullanmak alım fiyatını baskılamak anlamına gelmektedir."

"Gübre fiyatları son yılda ortalama yüzde 340 artmışken, TÜİK verisi yüzde 138 artışı kullanmak taban alım fiyatının düşük açıklanmasına yol açacaktır" diyen Suiçmez, "Geçen yıl buğdaya 2 bin 250 TL taban fiyat açıklanması, iç piyasada bu fiyatın 5 bin TL, yurtdışından alımlarda 6 bin 300 TL’lere çıkması karşısında çiftçiye fark ödemesi yapılmaması, bu yıl iç ve dış piyasalardaki gelişmeleri de öngörerek bir alım fiyatı açıklanmasını zorunlu kılmaktadır” ifadelerini kullandı.

Çifçinin başlıca beklentisinin maliyetlerin düşürülmesi ve zamanında destek olduğunu hatırlatan Suiçmez, “Ekmek fiyat artışlarını baskılamak için alınan pahalı buğdayı un sanayicine düşük fiyatla satmak yani sanayiciyi sübvanse etmek kadar, üretimin sürekliliği için maliyetleri düşürüp yeterli ve zamanında destekle üreticiyi sübvanse etmek çiftçinin başlıca beklentisi” diyor.

BÖLGEYE GÖRE FARKLI MALİYET
Ekmeklik buğday maliyeti, TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Şanlıurfa Şubesinin maliyet hesabına göre kuru koşullarda 240 kg verime göre 6,56 TL/kg, sulu koşullarda 450 kg verime göre 6,98 TL/kg oldu. Bu rakama yüzde 20 çiftçi kârı eklendiğinde açıklanması gereken alım fiyatının kuruda 7,87 TL/kg, suluda ise 8,37 TL/kg olarak hesaplandı.

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şubesinin maliyet hesabı ise şöyle: 400 kg verime göre maliyet 6,11 TL/Kg. Yüzde 30 çiftçi kârı ile açıklanması gereken fiyat 7.94 TL/Kg olarak hesaplandı.

ALIM FİYATLARI HAFTALIK GÜNCELLENMELİ
ZMO Başkanı Suiçmez’e göre buğday alım fiyatları iç ve dış piyasadaki fiyata haftalık belirlenmeli:

“Buğday üretim alanlarının ve üretim miktarlarının azalmaması ve üretimde sürekliliğin sağlanması, TMO’nun stoklarını yerli üretimle karşılaması için; TMO’nun TÜİK verilerine göre değil, gerçek maliyetlerle yapması gereken hesaplamalarda 6 TL’nin üstündeki maliyete çiftçi kârı ve refah payı da eklenerek kuru ve sulu koşullarda alım fiyatı açıklaması, alım garantisi vermesi, iç ve dış piyasalardaki fiyatlara göre alım fiyatını haftalık olarak güncellemesi gerekmektedir.”

VERİMDE KURAKLIK ETKİSİ GÖRÜLECEK
Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün Nisan 2022 kuraklık haritalarına göre; başta Güneydoğu ve Doğu Anadolu olmak üzere Nisan ayında ülkenin çok büyük bölümün şiddetli kuraklık yaşandı. Kışlık ekimlerde gübre kullanmama ya da az gübre kullanma, ilkbahar yağışlarının yetersizliği, sulamada elektrik maliyetinin yüksekliği nedeniyle yeterli sulama yapılamaması verimde artış ve yüksek rekolte beklentisini azalttı.

Çiftçinin önünü görmediğini belirten Suiçmez, üretimin azalmasını şu sözlerle açıkladı: “TMO’nun önceden gerçek maliyetler üzerinden alım fiyatı açıklamaması, alım garantisi vermemesi, yerli ve yabancı piyasalarda oluşacak fiyatlara göre üreticiye fark ödemesi yapılacağını gündeme getirmemesi de üreticinin önünü görerek yeterli üretim yapamamasının nedenidir.”