Umut Taştan

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, kabine toplantısı sonrası açıklamalarda bulunmuş ve ara tatil sonrası eğitim-öğretime uzaktan devam edileceğini duyurmuştu.

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk da ara tatilin bitmesi üzerine online eğitime başlıyoruz dedi. Selçuk, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda ‘’Bir haftalık ara tatilin ardından bir kez daha ekran karşısında ders başı yapıyoruz’’ dedi.

Eğitim-İş Genel Başkanı Orhan Yıldırım, Uzaktan eğitimin Covid-19’un bulaşma riski azami seviyeye indirilene kadar gerektiğini söyledi.

Yıldırım, çok sayıda eğitim çalışanının Covid-19’a yakalandığını ve Türkiye genelinde vaka sayılarında artış yaşandığını belirterek şunları söyledi:

‘’Biz pandemi sürecinde eğitimin, uzaktan eğitim olarak devam etmesini Eğitim-İş olarak sağlıklı bulmuyoruz ama Covid-19’un Türkiye’de aşırı derecede yayılması, çok sayıda eğitimci, öğretmen memur ya da yardımcı hizmetlerdeki çalışanlarımızın, üniversitelerdeki akademisyenlerimiz de dâhil Covid-19’a yakalanmış olması, bir önlem alınmasının en azından bulaş riskinin azaltılana kadar olması gerektiği konusunda hem fikiriz’’

Yıldırım, okullar kapanmış ve uzaktan eğitime geçilmişken, okul öncesi eğitime yüz yüze devam edilmesine tepki gösterdi.

‘’Okul öncesi eğitimin hala açık tutulmasını da anlamlandıramıyoruz’’ diyen Yıldırım ‘’Eğer okullarda bulaş riski varsa ve yükselmişse bu okul öncesi içinde geçerlidir, ilkokul, ortaokul, lise için de aynı süreç geçerlidir’’ dedi.

'Kuran kurslarının bu dönemde açık bırakılması kabul edilemez'

Diyanet, Covid-19 nedeniyle yüz yüze eğitimin ara verildiğini duyurduğu yazısını kaldırdı ve bugün yüz yüze Kuran kursu eğitiminin başlayacağını söyleyen bir yazı yayınladı.

Eğitim-İş Genel Başkanı Yıldırım Diyanet’in bu kararının kabul edilemez olduğunu belirtti.

Yıldırım, Diyanet’in yüz yüze Kuran kursu kararına şu sözlerle tepki gösterdi:

‘’Toplumsal bir araya gelmelerin birçok yerde engellenmiş olmasına rağmen Kuran kurslarının özellikle bu dönemde açık bırakılmasının bizler tarafından kabul edilebilir bir tarafı yoktur. İnsanların dini vecibelerini öğrenme süreci elbette ki sağlıktan çok daha önemli değildir. Sağlık süreci tamamlandıktan, Covid-19 riski bertaraf edildikten sonra insanlar dini olarak ne yapmaları gerekiyorsa duyduklarını, gördüklerini, okuduklarını anlayacak yaşa geldikten sonra, kendi inanç sistemleri üzerinde bilgi edinme hakkına sahiptirler.

Ancak burada tüm okulların kapatılmasına rağmen özellikle Kuran kurslarının açık kalması, öğrencilerin ders saatleri Eba TV’de zaten belli saatler arasında sıkışmış iken, öğrencilerin hem Cuma namazı saatlerinde hem de diğer ara saatlerde ders konulmaması, eğitim öğretim bakımından zaman kullanımının verimsizleşmesi bakımından çok belirgin bir şekilde sorun yaratıyor.

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz ay yapılan Kabine toplantısı ardından öğrencilere 500 bin tablet dağıtılacağını açıklamıştı.

Orhan Yıldırım, Erdoğan’ın ‘müjde’ olarak duyurduğu bu sözün de yerine getirilmediğini belirtti ve 4,5 milyon öğrencinin evinde tablet olmadığını söyledi.

Tabletlerin dağıtımının yapılması bir yana tedariğinin gerçekleşmediğini belirten Yıldırım, şunları söyledi:

Uzaktan eğitime yeniden geçiş yapıldı fakat 4,5 milyon öğrencinin evinde tablet yok. Bırakınız 4,5 milyonu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın müjde olarak verdiği ‘500 bin tablet dağıtıyoruz’ sözü dahi yerine gelmiş değil. Bahsedilen 500 bin tablet gelmiş değil, bırakın dağıtımını tedariği bile sağlanmış değil.

4,5 milyon çocuğumuzun uzaktan eğitime erişimi olmayacak gerçekliği ortada iken hala uzaktan eğitimi en basit şekilde okullarda ‘hijyen koşullarını sağlayamama’ nedeniyle bunu yapıyor olmak ayrıca bir tezat oluşturmaktadır.

Bizler Eğitim-İş Sendikası olarak Covid-19’un bulaş riskinin bir an önce azaltılması, kontrol altına alınması ve çocuklarımızla tekrar okullarda yüz yüze, normal bir eğitime geçilmesi noktasında hükümetin elinden gelen bütün çabayı ve çalışmaları yapması gerektiğini ifade ediyoruz.

'Sağlık Bakanlığı'nın verileri gerçeği yansıtmıyor'

Eğitim-İş Sendikası Genel Başkanı Orhan Yıldırım açıklamalarına şu şekilde devam etti:

Bugüne kadar Sağlık Bakanlığı’nın gerçekleri saklayan, hasta ve vefat sayısının gerçek rakamları yansıtmadığı apaçık ortadadır. Bu nedenle de Sağlık Bakanlığı’nın da uluslar arası ölçütlerde hasta ve vefat sayısını doğru tanımlamalarla kamuoyu ile paylaşmasını ve insanlarımızın sağlığıyla, hayatıyla bu kadar kolay oynanmaması gerektiğinin de altını çiziyoruz.

'Okulların bütçeleri yeterli değil'

Okullarda kesinlikle bulaş riskinin aza indirilebilmesi noktasında Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hiçbir tedarik sağlanmamıştır. Okulların kendi bütçeleri de buna yeterli değildir. Eğitim-öğretim senesinin başında da söylediğimiz gibi okullardaki hijyen malzemelerinin temini konusunda ne yazık ki okul idareleri velilerden ‘bağış’ adı altında para talep etmek zorunda kalmıştır. Yani her türlü olumsuzluk yine velilerin sırtına yüklenmiştir. Bu noktada yine aynı sürecin yaşandığını sınavlarda da yine benzer hazırlıksız ve yeterince önlem alınmamış bir durumla karşı karşıya kalındığını gördük.

'Eğitim çalışanları hayatını kaybediyor'

Salgını kontrol altına alamamış olmaları, bu haliyle sürdürüyor olmaları; çok sayıda eğitim çalışanı, öğrencimiz Covid-19’a yakalanmasına sebep oluyor ve ne yazık ki eğitim çalışanlarımız da bu sebeple hayatını kaybediyor. Nasıl ki normal vatandaşlara Covid-19 tanısı ve sonrasında Covid-19 denmiyorsa, aynı şeyler öğretmenlerimiz içinde uygulanıyor.