ABD’nin önde gelen gazetelerinden Washington Post’un analizine göre Rus yazar Leo Tolstoy’un ölümsüz eseri Anna Karenina’nın girişindeki “Mutlu aileler birbirine benzer, her mutsuz aileninse kendine özgü bir mutsuzluğu vardır” cümlesini günümüzün siyasi dinamiklerine uyarlamak mümkün.

Analize göre şu anda NATO Türkiye’den memnun değil. İsveç ve Finlandiya da dahil tüm tarafların iyiliği için bu ittifakta ‘işlerin yoluna girmesi’ umuluyor. Yoksa, iki ülkenin üyeliğine karşı çıkan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın sonu Anna Karenina gibi olabilir.Andreas Kluth imzalı analiz özetle şöyle:

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ukrayna’ya karşı sert ve saldırgan bir tutum izlemesiyle birlikte kuzey ülkeleri, geleneksel tarafsızlık politikasından vazgeçerek NATO korumasına girmeye karar verdi. Bundan sonraysa önemli olan ‘hızlı davranmak’.

Tolstoy romanlarıyla güncel sorunların benzerliğini göstermek için Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı örnek alalım. Erdoğan, bir NATO üyesi olan Yunanistan’ı defalarca kez tehdit etti. Müttefiklerden gelen eleştirilere rağmen, ittifakı tehlikeye atabilecek Rus yapımı S-400’leri satın aldı. Şimdiyse diğer müttefiklerin İsveç ve Finlandiya’nın üyeliğini heyecanla beklediğini fark etti. Bu yüzden de Kürt sorununu gündeme getirdi.

Erdoğan, Batı’nın ‘aile yemeğini’ ilk kez mahvetmeye çalışmıyor. Daha önce de AB’yi, mültecilere kapıyı açmakla tehdit etmişti. Çoğu zaman seyirciye oynuyor çünkü destekçileri onun Avrupa’nın ve ABD’nin işlerine ‘burnunu sokmasından’ hoşlanıyor.

Erdoğan’ın inatçı tutumunun değişmesi için NATO, İsveç ve Finlandiya’nın biraz çevik ve titiz bir diplomasi izlemesi ve bazı tavizler vermesi gerecek gibi görünüyor.

Uluslararası politikadaki ittifakları, Tolstoy romanlarındaki ailelere benzetmek mümkün. Karakterlerin çoğu mutsuz, her birinin mutsuz olmak için kendi sebepleri var. Sürekli kavga eden akrabalar, bir arada kalmak için tercihlerinden ve özgürlüklerinden feragat etmek zorunda kalan kişiler…Peki, uluslararası politikada ‘böyle bir eziyete’ değer mi?

Tolstoy romanlarında tehdit, dış dünyadan geliyor. Aileye bağlı kalırsanız hayatta kalıyor, yoksa savrulup gidiyorsunuz. Anna Karenina romanında, aile değerlerinden kopan ‘Kareninler’ dağılıyor.

Analize göre Anna Karenina da Erdoğan da ‘tekbenci’ ve ‘büyük resmi göremiyor’. Hem NATO hem de AB liderlerinin, aile değerlerinin önemini Erdoğan’a hatırlatması gerekiyor. Yoksa Erdoğan’ın sonu da Anna Karenina’nınki gibi olabilir.