Toplumsal Dış Haberler

Şili Devlet Başkanı Sebastian Pinera, emeklilik sisteminde 2,1 milyon kişiye fayda sağlayacağı tahmin edilen bir reform duyurdu. Pinera, yoksulluk sınırının altında emekli maaşı kalmayacağını iddia etti. Reformun, devletin emeklilik maaşları ödeme sistemindeki rolünü güçlendirmeyi, mevcut emeklilerin emekli maaşlarını artırmayı ve gelecekteki emekli aylıkları için daha fazla bütçe ayırmayı kapsadığını söyledi. Devletin finanse ettiği Dayanışma Sütunu olarak bilinen emeklilere ekonomik destek sağlayan hükümet programı, nüfusun yüzde 80’ini kapsayacak.

Yeni reforma göre ülkede emekli aylıkları, yoksulluk sınırına eşitlenecek ve böylece hiçbir emekli ayda 250 ABD dolarından az aylık almayacak. İşverenin ödediği katkı paylarının yüzde 6’ya kadar artırılacağını söyleyen Pinera, bu ekonomik katkının Augusto Pinochet’nin diktatörlüğünden (1973-1990) kalan özel bir işletme olan Emekli Sandığı İdaresi (AFP) tarafından değil, kamu kurumu tarafından yönetileceğini açıkladı. “Asgari prim sayısına sahip olan emeklilerin emekli maaşlarında artış olacak” diyen Şili Başkanı, en az 8 yıldır prim yatıran kadınların da ayda 110 ABD dolarına karşılık gelen bir zam alacaklarını duyurdu.

DARBE KAMUCU PROGRAMLARI GASP ETTİ
Şili’de 1973’te solcu Devlet Başkanı Salvador Allende’ye karşı gerçekleştirilen bir darbeyle birlikte Amerikancı askerler önderliğinde hızlı bir neoliberal dönüşüm başlamış, sağlık ve emeklilik sistemi adım adım özelleştirilmişti. Darbe öncesinde bölgenin en başarılı kamucu emeklilik ve sağlık hizmeti programına sahip olan ülkede halkın yüzde 70’i bu sistemden faydalanıyordu.

BİLET ZAMLARINDAN İSYAN DALGASINA
2019’da ülkede metro biletlerine yapılan zamlardan sonra başlayan eylemler, kısa sürede tüm ülkeye yayılarak büyük bir isyan dalgasına dönüşmüştü. ABD destekli bir askeri darbeyle iktidara gelen Pinochet yönetimi, Şili’yi “neoliberalizmin laboratuvarı”na dönüştürmüş; diktatörlük rejimi ülkenin tüm kaynaklarını ve kamu hizmetlerini özelleştirerek yabancı ve yerli sermayenin eline vermişti. Neoliberal politikalara ve diktatörlük anayasasına karşı başlayan isyan dalgası sonrasında yapılan referandumda halkın yüzde 70’i anayasanın değiştirilmesine evet oyu vermişti.