Çeviri: Ercan Çankaya

ABD’nin eski Türkiye Büyükelçisi ve eski Dışişleri Bakanlığı Kariyer Elçisi James Franklin Jeffrey, Büyük Orta Doğu Projesi’nin terk edilerek Donald Trump dönemi dış politikasına devam edilmesi gerektiğini savundu.

Jeffrey, Foreign Affairs dergisinde yayımlanan makalesinde önümüzdeki hafta görevi devralacak ABD Başkanı Joe Biden’a, Donald Trump’ın Orta Doğu politikasından uzak kalmaya davet etti. Fakat Biden’a, yazısının ilerleyen bölümlerinde Trump’ın Orta Doğu politikasını küçük revizyonlarla devam ettirmesi gerektiğini tavsiye ettiği de görüldü.

‘BUSH VE OBAMA’NIN ORTA DOĞU POLİTİKASI YANLIŞTI’
Emekli Diplomat, Biden’a kesin bir dille George Bush ve Barack Obama tarzı, iç politikada milliyetçiliği körüklemeye hizmet eden sonu gelmeyen çatışma ve savaşlardan uzak durması gerektiğini söyledi.

Hem Obama hem de Bush’un Ortadoğu’da toplumsal ve siyasi yapıyı dönüştürmeyi hedefleyen politikalar uyguladıklarının altını çizen ABD’li Diplomat, iki başkanın da toplumsal ve siyasî yapıyı değiştirerek terörün kökünü kazıyabilecekleri inancına sahip olduklarını ve bu politikanın yanlışlığının kanıtlandığını dile getirdi.

Bilindiği gibi BOP, Orta Doğu’da 23 ülkenin sınırları ve rejimlerinin değiştirilmesine yönelik bir projeydi.

‘TRUMP, HEDEF KÜÇÜLTMEKTE HAKLIYDI’
Trump yönetiminin Amerika’nın hedeflerini sınırlı tutarak sadece ‘yakın bölgesel tehditlere’ odaklanmasını ve diğer konularda bölgesel müttefiklere daha fazla inisiyatif tanımasını doğru bir karar olarak değerlendiren Jeffry, Amerika’nın Orta Doğu çıkarlarının büyük bölgesel çatışmalardan kaçınmayı gerektirdiğini söyledi. Trump’ın Suriye’de, İran ve Moskova’yı Türkiye ve İsrail’le dengelerken körfez ülkeleri ve İsrail’i İran’ı çevrelemek için kullandığını vurguladı.

'KAŞIKÇI CİNAYETİNE GÖZ YUMULDU’
Trump döneminde ABD yönetimi; Jeffery’e göre müttefiklerini küstürmemek adına Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan istihbaratınca katledilmesine ve İsrail’in Filistin’deki saldırgan tutumuna göz yummuştu.

Yine Trump döneminde, İran’da rejim değiştirme politikası terk edilerek sadece İran’ın nükleer programı ve genişleyen bölgesel etkisinin sınırlanmasına odaklanılmıştı.