Ercan Çankaya

NewEurope adlı haber sitesinde Zoe Didilli imzasıyla paylaşılan haber-analizde, Avrupa Birliği’nin Dış İlişkilerden Sorumlu Yüksek Temsilcisi Joseph Borrell ve AB Dış İlişkiler Eylem Servisi’nin geçtiğimiz perşembe ve cuma yaptıkları açıklamalar doğrultusunda Boğaziçi Üniversitesi bileşenlerinin kayyum eylemleri değerlendirildi. Açıklamalarda Tayyip Erdoğan’ın pandemiyi, eleştirel sesleri susturmak için kullandığının altı çizildi.

Avrupa Birliği’nin Dış İlişkilerden Sorumlu Yüksek Temsilcisi Joseph Borrel, geçtiğimiz hafta perşembe günü Boğaziçi Üniversitesi’ndeki kayyum protestoları sırasında Tayyip Erdoğan’ı protesto eden yüzlerce öğrencinin gözaltına alınmasının ardından Erdoğan hükümetinin pandemiyi eleştirel sesleri susturmak için bir bahane olarak kullandığını ileri sürmüştü.

‘İNSAN HAKLARI VE YARGI ALANINDAKİ GELİŞMELERDEN ENDİŞELİYİZ’
AB Dış İlişkiler Eylem Servisi de Borrell’in ardından yaptığı açıklamada, Birlik’in Türkiye’deki hukukun üstünlüğü, insan hakları ve yargı alanlarındaki olumsuz gelişmelerden rahatsızlık duyduğunu dile getirmişti.

Açıklamada, pandeminin eleştirel sesleri susturmak için kullanılmaması gerektiği vurgulanmış; öğrencilerin, protesto özgürlüğü haklarının bastırılmaması gerektiği savunulmuştu.

‘GÖSTERİ VE YÜRÜYÜŞ YASAKLARI AB DEĞERLERİYLE UYUŞMUYOR’
Borrell de İstanbul Valiliğin, Beşiktaş ve Sarıyer’deki gösteri ve toplanma yasaklarına değinerek gösteri ve yürüyüş yasaklama kararlarının AB değerleriyle hiçbir şekilde uyuşmadığını söyledi. Bu gelişmelerin, kendilerini Türkiye’nin AB reformlarına bağlılığı konusunda derin bir endişeye sevk ettiğini belirtmişti.

ERDOĞAN VE SOYLU’NUN AÇIKLAMALARI NEFRET SUÇU
Borrell, ayrıca Boğaziçi Üniversite LGBTİ+ Kulübü’nün kapatılmasını ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Erdoğan’ın homofobik açıklamalarını nefret suçu olarak kınadı.

Analizde, AKP’ye yakınlığıyla bilinen Melih Bulu’nun Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanması üniversite yönetimlerindeki siyasallaşma düzeyinin artmasının açık bir işareti olarak değerlendirildi.

Bulu’nun AKP’deki başarısız aday adaylığını girişimine de değinilen haberde, Erdoğan’ın 15 Temmuz 2016’daki başarısız darbe girişiminden sonra üniversitelere rektör atamalarını tamamıyla kendi tekeline aldığının altı çizildi.

Haberde, Tayyip Erdoğan’ın anti-demokratik bir şekilde ülkenin en büyük üniversitelerinden birine kayyum atamasını protesto etmek başlayan eylemlerin, 2013’teki Gezi protestolarından bu yana ülke çapındaki en büyük protesto hareketine dönüştüğünün altı çizildi. Polisin fikir hürriyetini kullanan kişiler üstünde orantısız güç kullanmasının Türkiye’nin bir Avrupa Konseyi üyesi olarak yükümlülükleriyle çeliştiğine değinildi.