İşcan, ABD'nin Sovyetler Birliği'ni Afganistan'da çökerterek, Afganistan'ı Sovyetler Birliği'nin Vietnam'ı haline getirebilmek için, oradaki yerel güçlerle yaptığı anlaşarak mücahit gruplar ortaya çıkardığını ifade etti.

Prof. Dr. Mehmet Zeki İşcan, "Afganistan, Türkiye'yi model alan, modernize olmaya çalışan bir ülkeyken içinden radikal islamcı bir azınlığın çıktığı ve ülkeyi kontrol altına aldığı bir hale nasıl geldi?" sorusuna yanıt verdi.

Prof. Dr. Mehmet Zeki İşcan, Afganistan'ın geçirdiği dönüşümü ve Türkiye ile benzerlikleri anlattı.

Fatih Altaylı'nın konuğu olan İşcan, Afganistan ile ilgili  "Timuriler zamanında bilimsel keşiflerin yapıldığı, şairlerin birbiriyle yarıştığı, Ali Şir Nevai gibi bir şairi yetiştiren, kadın şairler yetiştiren, medeniyetlerin beşiği bir topraktır" dedi. Öncelikle Taliban'ın bir "düşünce ekolü" değil, savaşların ortaya çıkardığı bir "savaş makinesi" olduğunu söyleyen İşcan, sorunun öncelikle burada aranması gerektiğini belirterek "İngiliz sömürüsüne karşı din, medreselerde hep askeri kavramlarla birlikte anlatıldı, amaç İngiliz sömürgesine karşı dine dayalı bir savunma mekanizması geliştirmekti." dedi.

ABD, AFGANİSTAN'I SOVYET RUSYA'NIN VİETNAM'I YAPMAK İSTEDİ

İşcan, ABD'nin Sovyetler Birliği'ni Afganistan'da çökerterek, Afganistan'ı Sovyetler Birliği'nin Vietnam'ı haline getirebilmek için, oradaki yerel güçlerle yaptığı anlaşarak mücahit gruplar ortaya çıkardığını ifade etti.

İşcan özetle şöyle konutu:

"Bugün maalesef Filistin meselesi nasıl İslam'ı radikalleştirmişse, o gün İngiliz sömürüsü de İslam'ın radikalleşmesine giden yolda en önemli basamaklardan biri olmuştur. Süreç içinde Rus işgali de buna sebep oldu. ABD'nin Sovyetler Birliği'ni orada çökerterek Afganistan'ı Sovyetler Birliği'nin Vietnam'ı haline getirebilmek için, oradaki yerel güçlerle yaptığı anlaşmanın neticesinde mücahit gruplar ortaya çıkmıştır.

Orada, Afgan halkının Sovyet Rusya işgaline karşı direnişini sağlamak için yeni bir ideolojiye ihtiyaç vardı. Çünkü Afgan, kabilelerden, aşiretlerden oluşan topluluklardı yani bir Afgan halkı şuuru yoktu. Dolayısıyla 'vatanı kurtarmak, ülkenin geleceğini emperyalizmin güdümünden çıkarmak' gibi bir anlayışa sahip değildi.

SELEFİLİK VE VAHABİLİK İHRAÇ EDİLDİ

ABD'nin ve Pakistan'ın desteği ile orada vahabi ve selefi ideoloji ihraç edildi. Çünkü selefilik ve vahabilik 2 argümanı yerine getirdi. Bunlardan birincisi 'cihat'. Yani kutsal cihat anlayışıyla kabileleri bir araya getirmek münkün olabilirdi. İkinci 'İslamın aslına dönme' şeklinde bir ideoloji, akide geliştirildi. Bu da kültürlerin önemli olmadığını, önemli olanın İslamın aslına dönmesi olduğunu kabul ettirdi. Milliyetçilik tesis etmek o günkü şartlarda mümkün değildi bu nedenle islamcılık tesis edildi. Öyle ki Pakistan'da medresede matematik derslerinde dahi cihadi kavramlar öğretildi. 'Şu kadar mesafeden bir Rus askerini vurmak mümkün müdür' şeklinde test soruları bile yapıldı. 

KABİLELER ARASI GÜÇ SAVAŞI

"ABD'nin (mücahit gruplara) desteği Rusya çekildi. Bir süre sonra buradaki mücahit gruplar arasında iktidar mücadelesi başladı. Pakistan'ın müdahaleleri, Afganistan'ı 500 yıl yönetmiş Peştun etnik kökeninin zaafa uğramasına neden oldu. Bir de uyuşturucu ticareti nedeniyle mücahitlerin birbiriyle savaşı, uyuşturucudan elde edilen gelirlerin Afgan halkının refahı için kullanılmaması, halka mücahitlere karşı antipati geliştirdi. 

Pakistan ve ABD'nin desteği ile bu mücahit gruplar profesyonel savaşçı hale gelmişlerdi. Taliban bunlara tepki olarak ortaya çıktı. 'Beklenen Mehdi' muamelesi gördü.

Disiplini, birliği sağlamak için şeriatı ilan ettiler."

İNSANLARIN İNSAN OLMASINA MÜSAADE EDİLMEDİ

"Öyle bir noktaya geldi ki takımın yenmesine sevinmek yasaklandı. Kadınların sokağa çıkması yasaklandı. Zaten eşleri ölmüştü ve büyük bir bunalım yaşıyordu kadınlar ama çocuklarını hastaneye götürürken bile yanlarında mahremleri (erkekleri) istendi. Sakal kesmek yasaklandı. Uçurtma yasaklandı. Ağaca takılır da bir çocuk almak için ağaca çıkıp evleri gözetler diye düşünüldü."