"Devlet teröristle pazarlık etmez"

Değerli okurlarım,

Başlığı "Bir Behzat Ç. Hikâyesi"nden aldım.

Günümüzü en iyi açıklayan sözler çünkü.

Ayrıca Şehit Anaları Derneği Başkanı Pakize Akbaba’nın şu sözlerinin de tam yeri diyorum: "Bizim 30 yılımız şehitlerimizin fotoğraflarına bakmakla, evlat acısıyla yanmakla geçti. Bu çocukların günahı neydi? O kurşunlar senin çocuğuna mı işledi? Yoo…"

Pakize Akbaba bu soruyu Sözcü TV’nin kendisiyle yaptığı röportajda soruyor. "Terörle anlaşma olmaz, terörle mücadele olur. Amaç Anayasayı değiştirmek. Süreç iktidar lehine yürütülüyor. Sen bugüne dek hangimizi karşına alıp konuştun?" diye soruyor o röportajda.

Pakize Anne’nin bu sorusunun yanıtının ne olabileceğini, nasıl olabileceğini, düşündüm ve olabilecek bir yanıtı yaptığım karşılaştırmanın sonucunda buldum.

Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneği genel başkanlık seçimleri ve kritik değişim

2009- Nisan 2018 arasında Genel Başkan Gazi Jandarma Albay Taner Uran.

Mayıs 2018 - … Genel Başkan Mesut Işık - Bursa Gürsu Belediye Başkanı-.

Bu iki başkanın söylemlerinde net olarak kadim ve kritik bir fark var.

Taner Uran tarafsız bir "hukuk" çerçevesinde devleti savunuyor.

Mustafa Işık ise belirli bir siyasi iktidarın politikalarını.

Dolayısıyla dernek yönetiminde 5 Mayıs 2018 yılı gerçekleşen başkanlık seçiminin rolü önemli.

30 yıldır çok çeşitli asker, subay, polis, şehit derneklerinde bulunmuş olduğunu belirten Pakize Anne’nin, Devlet Bahçeli’nin söylemiyle "Barış tek kanatlı bir kuş değildir. Birinci kanat Öcalan'ın çağrısı fesih kararıyla kendisini gösterdi. İki kanadı hep birlikte gövdeye getirmeliyiz" gibi bir terrorist başını olumlayıcı biçimde anarak, hakkında pozitif imaj çizdiği noktada, Pakize Anne’nin büyüyen hassasiyeti artık bir isyandır.

Taner Turan zamanını iyi bilen Pakize Akbaba, bugün Mustafa Işık’ın sözde şehit annelerinden yana göz boyayıcı söylemini kınıyor.

Çünkü Mustafa Işık, bugün Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneği gibi sert tepki vermesi beklenen kurumlardan birinin genel başkanı.

Çünkü "Terörsüz Türkiye" konusu Anayasa’da yapılması düşünülen değişimleri de beraberinde çağrıştırıyor ve devletin üniter ve laik hukuk yapısının gireceği dönüşüm, Şehit Anneleri Derneği Genel Başkanı Pakize Akbaba’yı isyana sürüklüyor.

Çünkü Mustafa Işık siyasi iktidarın politikalarını, genel başkanı olduğu derneğin temel değerlerinin önüne koymakta. Bu tutumuyla da siyasi bir projeyle ilişkili görünen ve çok boyutlu Türkiye'nin son dönemine ışık tutan, bir sosyopolitik aktör rolünde.

Öyle ki iktidarın 2024’te Bahçeli’nin barış güvercini benzetmesiyle ilan ettiği "Terörsüz Türkiye" sürecinde; tarihçesi Birinci Dünya Savaşı sonlarına (1336/1920) dayanan Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneği; ki yurdumuzun gazilerini, şehitlerini, dullarını ve yetimlerini, korumak, iyileştirmek, kollamak üzere kurulmuş ve onları meşru olarak temsil eden bir dernek, bugün bir meşruiyet kaynağı aracı olarak yürütüldüğü izlenimi vermekte. Dolayısıyla iktidarın da böyle bir siyasi stratejisi var gibi görünmesi son derece can yakıcı ve şehit ailelerinin hissiyatı ve ülkenin temel değerleri açısından da o derece tartışmalı.

Proaktif destekçiliğe evrilme mi?

Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Genel Başkanı Mustafa Işık "Terörsüz Türkiye" girişimine bağlılık sözü verdi.

19 Ağustos 2025 Salı günü, Türkiye Büyük Millet Meclisi Tören Salonu’nda gerçekleşen, 4. Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu toplantısında konuştu.

Konuşmasından öğrendiğimize göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından yazılan ve Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Genel Başkanı şehit aileleriyle birlikte Mustafa Işık’a da gönderilmiş mektup. İçeriği 7 Ağustos 2025’te kamuya haber kanallarından "Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehit ve gazi ailelerine mektup gönderdi. Bu sürecin hiçbir noktasında pazarlığa yer verilmedi. Şehitlerimizin aziz ruhlarını incitecek adım atılmayacaktır" şeklinde açıklandı.

Mustafa Işık, Cumhurbaşkanının "Terörsüz Türkiye" sürecinin hedefini belirttiği ve "Bu sürecin hiçbir noktasında pazarlığa, müzakereye, tavize, gizli ve süfli girişimlere yer verilmemiştir, bundan sonra da verilmeyecektir. Şehitlerimizin aziz ruhlarını muazzep edecek, şehit ailelerimizi ve gazilerimizi incitecek hiçbir adım atılmamıştır ve atılmayacaktır." açıklamasını, "devletin kendilerine teminatı olarak" gördüklerini belirtiyor.

Mustafa Işık’ın sözleri şöyle: "Bizler bu topraklarda yaşamanın bedelini kanı ve canıyla ödeyenler olarak vatanın birlik ve bütünlüğünü her şeyin üzerinde tutuyoruz. Vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır. Bu topraklar uğruna canını ve kanını feda edenler ise gerçek vatanseverlerdir. Terörün bitmesini en çok biz, şehit aileleri ve gaziler istiyoruz. Devlet büyüklerimiz, siyasi partiler, kurum ve kuruluşlarla en üst seviyede yaptığımız görüşmeler ve bize verilen sözler neticesinde terörden tamamen arındırılmış Terörsüz Türkiye'yi destekliyoruz. Hassasiyetlerimiz ve bize verilen sözler ışığında sürecin takipçisiyiz. İnanıyoruz ki yıllardır akan kan duracak, acı ve gözyaşı son bulacaktır."

Ancak en önemlisi, Mustafa Işık’ın iktidarla stratejik işbirliğini güçlendirecek noktanın altını çizmesi: "Biz ne kadar anlatsak da, Sayın Cumhurbaşkanımız mektup da gönderse, siyasiler televizyonlarda açıklama da yapsa, Terörsüz Türkiye hedefi ilk ağızdan anlatılmadan, şehit aileleri ve gazilerimiz rahatlamayacaktır. Bunu anlatmak için İçişleri Bakanımızın desteğiyle, 7 bölgede, sizlerin, bakanlarımızın, istihbarat yetkililerimizin, şehit ve gazi ailelerimizle bir araya geleceği bir proje hazırladık." demesi düşündürüyor.

Üniter devlet ve hukuk yapısının dönüşümüne onay mı ?

Öyle görünüyor ki Mustafa Işık’ın başkanlığındaki Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneği "kırmızı çizgilerin" ihlaline ses çıkaramayacak. Oysa bu dernek, geleneksel olarak, Türkiye’nin üniter yapısını ve Türk milletinin birliğini savunuyordu.

Nitekim 2009-2018 arası derneğin genel başkanlığını yapmış olan Gazi Jandarma Albay Taner Uran, doğrudan konuşan, uyaran ve sınır çizen : "Hükümetin terör sorununu çözmek için atacağı her adımda şehit yakınları ve gazilerin kırmızı çizgi ve hassasiyetlerinin dikkate alarak onları kırmadan sorunu çözmesi gerektiğine inanıyor ve takip ediyoruz." diyen bir muhalif sesti.

Olası bir federasyon, özerklik veya etno-dinsel temelde anayasal tanınma gibi taleplere karşı sert tepkiler veriyordu.

Oysa Işık'ın bu konularda sessiz kaldığı hatta süreci desteklediği görülüyor ki bu da kırmızı çizgilerin delinmekte olduğunun bir göstergesi.

Taner Turan net ve sert bir retle: "Eli kanlı bebek katilinin adeta bir barış güvercini gibi gösterilmesine, terör örgütünün siyasi taleplerinin yerine getirilmesine karşıyız." diyerek terör örgütü lideri Abdullah Öcalan'ın 'barış güvercini' olarak sunulmasına yönelik eleştiri dile getiriyordu.

Koşulsuz olarak: "Genel affa karşıyız... bölücü terör örgütünün siyasi taleplerinin yerine getirilmesine de karşıyız." diyerek reddediyordu.

Kısacası Uran'ın dili, iktidarın söyleminden bağımsızdı. Derneğin geleneksel ve değişmeyen ilkelerini savunuyor, tabandaki öfkeyi ve endişeyi doğrudan yansıtıyordu. Hükümete dışarıdan baskı kurmaya yönelik bir dil kullanmaktaydı.

Oysa Mustafa Işık'ın konuşmasında Öcalan'ın statüsüne veya nasıl anıldığına dair tek bir doğrudan eleştiri, uyarı veya reddiye görülmüyor. Stratejisi farklı.

Doğrudan "Öcalan şöyle yapıyor, böyle karşıyız" demek yerine, Cumhurbaşkanı'ndan aldığı mektuptaki "hiçbir noktada pazarlığa, müzakereye, tavize, gizli ve süfli girişimlere yer verilmemiştir. Şehitlerimizin aziz ruhlarını muazzep edecek, şehit ailelerimizi ve gazilerimizi incitecek hiçbir adım atılmamıştır ve atılmayacaktır" cümlelerini kalkan olarak kullanıyor.

Mesela "Biz sizi uyarıyoruz, böyle yapmayın" demiyor.

Tersine: "Size inanıyoruz, çünkü bize böyle söz verdiniz. Size olan bu inancımızla süreci destekliyoruz" diyerek iktidar nezdinde kabul gören ve makul addedilen bir söylemde.

Dolaylı ve imâlı bir anlatımı var: "Korkumuz; sadece teröristlerin cezasız kalmasıdır." veya "Teröristbaşı Öcalan asla yerinden kımıldamayacak... terör eylemine katılanlar cezasız kalmayacak..." diyor.

Demek istediği; "eğer böyle bir şey olursa, bu bize verilmiş sözün tutulmaması ve bizi incitmesi anlamına gelir" demenin diplomatik ve daha az yüzleştirici bir yolu.

Doğrudan ve net bir ifade kullanmaktan özenle kaçınıyor, konuyu tamamen "devletin verdiği sözlere" havale ediyor.

Anayasa değişikliği ve "kutsal" kesim: Şehit aileleri ve gaziler

Anayasa değişikliği gibi hassas bir konu, şehit aileleri ve gaziler gibi "kutsal" bir kesimin rızası ve hatta desteğiyle ancak topluma kabul ettirilebilir.

Nitekim Pakize Anne, Sözcü TV’ye verdiği röportajda, bu konuda bir referendum yapılmasını önermiş ve Cumhurbaşkanı için "Millete gitsin, referendum yapsın, o milletten gelen her şey, benim başımın üstünedir" demişti.

İşte Mustafa Işık'ın hazırladığı ve önerdiği proje; dernek çatısı altında "devlet büyüklerinin gidip şehit ailelerine anlatması" projesi tam da bu rızanın üretilmesi için gerekli olabilecek bir araç gibi duruyor.

Anlaşılan 2018'deki başkanlık değişikliği, derneğin ana gövdesinin iki stratejiden hangisinin; 1. Tarafsız bir "hukuk" çerçevesinde devlet mi savunulacak?; 2. Yoksa belirli bir siyasi iktidarın politikaları mı? izleneceği gibi bir ikiliğe yol açmış.

Görünüşe göre içeriden diyalog stratejisi ağır basmış.

Mustafa Işık da bu çizginin sözcüsü olmuş.

Ancak Taner Uran gibi figürlerin geleneksel çizgiyi ve tabandaki öfkeyi temsil etmeyi sürdürecekleri de kuşkusuz.

Mesele basit bir dernek-devlet iş birliği değil mi?

Mustafa Işık stratejisine bu perspektiften bakıldığında meselenin basit bir dernek-devlet iş birliği gibi durmadığı izlenimi belirgin.

Büyük bir siyasi proje için meşrulaştırma mekanizması arayışı olduğu seziliyor.

Devletin sözcülüğünü yapan bir genel başkanın önerdiği projenin stratejik ve iktidar lehine işleyen bir mekanizma olarak çalışacağı düşüncesi yerleşiyor.

"Biz anlatmayalım, siz anlatın" diyen genel başkan, "devlet büyüklerinin bize anlattıklarını tüm şehit ailelerimize ve gazilerimize anlatmak" üzere derneğin çatısını öneriyor çünkü. Bir meşruiyet transferinden başka bir şey gibi duruyor da acaba ben mi yanlış düşünüyorum?

Şehit aileleri ve gazilerin Türkiye'deki en kuvvetli duygusal ve ahlaki meşruiyet kaynaklarından biri olduğu kesin.

İktidarın temsilcilerinin de bu "kutsal" kesimin önünde, kendi derneklerinin platformundan konuşacak olmaları, yapılacak olası anayasa değişikliği dahil, her türlü politikanın, bu kesim tarafından onaylandığı ve benimsendiği izlenimini yaratmaz mı?

Dolayısıyla Mustafa Işık’ın hazırladığı proje "Bakın, şehit anneleri ve gaziler de bu değişikliği destekliyor" algısını inşa edecek etkili bir yol gibi görünümüyor mu?

"Terörsüz Türkiye" söylemi şimdiye dek çeşitli eleştirilerde Kürt sorununa yönelik kapsamlı bir anayasal ve hukuki düzenleme yapılmasının önünü açacak zemin olarak anlaşıldı. Bu düzenlemelerin üniter devlet yapısını ve laik hukuk sistemini dönüştürme potansiyeli de tartışıldı, tartışılıyor.

Öte yandan Mustafa Işık eleştirel bir sessizlik ve koşulsuz destek içinde.

Olası radikal değişikliklere dair hiçbir uyarı veya kaygı belirtmiyor. Tam tersine, süreci "zafer" olarak nitelendiriyor.

Bu durum elbette derneğin geleneksel "hukuk devleti ve ülkenin bölünmez bütünlüğü" vurgusundan tam bir radikal kopuş oluyor.

İktidarın projesinin bayraktarlığı mı?

Mustafa Işık, derneği bir danışma ve denetleme kurulu olarak konumlandırmak yerine, iktidarın projesini şehit ailelerine anlatan bir iletişim kanalına dönüştürme yolunda.

Sürecin muhatabı olmaktan çıkıp iktidarın sözcüsü olmaya evrilmek demek değil midir bu?

Derneğin, iktidarın projesini meşrulaştırmak için tasarlanmış bir araca dönüşmesi değil midir?

Bu gerçekleşecek dönüşümde Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneği onay rolü oynamış olmayacak mı?

Mustafa Işık’ın konumu da yalın bir iş birliği değil iktidarın, siyasi projesinin aktif destekçiliği ve meşrulaştırıcı aktörlüğü olarak görülmeyecek mi?

Bu durum, iktidarın "Terörsüz Türkiye" sürecinde dernek içindeki ılımlı kanatla iş birliği yapmayı tercih ettiğini göstermeyecek mi?

SONUÇ

Derneğin 2018’de genel başkanlık seçimleri sonrasında gerçekleşen yönetimdeki değişikliğin, önceki genel başkanla yeni seçilen genel başkanın söylemlerine yansıdığı gibi asırlık bir kurumun temel değerlerinin ele alınışına da yansıdığı görülüyor.

İki başkanın söylemleri üzerinden bu karşılaştırma, yeni seçilen genel başkanın, söylemiyle; 1. Şehit ailelerinin hassasiyetlerini arttırdığı; 2. Bundan böyle "Terörsüz Türkiye" sürecinde, derneğin iktidarla birlikte inançla yürüyor ve bir muhtemel siyasi projeyle ilişkili, algısının büyüdüğü görülüyor.

Ayrıca 2009-2018 yılları arasında genel başkanlık yapmış olan Gazi Jandarma Albay Taner Uran’ın birincil hedef kitle olarak dernek üyelerini ve şehit ve gazi ailelerini, vatanı ve devleti bağımsız-dolaysız ele aldığı görülürken; 5 Mayıs 2018’den bu yana Genel Başkan Mustafa Işık’ın yurdun yedi bölgesini ele alan projesiyle, derneğin çatısı altında şehit ve gazi aileleriyle dolaylı olarak konuşacak devlet büyüklerine yer vereceği anlaşılıyor.

PKK’nın silah bırakmasının, barış isteyen iktidar için ilk adımdaki bir zafer olarak tanımlanması, arkasının da geleceğinin teminatının verilmesi, şehit ailelerinin ve Diyarbakırlı annelerin gözyaşlarını bitireceği inancının böylelikle zihinlerde yer edeceği düşünülüyor.

Son olarak

Anayasa değişikliği konusunun, şehit aileleri ve gaziler gibi "kutsal" bir kesimin rızası alınarak hatta onların desteğiyle topluma kabul ettirilebileceği düşüncesi egemen.

Hatta olası bir referandum durumunda, şehit ailelerinin değişmiş zihniyetleriyle, iktidara yakınlıklarının artıracağı umuluyor.

DİPNOT:

(1): https://beyazgazete.com/haber/2009/10/30/cumhuriyet-bayrami-resepsiyonu-6983.html

(2): https://afyonsehitgazi.com/genel-baskanimiz-malul-gazi-j-alb-taner-urandan-sert-aciklama

(3) https://afyonsehitgazi.com/genel-baskanimiz-malul-gazi-j-alb-taner-urandan-sert-aciklama

(4) https://afyonsehitgazi.com/genel-baskanimiz-malul-gazi-j-alb-taner-urandan-sert-aciklama

(5) https://www.youtube.com/watch?v=dYdvBPzJhs4

(6) https://www.youtube.com/watch?v=83mW6MHcH5k

(7) https://www.sondakika.com/guncel/haber-kastamonu-taner-uran-ocalan-in-baris-guvercini-7047479/

{ "vars": { "account": "G-9KFVFXJPJ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }