12 Eylül 1980’de doğan çocuklar, darbeyle yaşanan acıları ve depolitizasyonu bilmezler. Aklı ermeye başladığı tarihten itibaren de ülkenin gerçeklerini öğretemeyen ve edilgen bir eğitim ile bağnazlığa koşullandırıldılar.

Bu nedenle yakın tarihi anımsamak gerek:

12 Eylül 1980 darbesi; Türkiye’yi “Kominizm karşısında ileri karakol” yapan batı emperyalizmin kurgu ve azmettirmesidir. Süleyman Demirel’in Başbakanlık Müsteşarı Turgut Özal eliyle hazırlatılıp uygulamaya konan “12 Ocak” kararlarının mutlak gerçekleştirme hareketidir.

Nitekim Cunta yönetimi, Başbakan Demirel’i ve diğer parti liderlerini tutuklarken aynı Özal’ı asker Başbakanın yardımcısı olarak fonksiyınel kıldı. Emekçi insanlar ekonomik prangaya alınırken İşveren Sendikaları Genel Başkanı, “hep biz ağladık şimdi de onlar ağlasın” sözleriyle intikamı itiraf etti.

Darbe gerekçesi olarak sol-sağ çatışmasını sona erdirmek ifade edildi. Oysa Türkiye’nin gençlerini birbirine kırdırtan 12 Eylül öncesi durumu; Türkiye’ye verilen “ileri karakol” görevi gereğiydi. Kıbrıs fatihi Ecevit hükümetine uygulanan amborgo ile Türk halkı “sana yağı” bile bulamaz hale düşürüldü. 12 Ocak kararlarını hazırlaması için Demirel’in MC hükümetleri kurduruldu. Tam bağımsız politikayla Kıbrıs başarısını gösteren Türkiye; sol-sağ cepheye bölünerek vuruşturuldu. Darbe ile de emperyalizmin mutlak kontrolüne sokuldu.

O yüzden çatışmaları sona erdirme ifadesi, asıl gerekçeyi örtmek için idi.

Daha sonra; ABD’nin doları yerine ikame edilen Suud riyali gibi bir kaynağa sahip olan Rabıta Tarikatı’na Türkiye’nin yurt dışındaki görevlilerin maaşları ödetildi. Böylece tarikat ve dinci cemaat sırtları sıvandı.

ve şalvarlı kimselerin sandık görevlisi olduğu bir referandumla 1982 Anayasası ve darbe liderinin cumhurbaşkanı olması sağlandı.

Normalleşme sürecine geçildiğinde ise;darbe yönetimi üç partinin seçime katılmasına izin verdi. Bunlardan biri olan Turgut Özal’ın ANAP’ı çoğunluk sağladı. Ve darbe liderliğinden Cumhurbaşkanlığına geçen Kenan Evren; Başbakanlık görevini –yanaklarını öperek- Turgut Özal’a verdi.

Kıbrıs nedeniyle ambargoya alınan Türkiye; 1990’lardan itibaren de BOP’a mecbur edildi. DSP-ANAP-MHP koalisyonu başındaki Başbakan Ecevit; PKK liderini İmralı adasına kapattığı bir dönemde, iktidardan düşürüldü.

Hükümetin düşmesinin nedeni, ortak MHP lideri idi.

2002 Kasım seçiminde, daha bir buçuk yaşındaki ve millici Necmettin Erbakan’a ihanet hareketi ve ABD projesi olarak kurulan AKP; iktidara taşındı. Siyasi yasaklı lideri, Amerika’da ağırlandıktan sonra TBMM’e taşındı ve BOP “eş başkanı” ilan edildi.

12 Eylül “beşibiryerde” paşalarının sırtını sıvazladığı “yeşil kuşak” unsuru olan“ılımlı İslam”; AKP-Fetullah Cemaati koalisyonunun Türkiye’yi 15 Temmuz darbesine getirmesine yol açtı. Kime yaramış oldu?

Türkiye’nin “postal vesayeti altında” olduğunu söyleyerek iktidar olan AKP yönetimi döneminde hem “kozmik oda” ve “Silivri Kumpasları” ile tam bağımsız laik Cumhuriyet’in teminatı olan Türk Ordusu darmadağın edildi. Hem FETÖ imamlarının darbe koşulları yaratıldı.

“Aynı yağmur” altında “aynı hedefe” yürüyen iktidar ortakları; “ayakkabı” ve “kasa” dolarlarının paylaşımı kavgasına girmeseydi, 15 Temmuz olabilir miydi?

Darbe günü milat alınarak “söz dinleyen- dinlemeyen” ayırımıyla yapılmakta olan “fetöterör örgütü” ile mücadele, inandırıcı oluyor mu?

15 Temmuz darbesi sonrası iktidar-muhalif tüm demokrasi yanlıların toplandığı Yenikapı mitingi protokolüne, Fetö’nün farklı versiyonu olan “Cüppeli Ahmet”in özellikle davet edilmesinin amacı ne idi?

Ensar’dan Uşşaki tarikatlarına uzanan kuruluşlarda İslam’a aykırı yaşanan olaylarda ve tarikatların cüretkarlığında, Tekke ve Zaviyeler yasasının alenen çiğnenmesinde Yenikap’daki protokolün etkisi var mıdır?

Darbenin hemen sonrasında; “darbe Allah’ın bir lütfu” denmesi neyi ifade etti?

İlan edilen “olağanüstü hal” koşullarında Anaysa’yı değiştiren referandumun yapılması ile 12 Eylül Cuntasının sıkıyönetim koşullarında yaptığı Anayasa referandumu arasında ne fark vardır?

Kavgada bile söylenmeyecek kadar ağır söylemlerle Başbakan RecepErdoğan’a yüklenenMHP lideri Bahçeli ile Ecevit koalisyon hükümetini sona erdiren Bahçeli arasındaki fark nedir?

Acaba asıl amaç, tam bağımsız demokratik laik ve hukuk cumhurriyetini savunan “postal”ın, bir kişi emrinde ve yurttaş kişilikten soyutlanmış ümmet cumhuriyeti “postal”ı olmasını sağlamak mıydı?

Ömrümüz olursa, dış politika ve Akdeniz açmazları sonunda varılacak yeri görürüz!..

*** *** ***

Anlamadığım bir başka olay da; “idam” konusunun ısıtılıp ıstılıpgüdenme getirilmesidir.

İdam cezası, karar verenlerin dönülmez yola girmesidir. Zaman içinde idam nedenlerinin tersi anlaşıldığında; telafi edilmezliğe düşülmektir.

Bu nedenle uygar dünya, devletin asıl amacının insan yaşatmak olduğundan ve yanlışın anlaşılması halinde telafiyi mümkün kılmak için idam cezasının kaldırılmasını gerekli görmüştür.

Türkiye; hem üyesi olmaya çalıştığı AB standartlarına uymak ve hem de terör elebaşısının teslimini sağlamak aşamasında idam cezasını kaldırdı. Yerine, “ağırlaştırılmış müebbet” cezası getirdi.

İyi de yaptı.

O değişikliği sağlayan hükümetin ortağı, MHP Genel Başkanı devlet Bahçeli idi.

Ama aynı bahçeli, daha sonra milliyetçliğini seçmene ispat sendromuna girdi. Seçim meydanlarında AKP hükümetinin idam cezasını geri getirmesini istedi. PKK terör örgütünün yakalanmasını sağlayan idamın kaldırılmasını, aynı kişinin idam edilmesini ister oldu.

Halbuki idam cezası geri getirilse bile, adaya hapsedilen kişi için, geriye işlemez. Fakat ajite edilen duygusal yurttaş, bunun ayrımında değildir!

Aradan geçen zaman, AKP ile MHP oylarının düşüş gösterdiği günümüzde, aynı Bahçeli yeniden “idam” silahına sarıldı. Ortağı AKP ile seçmene hamasi gaz vermeye çalışmaktalar.

Oysa Türk halkının talep etmesi gereken şey; adil yargılamayla hak edilen cezanın verilmesi ve affın asla çıkarılmamasıdır. Sağlık nedenlerinin getirdiği zorunluktan bireysel af, her zaman ve her dönemde hem insani ve hukuki gerektir.

Tartışılan “idam” konusu Türkiye’yi “muasır medeniyetler” seviyesine mi yükseltecektir. Yoksa Hmeyni rejimi düzeyine mi düşürecektir?

Bu iktidar hırsı insanlara neler yaptırıyor!