Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi adaylara keşke Proust Anketi zorunlu kılınsa.

Gördüklerimiz, duyduklarımız, tanık olduklarımızla adayların medyada yer alacak imzalı yanıtlarını karşılaştırır, elimizi vicdanımıza koyar, karar veririz.

Elimizi kalbimizin üzerine koyar oyumuzu atarız diyorum.

Henüz zaman varken…

Neden öteki mesleklerde olduğu gibi onlar da sınav geçirmesin!

Korkulacak yanı yok çünkü bu bir oyun. 1860'lara dayanan İngiliz oyunlarından biri...

"İtiraflar Klasörü" diye lanse etmişler, moda olmuş.

Asıl adı: "An Album to Record Thoughts, Feelings, &c" ya da "Düşüncelerin, Duyguların, vb. Kaydedildiği Klasör".

Marcel Proust gibi siyasilerimiz de anketi sansürsüz uygularsa bir demokratik ayar yerine geçebilir.

Mesela Mayıs’ta yapılacak Fransa Cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılacak Valérie Pécresse Proust Anketi’ni yapmış, medyaya sunmuş.

Ne cesaret diymi!

Pécresse’in ilk seçim kampanyası toplantısında savunduğu çizgi, Angela Merkel çizgisi olmuş. Demiş ki: Halkın önünde nutuk atmada üstünlük değil önemli olan. Merkel’in topluluğa konuşmalarının ne denli can sıkıcı olduğunu dinlemiş olanlar bilir. Asıl önemlisi, cumhurbaşkanı olanın ülke adına yapacaklarının arkasında titremeden, kararlılıkla, onun gibi sonuna dek durmasıdır.

Demek ki Pécresse programına, savunduğu çizgiye uyacağına o denli güveniyor ki anketteki 33 soruyu göze almış. Bu Fransa’da cumhurbaşkanlık düzeyinde bir ilk olsa gerek.

Mesela: Ana karakter özelliğim nedir? sorusuna cömertliktir, demiş. Kendimden başka kim olmak isterdim? sorusuna insanların ruhlarını iyileştirmek için psikiyatrist olmak demiş.

Tarihte en sevmediğim karakter hangisi? Hangi ülkede yaşamak isterdim? En büyük eksikliğim nedir? Nasıl ölmek isterim? gibi zorlu sorular da var…

Proust Anketi bizde danışmanlık, yaşam koçluğu, psikolojik hizmetler veren sitelerde bulunuyor. İşe yarıyor olmasa neden bulunsun?

Türk halkı olarak kendisine cumhurbaşkanlığı görevi vereceğimiz siyasinin seçimden önce bu sınavı vermesi iyi olur.

Sonuçta sorular özle ilgili: Adaylar kendilerine soracak, sansürsüz yanıtlayacak.

Sınav jürisi bizleriz; vatandaşlar, halk.

Hiç ağır sınavlara girmedik mi?

Mesela doktor olmak için sınavlara hazırlanan, yıllarca eğitim sonrasında mezun olup uzmanlık sınavlarına giren, ardından yıllarca zorunlu hizmet veren, bu arada aile kurmak ev açmak için nice zorluğa katlanan doktorlarımızı düşünelim.

Bunlar öyle zorluklar ki tamamen insana, insanlığa, onu iyi yaşatabilmek, ona kendini değerlendirmesi için uygun sağlık koşulları sağlamak, aylarca 24 saat kesintisiz çalışarak kendi canından vererek hizmet etmek demektir.

Kısacası 2023 Cumhurbaşkanlığı adaylarının anket yanıtlarını medyada görünce ülkemizde demokrasi diye bilinene bir ayar verebiliriz.

Çünkü bizde demokrasi seçimlerde alınan oy sayısına göre iktidar olma hakkı demek. Hatta millet iradesi denen şeyin sonradan iktidarın iradesine döndüğünü görmek demek.

Bu duruma düşmemek için cumhurbaşkanlığı işini vereceğimiz siyasinin yanıtları, miting alanlarında bağıra çağıra yaptığı konuşmalardan fazlasını gösterebilir.

Soruları ister içtenlikle ister maskeleyerek yanıtlasınlar halkımız bilgiden, eğitim ve kültürden çok temel canlı varlık sezgileri geliştirdiğinden kimden uzak duracağını bilecektir.

İngilizler’in "İtiraflar Klasörü" oyunundan Türk halkı için bir hikmet doğabilir diyorum.