1960 darbesinde ilkokul sondaydım ve olayların tam farkında değildim. 1971 askeri müdahalesinde Van’da öğretmendim. 12 Eylül 1980 darbesinde ise İstanbul’daydım. Hapse atılıp cezalandırılan yazarlardan birisi oldum.

Peki1971 ve 80 darbeleri nasıl geldi?

Toplum, ikiye bölündü. Sağ ve sol üzerinden saldırılar başlatıldı. Türkiye’nin iç güvenliği bozulup vatandaş iyice korkutulunca askerin işe el atması istendi. Bu darbeler sürecindeki siyasetçilerden Devlet Bahçeli’nin bugün de MHP’nin başında olması düşündürücü değil mi?

1971 ve 80’deki darbelerle bu ülkenin çağdaş ve gerçekten milli öğeleri ezildi; iktidar Amerikancı- İhvancı kadrolara teslim edildi. 

Bugünise siyasi terör denilen saldırılar baştaki iktidarı desteklemek adına yürütülüyor. Ülkemizi çelik cendereye alan Cumhur İttifakı’na zarar verenler zor yoluyla susturulmak isteniyor. 

***
Bu yıkıcı eylemler, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na saldırılarla başladı. Bir şehit cenazesine katıldığı sırada önüne kurşun attılar; yumruklamaya çalıştılar ama bunu yapanlardan hesap sorulmadı. 

Sonra21 Nisan 2019’da Ankara Çubuk’taki şehit cenazesinde yüzlerce kişinin örgütlü ve toplu saldırısına uğradı. Bakanların  da bulunduğu yerde, ölümden kılpayı kurtuldu. Ama gördük ki iktidardaki AKP’nin lideri Erdoğan bu rezilliği kınamadı. Devlet Bahçeli’den zaten böyle bir beklenti de olmadı. İktidarın emrindeki yargı, Milli Savunma Bakanı da dahil üst düzey devlet yöneticilerinin gözü önünde gerçekleştirilen bu toplu cinayet girişimini ciddi biçimde ele almadı.

Sadece CHP mi? İYİ Parti Lideri Meral Akşener’in evi basılmak istenmedi mi? Ailesine iftiralar atılmadı mı? Sonra muhalif Milletvekili Barış Atay mafya bozuntularının hedefi olmadı mı?

Bugün ise üç isim saldırıya uğradı. Gelecek Partisi Genel Başkan YardımcısıSelçuk Özdağöldürücü bir saldırıdan canını zor kurtardı. Aynı örgütlenmenin başka bir kolu gazeteci Orhan Uğuroğlu’na, bir başka kolu da KRT TV programcısı Avukat Afşin Hatipoğlu’na saldırdı. Daha önce de Cumhur İttifakı’nı eleştiren muhalif gazetecilerden Sabahattin Önkibar ile Yavuz Selim Demirağ da mafyatik elemanların saldırıları sonucu ciddi biçimde yaralanmışlardı.

Bütün bu saldırıya uğrayanlar, AKP-MHP ortaklığına zarar verdiği düşünülen isimler.

MAFYA SOPASI
Anlaşılacağı üzere, Tayyip Erdoğan iktidarından yararlanan örgütçükler harekete geçmiş bulunuyor. Bu örgütler, eylemlerini tam bir mafya yöntemiyle gerçekleştiriyorlar. Bu durum, mafya ile egemen siyasi güçler arasında bir ilişkinin olduğunu düşündürüyor. Gelecek Partisi Lideri Ahmet Davutoğlu haklı olarak bu saldırıları “Siyasi Terör” olarak nitelendirdi ve AKP Lideri Erdoğan’ı sorumlu tuttu.

Siyasetin terörize edilerek muhalefetin ezilmesi mi amaç? Özel sayılabilecek bir af sonucunda hapisten çıkartılan Alaattin Çakıcı’nın CHP Lideri’ne “kazığa oturtma!” tehdidinde bulunması, sözünü ettiğimiz terörün bir parçası sayılmaz mı? Bu saldırganların aynı zihniyetten beslendiği ortada değil mi?

Ya suikast eğitimi bile verdiğini resmen duyuran SADAT adlı örgütlenme bu saldırıların neresinde?

Biliyorsunuz ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bir zamanlar baş danışmanlık yapan emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi, kurduğu SADAT adlı örgütte her türlü terör eyleminin eğitimini veriyor. CHP Lideri de dahil muhalif yazarlara ve siyasetçilere saldıranlara acaba SADAT’ın tezgahından geçtiler mi?

Peki,Halk Özel Harekat (HÖH) adı altında silahlanan AKP yanlısı gruplar neredeler? Osmanlı Ocakları bu örgütlenmelere eleman veriyor mu acaba? MHP’ye sızan Ülkücü görüntülü cihatçılar sokaklarda kol gezmiyorlar mı?

Çok daha tehlikelisi de IŞİD… Türkiye’nin her yanına sızmış olan IŞİD’in yerli elemanları, kendilerinde Cumhurcuların istemediği kişilere saldırma hakkı görmüyorlar mı sanıyorsunuz?

Peki bu saldırgan mafya elemanlarına yargının çok şefkatli yaklaşımına ne demeli?

Şimdi sokak saldırganlarını gülücüklerle izleyen Cumhurculara soruyorum: Siz, bu yandaş mafya elemanlarını muhalefetin üstüne salarak darbe ortamı mı yaratmak istiyorsunuz?

Darbelerin nimetlerini yiye yiye şişen siyasi örgütlenmeler iyi bilsinler ki bu sürecin sonunda yeni bir 15 Temmuz yaratılmasına göz yummayacağız. 

Saldırganlarınızı, vurguncularınızı da alın; düşün bu milletin yakasından…