Hangi yaşta olursak olalım, her zaman karşımıza çıkan ve üzerinde durup düşünmemiz gereken en önemli konulardan birisi ‘aile terbiyesi’dir.

Biz anne babaların, çocukları üzerindeki birinci görevi onları iyi bir terbiye ile yetiştirmektir. Çok basit nezaket kurallarını öğretmekte bile sorun yaşıyorsak, bu konu üzerinde ciddi bir şekilde kendimizi sorgulamamız gerekir. Hele ki bunun bahanesi olarak da özgüvenden bahsediyorsak, kesinlikle bazı şeyleri yanlış yaptığımızın göstergesidir.

Son yıllarda özellikle psikologlar, çocukların kendilerini iyi hissetmeleri ve özgüven sahibi olmaları için çocuk merkezli yaklaşımları savunmuşlardır. Bu yaklaşım, çocuklara çok şey kattığı gibi abartıldığı evlerde yetişen çocuklar da, benmerkezci ve saygı sınırını aşan çocuklar haline gelmektedir. Özgüven ile terbiye arasında ciddi bir ayrım vardır, bu gözden kaçırılmamalıdır.

Terbiyeli, nazik, başkalarına karşı saygılı, güzel konuşan çocuklar yetiştirmenin önemini söylemeye dahi gerek yok.

Okullarda da davranışları tarafından takdir gören çocukların notlarının daha iyi ve okul yaşantısının daha olumlu olduğu, yapılan araştırmalar sonucunda ortaya çıkmıştır. Bir öğretmen olarak yanlış bir davranış karşısında uyardığım bir öğrencinin göstermiş olduğu tavır, o çocuğun almış olduğu aile terbiyesini ortaya koymaktadır.

Çocuklarımıza daha nazik bir şekilde davranmayı öğretmenin yolu, terbiyeleri konusunda beklenti çıtamızı yükseltmekle başlar. Doğru davranışlar konusunda nasıl ödüllendiriyor ve takdir ediyorsak; saygısız, nezaketsiz ve kaba davranışlarına karşı gerekli tepkimizi ortaya koymalıyız. Annelerimizin meşhur bir sözü vardır, “Sonra ben ağlayacağıma bugün o ağlasın” diye. Tabii ki hiçbirimiz çocuklarımızın ağlamasını istemeyiz ama sonradan telafisi çok zor durumların önüne geçebilmek adına, kararlı duruşumuzu ortaya koymalıyız.

Unutmayalım ki; karakter ve davranışlar küçük yaşlarda kazanılır ve bir ömür boyu devam eder. Bunu bize kanıtlayan en güzel atasözü de “Bir kişi yedisinde neyse yetmişinde de odur” sözüdür.

Bu konu ile ilgili Dorothy NOLTE’ın 1975 yılında yazmış olduğu şiiri Doğan CÜCELOĞLU çevirerek bizlere ulaştırmıştır. Benden de sizlere ulaşması dileğiyle.

Aile içinde;

Eğer bir çocuk sürekli eleştirilmişse,
Kınamayı ve ayıplamayı öğrenir.

Eğer bir çocuk alay edilip aşağılanmışsa,
Sıkılıp utanmayı öğrenir.

Eğer bir çocuk kin ortamında büyümüşse,
Kavga etmeyi öğrenir.

Eğer bir çocuk hep utanç duygusuyla eğitilmişse,
Kendisini suçlamayı öğrenir.

Eğer bir çocuk hoşgörü ile yetiştirilmişse,
Sabırlı olmayı öğrenir.

Eğer bir çocuk desteklenip cesaretlendirilmişse,
Kendisine güven duymayı öğrenir.

Eğer bir çocuk övülmüş ve beğenilmişse,
Takdir etmeyi öğrenir.

Eğer bir çocuk hakkına saygı gösterilerek büyütülmüşse,
Adil olmayı öğrenir.

Eğer bir çocuk güven ortamı içinde yetiştirilmişse,
İnançlı olmayı öğrenir.

Eğer bir çocuk kabul ve onay görmüşse,
Kendini sevmeyi öğrenir.

Eğer bir çocuk ailesi içinde destek arkadaşlık görmüşse,
Dünya da mutlu olmayı öğrenir.

Kısacası biz nasılsak,
Çocuklarımız da öyle olmayı öğrenir