CHP'de belediye krizi, liderlik çöküşü ve AKP'nin siyasi hamlesi

Kemal Kılıçdaroğlu döneminde alınan belediyeler, Özgür Özel yönetiminde birer birer elden gidiyor.

Kimisi yolsuzluk soruşturması altında, kimisi ise istifa edip AKP’ye geçmenin eşiğinde. Bu tablo, yalnızca yerel ölçekte bir daralma değil; CHP’nin siyasi haritasının küçülmesi, yereldeki iktidar gücünün erimesi anlamına geliyor.

Bugün sosyal medyaya düşen haberler, bu çöküşün hızlandığını gösteriyor. Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun yanı sıra Yenipazar, Sultanhisar ve Söke belediye başkanlarının da istifa ederek AKP’ye geçeceği konuşuluyor. Sultanhisar Belediye Başkanı, bir televizyon muhabirine yaptığı açıklamada bu iddiayı neredeyse doğruladı. Daha vahimi ise, CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül’ün bu istifaları adeta memnuniyetle karşılayan bir açıklama yapması. Bu açıklama bana göre ; Sanki partililerin AKP’ye geçmesinin değilde , Özlem Çerçioğlu’ndan “kurtuluşun” ilanı gibi oldu.

Asıl sorun, bu istifaların yaşanması değil; CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve genel merkez yönetiminin krizi yönetememesi.

Seçim zamanı bu belediye başkanlarını adaylaştıranlar bugün bu istifaların sorumluluğunun kendi üzerinde olmadığını iddia etmekle meşguller. Şu an için yaptıkları tek şey bu belediye başkanlarını suçlamak. Genel Başkan Özgür Özel, Genel Başkan Yardımcıları Ensar Aytekin ve Gökhan Zeybek yaptıkları açıklamalarda ; Özlem Çerçioğlunun cezaevi tehditi ile AKP tarafından istifaya ve partilerine katılıma zorlandığını iddia ediyorlar. Bu savunma biçimi siyasi savunma stratejisinden uzak ve sonuçta kriz yönetiminden çok partiyi yeni bir yolsuzluk krizi ile yüz yüze bırakmış oluyorlar.

Özgür Özel’in Özlem Çerçioğlu’na karşı yü yüze geldiklerinde gösterdiği tavrı, aslında sorgulanması gereken bir durum. Genel Başkanın Aydın’daki bir programda Çerçioğlu’nun elini sıkmaması, sadece kişisel bir tavır değildi ve parti içindeki bölünmenin ciddi bir göstergesiydi. Bir genel başkan, kendi belediye başkanını dışlarsa; örgüt de, taban da, belediye başkanı da başka adres arar. “Baba ocağı”ndan kopuşlar, işte bu türden siyasi körlüklerin sonucunda oluşur.

Aslında tüm bunların başlangıç noktası Şaibeli işlere konu olan 38.Olağan Kurultaydır. Bu kurultay CHP tarihinde keskin bir bölünmenin miladı oldu. “Değişimci” olanlar ile “olmayanlar”, Ekrem İmamoğlu’nu destekleyenler ile karşısında duranlar, belediye başkanlarından milletvekillerine kadar tüm parti kadrolarında kamplaşmayı derinleştirdi.

Peki AKP ne yapıyor ?

AKP de CHP içinde ki bu krizi fırsata çeviriyor. Belediye başkanlarının olası transferleri CHP’nin moralini çökerteceği gibi partiyi çözülen, zayıflayan” imajına mahkum ediyor . 2028 seçimlerine giden yolda psikolojik üstünlük maalesef AKP ye geçiyor.

Tüm yaşananlardan sonra şunu anladık ki ; CHP ‘nin parti içi liderlik makamı tüm Genel Başkanlıktan kaynaklanan sorumluluğu kaldırabilecek güç ve kapasitede değil. Bugün başta Genel Başkanın yaptığı açıklamalar olmak üzere Genel Başkan yardımcılarının yaptığı açıklamalar bu yetersizliği açıkça ortaya koymuş oldu.

Geldiğimiz bu nokta da artık; Parti ilke ve değerlerine sahip, Kapsayıcı nitelikte olan ve bu özelliği ile ulusal muhalefete önderlik yapabilecek bir yeni lidere ve Genel Merkez yönetimine ihtiyaç var ve bunun tartışılacak bir tarafı kesinlikle yok.

Sonuç olarak ; bu kötü gidişata son verecek güçlü ve kararlı adımlar atılmaz ise yerel yönetimlerdeki çözülme sona ermeyecek ve bu belediye kayıpları sadece bir başlangıç olacaktır. Ama asıl kaybedilenin “Toplumsal güven ve parti bütünlüğü ve iktidar umudu” olduğuda unutulmamalıdır.

{ "vars": { "account": "G-9KFVFXJPJ" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }