Altın madeni için 350 bin ağacın kesildiği Kazdağları’nda, madene tepki göstermek için yapılan eylemlerde onlarca yaşam savunucusu gözaltına alındı. Yıllardır süren mücadele sonucu şirketin izinleri iptal edildi. Fakat şirket hâlâ bölgeden ayrılmamakta ısrarcı.

Kazdağları'nda yaşayan, geçimlerini tarım ve hayvancılıktan köylüler; "Kazdağları’nın eteklerinde yetişen buğdaylardan un yaptırıyoruz. Undan ekmek... Bu ekmekle de karnımızı doyuruyoruz. Bize altın, zümrüt, yeraltı zenginliği lazım değil. Bize üstü lazım" diyerek madene karşı olduklarını bir kez daha vurguladılar.

Kazdağları sakinlerinden Hüsamettin Özkaya, geçimini tarımdan sağlıyor. Kazdağları'nın eteklerinde yetişen buğdaydan un yaptıklarını söyleyen Özkaya, "Undan ekmek, bu ekmekle de karnımızı doyuruyoruz. Bize altın, zümrüt, yeraltı zenginliği lazım değil. Bize üstü lazım" diyor

‘BU HAVA VE SUYU TORUNLARIMIZA DA BIRAKMAK İSTİYORUZ’
Doğduğundan beri Kazdağları'nda yaşadığını söyleyen Filiz Keskin, "Bu köylüyüz. Tarım ve hayvancılıkla geçiniyoruz. Kazdağları’nın suyu ve havası çok özel. Bunun kirlenmesini istemiyoruz. Torunlarımıza da bırakmak istiyoruz. Onun için madenciliği istemiyoruz. Karşıyız" diyerek anlatıyor madeni istemediğini.

HAVAMA, SUYUMA, TOPRAĞIMA DOKUNMA
Bayramiçli çiftçi Sevinç Özkaya ise tek geçim kaynağının toprak olduğunu söylüyor. Köyünde ve çevresinden maden istemediğini belirten Özkaya, madene karşı olmasının nedenini şöyle anlatıyor:

Ben Kazdağları’nda ve bölgemde hiçbir şekilde maden şirketi istemiyorum. A şirketi, B şirketi olmuş beni çok da ilgilendirmiyor. Maden şirketlerinin sağlayacağı istihdama da ihtiyacımız yok. Çünkü tarım doğru desteklenirse çiftçi kendiliğinden kalkınıp karnını doyuracak ve ülkesine faydalı olacaktır. O yüzden diyorum ki havama, suyuma, toprağıma dokunmayın.