İstanbul Aydın Üniversitesi (İAÜ) Afet Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin (AFAM) Müdürü Prof. Dr. Mehmet Fatih Altan, İstanbul'un deprem gerçeğini çarpıcı verilerle açıkladı.

"7 MİLYON İNSAN DEPREME DAYANIKSIZ BİNALARDA OTURUYOR"
İstanbul’da 700 bini aşan yaşlı yapı stoğu bulunduğunu belirten AFAM Müdürü Altan, "2021 yılı verilerine göre 72 bin binanın kentsel dönüşümde olduğunu görüyoruz. Kentsel dönüşümde yüzde 11 başarı var. İstanbul’da 7 milyon insan depreme dayanıksız binalarda yaşıyor. Riskli yapı tespitinden önce binaların ya güçlendirilmesi ya da yıkıp yeniden yapılması gerekiyor. Daha hızlı adımlar atmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Altan, “Bir yıl içinde meydana gelen 500 bin depremden sadece 100 bini insanlar tarafından hissediliyor. Türkiye’de 500 yılda büyük kayıpların yaşandığı 23 deprem meydana geldi. Türkiye’de afetlerin yüzde 70’ine yakını depremlerden kaynaklıdır. Türkiye’de 550 fay hattı mevcuttur. Bir an önce yapılarımızı güvenli hale getirmeliyiz” dedi.

İSTANBUL’DA ESENYURT, ANADOLU’DA İZMİR VE ANTALYA
2012 yılı mayıs ayından bu yana İstanbul’da kentsel dönüşümde en çok talebin 2 bin konutla Esenyurt bölgesinden geldiğini aktaran Prof. Dr. Mehmet Fatih Altan şunları söyledi: “Esenyurt’tan sonra 1617 konutla Küçükçekmece, 1500 konutla Kadıköy kentsel dönüşümde en çok binanın dönüştüğü ilçeler. Depreme dayanıksız Fatih, Eyüp, Üsküdar, Pendik ve Kartal gibi riskli bölgelerimizin de bir an önce kentsel dönüşümü hızlandırmaları gerekmektedir.  İzmir, İstanbul’dan sonra en çok binanın dönüşüme girdiği şehir. 4 bin konutun dönüşüme girdiği İzmir’i, 3 bin 86 konutla Ankara ve 1551 konutla Antalya takip ediyor” diye konuştu.

"KONTROL KAYBEDİLDİ"
AFAM Müdür Altan, “2000-2010 yılları ve 2010 – 2020 yıllarını karşılaştırdığımız zaman hemen hemen aynı rakamları görüyoruz. Kentsel dönüşüm bu tarihler arasında ivme kazanmamış aynı seviyede gitmiş” şeklinde konuştu.

Türkiye’de 2000 yılı öncesindeki yapılarda kontrolün kaybedildiğini ifade eden Altan sözlerine şöyle devam etti:

“Bu yapıların 7 milyonu riskli yapıdır. Üniversitemizdeki laboratuvara gelen binaların yüzde 95’i riskli çıkıyor. Eski yapı stoklarına baktığımız zaman İstanbul’da bir deprem yaşanmadan bile binalar yıkılıyor. Yıkılan binalarda 4D dediğimiz özellikler görüyoruz. 4D binaların dökme beton, denetimsizlik, deniz kumu ve düz demir dediğimiz özellikleri görüyoruz. 2000 yılı öncesi yapılarda kontrolü kaybetmiş durumdayız. Bu binaların hemen hemen hepsini riskli yapı stoku olarak görmemiz gerekiyor. 2000-2007 arasını da önemle incelememiz gerekiyor.”