Bu zamana kadar kimsenin özel yaşamını yazılarıma yansıtmadım.

Ama bu kadının durumu çok farklı…

Kendi deyişi ile “Reis sevdalısı!”

Öyle bir sevda ki 15 Temmuz’un 2. yıldönümünde Trump Towers’a çıkıyor ve oradan aşağıya “1. Başkan Erdoğan!” yazılı pankart sallıyor; haberlere konu oluyor.

Berat Albayrak’a, Süleyman Soylu’ya övgüler yağdırıyor.

İstanbul’da yaşıyor ama Ankara’ya gittiğinde bakanlıkların kapısı ardına kadar bu kadına açılıyor.

O, eski AKP Beşiktaş Kadın Kolları 2. Başkanı, Aliye Uzun…

KOKUŞMANIN ZİRVESİ
Buraya kadar AKP düzeninde her şey normal.

Ama basına yansıyan haberlere ve köşe yazılarına göre, bu kadın yüksek rüşvetler alarak yasadışı işlere karışıyor. Adı cinayetle anılan uyuşturucu baronu İranlı Naci Zindaşti ile özel ilişkilere giriyor. Ona TC vatandaşlığı sağlamak için rüşvet alıyor. Bu suç makinesi adamı AKP’nin hukuk otoritesi sayılan Burhan Kuzu ile tanıştırıyor. Burhan Kuzu büyük rüşvetler karşılığında yeraltı dünyasının isimlerine yardımcı oluyor. Hem de Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı kullanarak.

İş bu kadar da kalmıyor: Bizzat Zindeşti’nin polise verdiği ifadesine göre: AKP kadın kolları yöneticisi bu bayan, Zindeşti ile arkadaşlarına haftada bir iki kez piyasadan kadın buluyor. Bu ortamda Aliye Uzun, Zindeşti ile birlikte oluyor.

Uyuşturucu baronları, mafya savaşları, milyonlarca dolarlık rüşvet pazarlıkları, seks malzemesi genç kadınlar… Bütün bu süreçte bakanlıkların kapısı kendisine açık o kadın…

Bardağı, anahtarlığı AKP logolu… Arkasındaki panoda Arap harfleri… Bir Reis sevdalısı… Bir Başkanlık âşığı kadın…

Şimdi soru şu: Böyle bir kadın yönetici, CHP’den çıksa idi; AKP’liler ve onların utanmaz gazetecileri, yazarları neler yapmazdı, neler? İşin içine Erdoğan’ın bile girip CHP’ye “İşte siz böylesiniz!” diye vurmayacağını kim garanti edebilirdi ki?

***

Bu yazımızda biz Aliye Uzun ile AKP kadın kollarını asla aynı göstermedik, öyle de düşünmüyoruz. Ama öncelikle AKP’deki çürümüşlüğün nereye vardığını o partiye gönül verenlerin bilmesini istedik. İkincisi de böyle bir olay CHP’de veya İYİ Parti’de görülse idi; AKP’lilerin bunu dibine kadar sömürerek o tarafa hakaretler yağdıracağını vurgulamak istedik.

ERDOĞAN ADAY OLMAYABİLİR
Her fırsatta 'reisçilik' oynayanların, Berat Albayrak’a veya Süleyman Soylu’ya belki onların ailelerinden bile daha fazla sahip çıkmaya kalkışanların bu davranışlarının altında nelerin yattığını AKP’liler asla anlamak istemiyorlar.

Çürüme öyle yoğun ki bu dalga sarayı da köşkü de yok eder…

Zaten bazı sağlık sorunlarının olduğu her halinden anlaşılan AKP Lideri Erdoğan artık bu dalgayı karşılayacak enerjiden yoksun gözükmektedir. Bunu anlayan parti yöneticileri de cumhurbaşkanlığı sisteminin olumsuzluklarından da faydalanarak gitmeden önce köşeyi dönme mücadelesine girmiştir.

Önümüzdeki seçimlerde Erdoğan’ın hiçbir şansı yoktur ve belki aday bile olmayacaktır. Bunun karşılığında kendisine muhalefetten yargılanmama garantisi istemesi sürpriz olmaz.

AKARYAKIT İSTASYONLARINDAKİ SOYGUN
Piyasadaki pahalılık (enflasyon) sadece üretimdeki fiyat artışından kaynaklanmıyor. Bu malların pazarlanması sürecindeki fırsatçılar, anormal zamlarla ürün satarak ortamı yüksek zamma alıştırıyorlar. Bu yerlerin başında da akaryakıt istasyonlarındaki mağazalar geliyor.

Pazartesi günü Silivri’ye gittim. Selimpaşa’ya girmek üzere iken sağdaki akaryakıt istasyonuna saptım. Burası uluslararası bir markanın yeri idi. Marketten bir paket çikolata aldım. Başka yerlerde 8 ile 8,5 lira olan 60 gramlık klasik çikolata için 12 lira dediler. Bunun sebebini sorunca mağaza müdürü ile görüşmemi söyledi kasiyer… Mağaza müdürü öyle bir havalardaydı ki “Bizim satış stratejimiz böyle!” diyerek kestirip attı.

Elbette ki o parayı vermedim.

Buradaki sorun 3 veya 4 liralık fark değil… Böyle yerler kâr hırsı ile piyasada yüksek fiyat ortamı oluşturuyorlar. Bu zihniyet virüs gibi yayılıyor. Fırsatını bulan, malını daha yükseğe satmaya kalkışıyor.

Dükkan sahiplerinin serbest pazar anlayışını böyle vurgun pazarı biçimine çevirmesi boşuna değil. Çünkü denetim yok.

Eskiden olsa bu vurguncular böyle rahat biçimde “Biz istediğimiz fiyata satarız!” havasına giremezlerdi.

Daha eskiden olsa, Osmanlı’da kadıların yaptıkları gibi, pahalı mal satanı kulağından duvara mıhlarlardı.

Akaryakıt istasyonlarındaki benzin-mazot fiyatlarının değil yiyecek, içecek ve öbür ürünlerin fiyatlarının mutlaka denetlenmesi gerekiyor. Enflasyonun bir sebebi de bu alıcıyı kazıklama kazıklama yöntemidir çünkü…