Okul toplumun bir parçasıdır. Okulun gelişmesi, toplumun gelişmesidir. Öğrencilerin başarılı olmaları aile ve öğretmenlerin el ele vermesiyle gerçekleşir.

Ailenin ve öğretmenin çocuğun eğitimi konusunda iş birliği yapmasının sayısız yararları vardır. Bu iş birliğinin en önemli yararı, aile ile öğretmenin birbirlerini eğitim açısından tanımalarıdır. Yalnız her öğretmenin gerçekleştirmeyi ve arzuladığı bir eğitim anlayışı vardır. Ben bu konuyu annelere şöyle bir örnek ile ifade ederim. Nasıl her kadının soğan doğrayışı farklı ise her öğretmenin de ders anlatışı ve uygulamaları farklıdır. Hiçbir öğretmeni birbiri ile kıyas etmeyin. Sizin ilgilenmeniz gereken çocuklarınızın neler öğrendiğidir. Nasıl öğrendiği değil.

Aile bireyleri anlayıp dinlemeden kendi doğruları çerçevesinde öğretmenin işine karışmayı kendinde bir hak olarak görmesi ciddi sorunlar yaşanmasına neden olmaktadır. Oysa ailelerin görevi çocuklarını doğru yetiştirmek üzerinedir. Biliyoruz ki çocuk kişilik özelliklerinin yüzde yetmiş kadarını yaşamının ilk beş yılında kazanır. Yani çocuğun kişiliği, büyük ölçüde, aile içindeki ilişki ve etkileşimlerle biçimlenir. Yani çocuğunuzun tavırlarında bir yanlışlık görüyorsanız şikayet etmenize gerek yoktur, dönüp kendinize bakmanız yeterlidir. Çünkü çocuklar ailelerinin yansımasıdırlar.

Öğretmenlik herkesin yapabileceği bir iş değildir. Öğretmenlik uzmanlık ister. Ailelerin, öğretmenin işine karışabilmesi için en azından onun kadar uzman olması gerekmektedir. O yüzden daha iyi bir eğitim istiyorsanız öğretmenlerinize güveniniz. Bir yerde yanlış giden bir şey varsa sizleri ve çocuğunuzu uyarıyorsa mutlaka dikkate alınız. Öğretmenin ak dediği bir şeye ana-babaların “kara” demesi çocuğun kararsız, uyumsuz ve başarısız olmasına neden olacaktır. Bunun bilincinde olmayan her şeyin en iyisini kendi bildiğini düşünen anne ve babalar öğretmenlerin işine karışmayı istediği olmadığında, hakaret etmeyi ve hatta şiddet göstermeyi alışkanlık haline getirmiş durumdadırlar. Gün geçmiyor ki bir öğretmene şiddet haberi duymayalım.

Sayın anne ve babalar yapmayalım!

Siz çocuğunuzun öğretmeni değilsiniz. Bu kavramları birbiri ile karıştırarak ya da her şeyi olmaya çalışarak hiçbir şey elde edemezsiniz. Sizler anne-baba olarak üzerine düşen görevi yaptığınızda ve herkesin üzerine düşen görevi yapmasına izin verdiğiniz de birçok şeyin değiştiğini fark edeceksiniz.

Bırakalım öğretmenlerimiz öğretmenliklerini yapabilsinler.

Hiçbir öğretmen sizin çocuğunuzun kötülüğünü istemez. Tam aksine çocuklarınızı çocukları gibi görürler ve onların iyiliği için tüm fedakârlığı gösterirler.

UNUTMAYALIM!

Çocuklar yaşadığını öğrenir.