Şükürler olsun ki mimarlar şahı Mimar Sinan gibi bir deha çıkmış da Ayasofya’yı bugünlere kadar ayakta tutan güçlendirme çalışmalarını yapmış. Yoksa, daha öncekiler gibi bugün Türkiye’nin baş camisi olarak görülen Ayasofya da büyük ihtimalle çökerdi. Düne kadar parayı basan girip turluyordu yapıda… Şimdi beleş olunca fetheder gibi hücum başlayacak ya;

Yağma yok; pandemi var…

Giriş mi;

Seçmece!..

Şükürler olsun ki, Müslüman Türk alemini bugün İslamın şartlarının gizli kalmış bir maddesini daha bulmuş gibi coşturan Miletli İsidoros çıkmış da Ayasofya’yı inşa etmiş. Yoksa, bugün ‘şükür namazı’nı nerde kılacaktı zevat…

Aslında Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesi gibi doğal bir sonuç olamazdı. Cumhurbaşkanı Erdoğan 2019 seçim propaganda toplantılarında, "Seçimlerden sonra Ayasofya'yı tekrar aslına rücu ettiririz. Bu ne demektir? Yani Ayasofya'yı müze olmaktan çıkarıp Ayasofya'yı cami ismiyle müsemma hale getiririz" demedi mi;

Demek ki İsidoros, Ayasofya’nın aslını kimseye çaktırmadan cami olarak inşa etmiş. Yaptığı bina aslına döndüğüne göre, İsidoros da artık mezarında hoplayıp zıplamaz. Ayrıca İsidoros, İslamiyet yeryüzünde yayılmaya başlamadan önce Müslümanlar adına Hristiyanlar arasına casus olarak gönderilmiş de olabilir. Neden dersen;

Bizans İmparatoru I. Justinianus, zırt pırt yıkılan Ayasofya’nın yerine devasa bir kilise yapmaları için İsidoros ve Anthemius’a görev verir. Tee 532 yılında… Rivayet odur ki; İsidoros binanın taslaklarını hazırladığı bir gece uykuya dalar. Sabah uyandığında, Ayasofya’nın bitmiş halde bir planını masasında görür. Gördün mü kerameti… Hangi inancı sağlam topluluklara nasip olmuştur keramet sahibi ermişlerin yardıma muhtaç olanlara el uzattığı… Derler ya; ‘Kul dara düşmeyince Hızır imdada gelmez imiş…’ İşte, hizmet yazgısına 2020’de cami olacağı yazılan Ayasofya’nın planlarını çizmeye çalışan İsidoros’a (bak bunu kitaplar yazmaz); belli ki bizim ermişlerden biri el vermiş…

Sonra Fatih çıkmış, İstanbul’u fethetmiş ve Ayasofya’yı İslam alemine kazandırmış. Elbet ona da bir şükür gidecek.

Ancak, bugün cami olarak kullanılan Ayasofya’yı kilise hizmeti vermekten kurtaran Mustafa Kemal Atatürk’e şükretmeyecekleri kesin!

‘Keşke Yunan kazansaydı’ diyen hainle aynı kulvarda koşturan vatan hainleri bilmezler mi; Yunan kazansaydı bugün Ayasofya’nın yanından geçemeyecek durumda olacaklarını… Çanlar çangırdarken kulaklarını bile kapatma cesareti bulamayacaklarını… Ayasofya’nın cami olması tırı vırı; daha önce yazanlar da oldu, burda mesele, Atatürk imzasının ‘yok’ sayılması.

İyi de;

Yok saymak iktidarı ele geçirmekle oluyorsa…

Bu arada, ‘Kutsal Bilgelik’ anlamına gelen Ayasofya adı, Antik Yunancadan geliyor… Bu durumda Yunan, Ayasofya adını bir camiye verdirerek bu vatan hainleri penceresinden bakıldığında kazanmış zaten…

Şimdi;

‘Şükür’ parayla değil…

Hazır şükürler dizisine girilecekken, gider mi dersin Ayasofya gibi dev bir yapıyı Müslüman Türk alemine kazandıran;

Bizans İmparatoru Justinianus’a da bir ‘şükür!’