Ne diyordu Vizontele’de Deli Emin :
“Şerefsizim benim aklıma gelmişti”

Erdoğan’ın en çok şikayet ettiği şey neydi? 
Tabii ki; “Kültürel olarak iktidara gelememek”

Cem Yılmaz’dan Sezen Aksu’ya, Fazıl Say’dan Gülben Ergen’e azınlıktaki 3-5 akça düşkününü ve hırs küpünü saymazsak kültürel iktidarın imkansızlığı teyit edildi.

Meğer kültür dediğimiz sanat, müzik, sinema değilmiş. Kültür meğer gayet parasal bir faaliyetmiş.

“Vallahi aklıma gelmişti…”

Ben demiyorum.

Maliye Bakanı Nurettin Nebati diyor.

Hem de kime diyor? İngiltere’nin ve dünyanın finans başkenti Londra’da, kendisini dinleyenlere diyor.

“Enflasyon sizin anlayamayacağınız kültürel sebeplerle yükseldi”

Enflasyon ağaç mı bitki mi ki kültürü olsun ama koskoca Bakan yanlış söyleyecek değil ya…

Gerçi sonradan düzeltme geldi falan ama belli ki kültürden söz eden bir maliye bakanımız var.

Biz o kültürün ne olduğunu biliyoruz. Buna literatürde dosdoğru ve göbekten “Biat Kültürü” diyoruz.

Tabii ki kültürle ekonomiyi, dinle siyaseti ilk defa çorba olarak servis eden AKP’nin 20.yıl zafer mirasçıları değil.

Biz kültür deyince ilk olarak Çin’in meşhur lideri Mao’yu biliriz. Hani iktidarın yılmaz savunucusu Perinçek’in başucu kitaplarını yazan Mao. Hani şu anda Kış Olimpiyatları düzenleyen ve Sincan felaketleri için batılıların uzak durduğu bizim kucak açtığımız Çin’in Mao’su.

Mao’nun da kültüre dair en az Nebati ve onun biat kültürünün nesnesi Erdoğan’a dair az sözü yok.

Ben sadece birini alıntılayacağım :
“Annemiz sevgilimizdir, Babamız sevgilimizdir. Ama Mao hepsinden çok sevdiğimizdir.” 
Ne dersiniz tanıdık mı? İllet zillet vs..

Ülke ekonomisinin kara kışta tir tir titrediği günlerde enflasyon kültürel bir olgudur diye, dünyanın karşısına çıkan bir bakana sahibiz.

Velev ki söylediği yanlış anlaşıldı. Söylediğini tam ifadeden yoksun bir bakana sahibiz.

Her ikisi de aynı kapıya çıkar. Cem Yılmaz’ın bile haklı olarak sorduğu basit soruyu yani dünyanın en pahalı otomobillerine neden Türk halkının mecbur olduğu sorusunu cevaplamaktan kaçarsanız olacak budur.

Cem Yılmaz bile bu ülkeyi idare edenlerden çok daha fazla oranda ülkenin üreten, emek sarf eden geleceğe dair umut taşıyan kesimlerine olan borcunu eda etti. Pahalılığa “pahalılık” dedi. Bunu görmeyene “ya hırsızsınız ya da deli” diyerek derdini ifade etti.

İnanın Londra’da Türkiye’yi Nebati değil, Cem Yılmaz temsil etse Türkiye yarına daha güzel bir güne uyanırdı.

İktidarın havuzunda yüzmekten yorulmayan yandaşlardan birinin insanlara gaz için kurufasulye önerdiği günlerdeyiz. 
Türk mutfağının kralı kuruyu iyi yaparsanız gaz maz yapmaz.
Fakat Turgay’ın da Cem’in de karnındaki gazı kullansak, her halde Marmara Bölgesi’ni tamamen Ege’yi kısmen ısıtır, ışıtırız.

Havuzcularda biriken gaz öyle bir noktaya ulaştı ki, zamanında çıkış için canlı yayınlar bile engel olmuyordu. Adımla karıştırılıp adımı Sedat Peker’in videosuna düşüren Veyis’den söz ediyorum. Pırt diye salmıştı anımsayın. 

Ahmet, Abdülkadir, Veyis, Abdurrahman, Cem, Turgay, Fuat, Hilal, Ali, Mete, Hulki bunlarda biriken gazı işleyecek bir santral bulsak, emin olun Nükleer Reaktöre bile gerek duymayız.

Türkiye’nin başına gelen bu en ağır katastrofun tek çaresi halka eziyet etmeye son vermek ve ona kendi kararıyla kendini yönetme şansını vermek, kurumlarını iade etmektir.

Nebati’nin kültür dediği biattır.
Nebati’nin kültür sandığı kuvvetlerin ayrılığına ihanettir.
Nebati’nin kültürü basının hükümet borazanı olmasıdır.
Kültür uluslararası anlaşmaları red etmektir.
Kültür siyasetçiyi hapse atmaktır.

Türkiye’de kendi kanallarınızda konuşup, kendinize yaptığınız yayınları izleyerek içinizi rahatlatabilirsiniz. Ama bunu dünyada ikna edecek kimseyi bulamazsınız. 

Benzine %200 zam yapılan ülkede enflasyon 50 olamaz. 
Böyle olsaydı ülkeyi emin olun hala Tansu Çiller yönetirdi. 
Yeniden parti kurmasına falan gerek olmadan. 
Yaşı gayet müsaitti. DİE (o zaman ki TÜİK) enflasyonu öyle Çiller’in talukatına falan hesaplatmadı maalesef.

Türkiye’de kültürel olarak anlaşılmayacak tek şey demokrasinin araçsallaşmasıdır. Bunu kimse anlamaz. Çünkü bu eşyanın doğasına aykırı, kitabın sayfalarını tersten okumaktır. 

Türkiye halkı hiçbir döneminde bu denli liyakatten uzak, varlığını tek bir insanın varlığına ithaf etmiş insanlarca yönetilmemişti. 
Eminim; bu bir daha test edilmeyecektir.