Türkiye’deki derin ekonomik kriz, son aylarda iki kişinin adı çevresinde konuşuldu. Birincisi eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak idi.

18 yıllık AKP iktidarlarının ekonomiyi ittiği bataklığın sorumlusu olarak o gösterildi ve istifa ettirildi. Tek adam Erdoğan’ın yanlış politikalarının cezası Berat Albayrak’a kesilmişti.

Onun politikasının tersine iş yapması için de Naci Ağbal, 7 Kasım’da Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı olarak atandı.

Sıcak paracılar bu atamaya müthiş sevindiler. Ağbal’a destek olmak için doların değerini hemen düşürdüler.

Ağbal, bu iyiliğin karşılığını unutur mu? Koltuğa oturmasından 12 gün sonra devlet faizini 10,25’ten 15.00’e yükseltti.

Tefeci sermaye bayram etti. Ama Bay Ağbal durmadı. 17 Aralık 2020’de faizi yüzde 15’ten 17’ye terfi ettirdi.

Londra merkezli tefeciler dünyanın hiçbir yerinde bulunmayan bu garantili faizi kapmak için akmaya başladılar. Dolar 7 liranın altına sarktı.

Sıcak para denilen tefeci sermayeyi mutlu etmek peşindeki Naci Ağbal’ın durması mümkün değildi. 18 Mart’ta, faizci piyasa bile en fazla 100 baz puanlık bir faiz artışı beklerken o tuttu 200 baz puan faiz artırdı.

ÇÜRÜK KUMAŞ DİKİŞ TUTMUYOR
Gel gör ki Naci Ağbal ve arkasında duran tefeciler, bu faiz oyunu ile ana gerçeği saklayamadılar. Elin parası ile elin malını yeme modeli duvara toslamış; ekonomi derin bunalıma iteklenmişti. Dolar sevdalısı AKP hükümetleri, öbür hükümetlerin 80 yılda yaptığı dış borcun 2,5 katını yapmıştı ama artık borçlanacak kanallar tıkanıyordu. Yaratılan müthiş savurganlıktan, içeride üretmek yerine dışarıdan alarak yandaş tüccarları zengin etmekten, belirli müteahhitlere ederinin birkaç katına verilen ihalelerden, inşaat üstünden sıkı dostlara devletin kaynaklarını yağmalatmaktan asla vazgeçmiyorlardı.

Bütün bunları gizlemek için de ülkeye medya kullanılarak ayar veriliyordu. Yetmediği yerde de yargı devreye sokularak muhalif sesler boğuluyordu. Bu durum, dış yatırımcının ülkemize kalıcı kaynak aktarmasının önüne set çekiyordu. Kala kala uluslararası tefeci sermayeye yüksek faiz vererek onlardan borç almak kalıyordu.

Paralar iş yeri açmaya, fabrika kurmaya değil faize akıyor; bu da yatırımları vurarak işsizliği artırıyordu. AKP’ye oy veren alt katmanlar bundan çok etkileniyorlar ve artık parti değiştiriyorlardı. AKP Lideri Tayyip Erdoğan asıl bundan korkmakta idi…

TEFECİLERİN ADAMI
Üretemeyen ama ithalatı da durduramayan ekonomik model, dolara ihtiyaç duyuyordu. Bu da doların sürekli değer kazanmasına yol açmaktaydı. Bu süreci durdurmak için Berat Albayrak’ın politikasına ters bir uygulamaya gerek vardı. O yüzden de Murat Uysal’ın yerine Naci Ağbal getirildi. Bu atama ile asıl görevden alınan Berat Albayrak idi…

Beğenelim beğenmeyelim, Berat Albayrak ekonominin patronu iken yüksek faiz uygulamasına karşı çıkmaya başlamıştı. Son zamanlarında onun, ekonomi modelini değiştirmekten, üreteme dayalı yeni yapılanmadan söz ettiğini biliyoruz. Bunun için de piyasaya düşük faizli para vermek gerekiyor. Düşük faiz ise Türk tahvillerine para yatıran tefecilerin hiç işine gelmiyor.

Öyleyse bastır faizi, dışarıdan borç dolar al, çarkı bununla çevir…

Ama ekonominin çok açık biçimde gösterdiği acı bir gerçek var: Kaynağı yetersiz bizim gibi ülkelerde yüksek faiz bir süre sonra daha yüksek bir faiz ihtiyacını doğurur. Onu da verirsiniz biraz zaman geçince daha yükseğini isterler. Uluslararası tefeci sermaye bu şantajını, elde tuttuğu bankaların ve derecelendirme kuruluşlarının raporları ile ortaya kor.

Yüksek faiz asla çözüm değildir. Naci Ağbal, sadece yüksek faiz sopasını kullanarak işi idare etmeye çalışmıştır. Somut piyasayı hiç önemsemeyen bu yaklaşım her ay daha yüksek faiz vererek para politikasını faizin esiri haline getirmiştir. Haberlere bakın, göreceksiniz: Onun dört buçuk aylık başkanlığında yüksek faiz lobisi bütün gücüyle Naci Ağbal’ı savundu. Kendisini onların kollarına atan Sayın Ağbal kuyuya düştüğünün farkına varmak istemedi.

Üstüne üstlük onca faize karşın dolar onun zamanında 7,76’yı vurarak “Dediğimizi yapmazsan seni harcarız!” işaretini bile verdi.

BERAT BAY DA YAPARDI
Eğer ekonomiyi yönetmek, para babalarına her ay daha fazla faiz vererek yürütmek olsaydı; Türkiye de dünya da güllük gülistanlık olurdu. Bu işi Berat Albayrak da kolayca yapardı.

Doların yükselmesi karşısında çaresiz kalan AKP Lideri Erdoğan, bu gidişi durdurmak için faiz silahından başka aracının kalmadığını gördü. Ama faizi artırabilmek için bir yabancı ele ihtiyaç duydu. Bunun için Berat Albayrak’ı gönderip Naci Ağbal’ı getirdi.

Damat Berat, kayınpederine çok kızdı ama aslında faizcilerin adamı diye damgalanmaktan bu operasyonla kurtarılmıştı.

Şimdi, onu yeniden aktif bir yerde görürsek hiç şaşırmayalım.

Sayın Erdoğan, Berat Bey’i kendi yerine hazırlıyor ama geldiğimiz noktada artık bir yeri kalmış değil. 2001 ekonomik kriziyle iktidara gelen AKP, kendi yarattığı şu ekonomik kriz yüzünden ilk seçimde gidecek.