Ayasofya’nın açılmasını isteyenleri, provokatör gibi gösteren AKP Lideri Erdoğan, birden çark edip bu müzeyi cami yaptı.

Bunun olacağını çok önceden yazmıştım. Çünkü, AKP iktidarının artık tıkandığını, topluma verecek bir şeyinin kalmadığını; bu yüzden insanlarımızın din duygusunu kışkırtarak ayakta kalmaya çalışacağını biliyordum.

Cuma günü müthiş bir tantana ile, sanki kendi malımız olan Ayasofya’yı yeniden fethediyormuş havasında burada namaz kıldılar.

Bunu da ilk namaz diye yaydılar.

En büyük yalanlardan birisi buydu. Çünkü Ayasofya’nın içindeki Hünkar Mahfili denilen yerde 1991 yılından beri namaz kılınmaktaydı ve camide ezan da okunmaktaydı.

Buna ait bilgiyi merak edenler Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı vakfın yayımladığı İslam Ansiklopedisi’ndeki Semavi Eyice’nin yazdığı Ayasofya maddesine baksınlar. Burada açık açık Ayasofya’da 1991’den beri namaz kılındığı yazılıdır. Halbuki yandaş kanallarda konuşturulan iktidarın besleme gazetecileri böyle bir şey olmadığını ileri sürüp açıkça yalan söyleyebilmektedirler.

Çünkü bunların dinleri yalan, imanları paradır.

***

Gelelim büyük görgüsüzlüğe…

İstanbul’daki selatin camilere bakın… Örneğin Fatih Camii, örneğin Sultanahmet Camii… Buralarda el emeği göz nuru çok değerli halılar döşelidir. Geleneksel Türk kültürü böyle oluşmuştur. İnanç ile sanat iç içe geçirilmiştir.

Peki AKP-Diyanet örgütlenmesi ne yaptı?

Ayasofya Camii’ne makine halısı serdiler.

Bunlar var ya… Devlet arazilerine kaçak olarak gecekondu dikerler, tabanına da hemen bir makine halısı yayarlardı ya… Ayasofya’yı da ivedilikle gecekondulaştırıp tabanına makine halısı serdiler. 21. Yüzyıl Türkiyesini yöneten kitlenin kültür düzeyi işte bu…

YALAN VE GÖSTERİŞ
İşte bu kitle, namazı da tam bir gösteriş haline getirdi. İslam dininde ibadetin gösterişe dönüştürülmesi şiddetle reddedilirken onlar siyasi çıkar uğruna İslam’ın bu ana ilkesini çiğnediler.

Yalnız bu mu?

Kimsenin Kuran okumasına karşı değiliz ama Cumhurbaşkanı konumundaki bir kişinin, kamuya açık bu gösteride imam gibi Kuran okuması kabul edilemez. İşte o iş imamın işidir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, laik bir devletin lideri olarak değil bir din devletinin lideriymiş gibi gösteri yaptı.

İşte bu durum, 1923’te kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne karşı bir başkaldırıdır. Erdoğan’ın adamları, açık açık Türkiye Cumhuriyeti yerine Osmanlı tipi bir İslam cumhuriyeti kurulmasından söz etmiyorlar mı? Bu açık açık açık “anayasayı ortadan kaldırma” eylemi değil de nedir? Bu ülkedeki Cumhuriyet Başsavcılığı nerededir?

İş bununla da kalmamıştır. AKP Lideri Erdoğan’ın Müslümanlığı siyasallıştırmada proje işleri müdürü gibi çalışan Diyanet Reisi, açık açık yalan söyleyerek Fatih Sultan Mehmet’in Ayasofya’nın müzeleştirilmesi yüzünden dolaylı olarak Kemal Atatürk’e lanet ettiğini iddia edebilmiştir.

Bizlerin vergilerinden maaş alan bu kişiye yediği o parayı haram ediyoruz. Ruz-i mahşerde onun yakasına yapışacağız; elbette ki hesap ve kitap gününe inanıyorsa…

Düşünebiliyor musunuz ki bizlerin haram ettiğimiz paramızı da yiyen bu memur, elinde kılıçla nutuk atarak Türkiye Cumhuriyeti’ne kılıç çekmiştir.

Allah’ın laneti, Büyük Atatürk’ün kurduğu devlette, onun kurduğu makamda oturup da ona hakaret edenlerin üzerine olsun.

***

Bu ülkede; laik ve çağdaş devlet yerine, tarikat yurtlarında çocuklarımıza tecavüz edenlerin başa geçirildiği bir sistemin kurulmasına kimsenin gücü yetemeyecektir. IŞİD kafalı kadrolara güvenerek ülkenin anayasasını ortadan kaldırmaya kalkışanlara Türk milleti asla izin vermeyecektir. Demokrasimizi korumak için can vermek gerekiyorsa, bu konuda kellemizi feda etmeye hazırız. Tıpkı Pir Sultan’ın hırsız Sivas Valisi Hızır Paşa’ya dediği gibi: İşte hançer işte kellem, kesersen…

Doğru yol; kelle kesme, asma yolu değil sandıkla gelenin sandıkla gitmeye razı olmasıdır.

Tabii gittikten sonra verilemeyecek hesabınız var ise gitmemek için her türlü antidemokratik yolu denersiniz…

Türkiye er geç bu Orta Çağ karanlığını da aşacaktır. Çünkü bu Diyanet zihniyetinin ve arkasındaki siyaset anlayışının insanlığın geleceğinde yeri yoktur.

NİYE AĞLADIN NİHAT ÖZDEMİR?
Ayasofya’daki gösteri namazına katılanlardan birisi de AKP döneminin süper zenginlerinden birisi olan müteahhit Nihat Özdemir’miş.

TFF Başkanlığı da yapan bu şanslı arkadaş, “Fetih Suresi okunurken içimden gürül gürül bir nehir aktı. Gözyaşlarımı tutamadım. Hüngür hüngür ağladım” demiş.

Bak sen şu dindar müteahhitimize! Acaba, bu gözyaşlarının sebebi, devletin sırtından kazandığım milyarların hesabını öbür dünyada nasıl vereceğim endişesi olmasın. Böyle ise hayırlı olmuştur…

Bir de, “Ya bu ihalelerin hesabını soracak bir iktidar gelirse?” korkusu var ki onun hesabı bu dünyada ve çok çetin olur…