İnsanlık tarihinin en büyük başkaldırısı hiç kuşku yok ki Ateizmdir. Allah’a inanan milyarlarca insanın karşısına geçip, “Hayır; Allah yok!” diye haykırmaktan daha büyük bir başkaldırı olabilir mi?

Aşağıdaki cümlelere bir bakalım, nasıl da ateşli ve keskin bir isyan kokuyor. Aslında isyan kelimesi bile anlamı yansıtmada yetersiz kalıyor...

“Bizi Allah yaratmadı; biz Allah’ı yarattık!”

“Allah, nasıl bir Allah ki ona rağmen yeryüzünde bunca kötülük olabiliyor!”

“Allah, insanların korkularının sonucu olan bir uydurmadan ibarettir!”

“Varlığın bir yaratıcısı yok; o kendi kendine ve başlangıçsız olarak var oldu!”

“Varlık yaratılmadı ki yok olsun!”

“Peygamberler yalancıdır!”

Bu cümleleri uzatıp gidebiliriz. Bir Müslüman’ın, Hıristiyan’ın, Musevi’nin okurken bile kendini kötü hissettiği cümlelerdir bunlar.

Peki, gerçekte Ateistler ne anlatmaya çalışıyor?

Varlık / madde bir var edici tarafından var edilmiş yahut yaratılmış değildir. Varlığın başlangıcı yoktur. Başlangıcı olmadığı için sonu da yoktur. Varlık yok olacak değildir.

Antiateizm yani Tanrı fikrine çeşitli şekillerde sahip olan akımlar (Teizm, Deizm ) ne diyor peki?

Varlık / madde diye bir şey yoktu.

Tanrı vardı.

Tanrı, varlığı yoktan yarattı. Tanrı’nın varlığı başlangıçsızdır. Ve Tanrı sonsuzdur.

Peki, Tanrı nasıl var oldu?

Dedik ya; Tanrı’nın varlığı başlangıçsızdır!

Nereye geldik şimdi?

Ateistler diyor ki, varlık / madde başlangıçsızdır.

Antiateistler ise, hayır asıl başlangıçsız olan Tanrı’dır.

Ateistler ile antiateistlerin eşitlendiği bir noktaya vardık...

Her iki düşünce de tezini kanıtlayamıyor. Zaten kanıtlansa antiateistler için iman kavramı çöker. Zira bu durumda Tanrı’ya inanmak diye bir şey söz konusu olamaz. Tanrı, inanılır bir şey değil bilinir bir şey haline gelir. Antiateistlerin Tanrı’nın varlığını kanıtlamaya çalışmaları bu açıdan biraz tezat gibi duruyor.

Ateistlerin, Tanrısızlığı kanıtlayamamaları, antiateistlerin tanrıyı kanıtlayamamaları gibidir. O halde her ikisi de mümindir. Biri varlığın / maddenin başlangıçsızlığına iman ederken, öbürü varlık / madde dışı bir var edicinin başlangıçsızlığına / ezeliliğine iman ediyor.

Malumunuz fizik ve astronomi alanında yaşanan gelişmelerle birlikte evrenin nasıl var olduğuna ilişkin bazı yeni tezler ileri sürülmekte...

Büyük patlama denilen ve evrenin varlığının başlangıcı konusunda ortaya atılan tez; “maddenin bir patlama sonucu oluşup evrene dönüştüğü ve evrenin sürekli genişlemekte olduğu, sürekli genişleyen bir şeyin de tersine doğru bir süreçle başlangıcının olduğunu aklen bulabiliriz,” fikrini savunmakta...

Bu patlamanın, kendisi dışında bir başka var edici güç tarafından gerçekleştirildiği, dolayısıyla akıllı bir tasarımın söz konusu olduğu kabulüyle Tanrı’yı kanıtlama çabasına karşın, büyük patlamanın kendi dinamiğiyle gerçekleştiği fikrine dayanan yeni Ateist tavır da aslında antiateistlerle yine ortak bir iman paydasında buluşuyor.

Büyük patlamadan önce ne vardı?

Hiçbir şey yoktu.

Peki, patlayan şey ne idi?

Patlayan hiçlik miydi yani yokluk muydu?

Muhakkak ki eğer büyük patlama diye bir şey söz konusu ise o halde mutlaka patlayan bir şeyin olması gerekmiyor mu?

O patlayan şey; aşırı yoğun ve aşırı sıcak bir şey / nokta / teklik diye ifade edilmeye çalışılıyor.

O patlayan şeyden kısa bir sürede enerji ve madde oluştuğu ileri sürülüyor.

Büyük patlama kuramı öncesi Ateizm, evreni başlangıçsız, sınırsız, sonsuz ve durağan olarak kabul ediyor ve bunun üzerinden yaratılma / sonradan var edilme düşüncesini reddediyordu.

Büyük patlama kuramı sonrası yeni Ateist düşünce formları gelişti. Buna göre büyük patlama denilen hadise kendi dinamiğiyle gerçekleşmiştir. Kendisi dışında bir güç söz konusu değildir.

Kendiliğindenlik varlığın izahında Ateist bir söylem iken, varlık dışı başka bir güç tarafından müdahale ile oluşum fikri ise antiateist bir inanıştır.

Bu noktada belki inançsal ara formlardan da bahsedebiliriz.

Varlığı/evreni Tanrı kabul etme yahut evrenin Tanrı’dan sudur ettiğini ve onun bir parçası olduğunu kabul etme düşüncesi... Yani Panteizm ve Panenteizm.

Varlığı / maddeyi başlangıçsız ve sonsuz olarak kabul etme düşüncesi, evreni Tanrı kabul eden Panteizmle neredeyse örtüşmektedir.

O halde Ateizm ile Panteizm birbirine çok yakındır. Ne var ki Ateizmde evren Tanrı olarak nitelenmez.

Bu aşamada şöyle düşünülebilir mi?

Her ne kadar Tanrı denilmese de Ateizmde madde / varlık yahut evren, antiateistlerin ve özellikle Teistlerin Tanrı’ya atfettikleri başlangıçsızlık ve sonsuzluk unsurları bağlamında bir çeşit Tanrı değil midir?

Öyleyse Ateizm de, aslında mevcut tüm Tanrı tanımlamaları ve Tanrı düşüncelerini keskin bir red düzlemi üzerinde yükselen, adına Tanrıtanımazlık denilen bir inanma biçimi olarak Tanrısızlık Tanrısına “iman etmek” değil midir?

İman etmek diyorum, zira tıpkı antiateizm gibi Ateizm de savlarını matematiksel bir kesinlikle kanıtlayamıyor. Kanıtlanamayan her düşünce de kanımca “iman” olarak adlandırılmayı hak ediyor.

Bu konu hakkında daha başka çok şey yazılabilir, çok şey söylenebilir.

Ama biz bu aşamada son sözümüzü şöyle nakşedelim:

Tanrısızlık Tanrısı bile olsa Tanrı’ya / Allah’a inanmamak ne mümkün!

Allah, en büyük gerçektir.

https://toplumsalkitap.com/ataturk-ve-turkcenin-isigi-cemil-kilic