Bazı kişiler Kurtuluş Savaşı’nı Türklerin Kürtlerle beraber kazandığını söylerler. Bu görüş tam DOĞRU DEĞİLDİR!
Doğu ve Güneydoğu’daki Kürt aşiretlerinin büyük çoğunluğu, Mustafa Kemal’in önderliğinde verilen Kurtuluş Savaşı’na karşı çıkmışlardır! Bu Kürt aşiretleri karşı çıkmakla kalmamış, Kurtuluş Savaşı boyunca Mustafa Kemal’e ve onun kurduğu Türk ordusuna KARŞI SAVAŞMIŞLARDIR!
Mustafa Kemal, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarak Kurtuluş Savaşını başlatmış, Kürt aşiretler de 20 Ağustos 1919’da İngilizlerle işbirliği yaparak Anadolu’da İngiliz boyunduruğunda bir Kürdistan kurma çabasına girmişlerdi.
Türkler Kurtuluş Savaşını kazanmış, Mustafa Kemal’in kurduğu Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 29 Ekim 1923’de Cumhuriyet ilan edilmiş ama Kürt aşiretleri Mustafa Kemal Atatürk’e ve Cumhuriyete karşı giriştikleri silahlı eylemleri sürdürmüşlerdi!
Şubat 1925’de Kürt aşiretleri, Şeyh Sait’in öncülüğünde silahlı bir isyan başlattılar. Genç Cumhuriyet’in ordusu Şeyh Sait isyanını bastırdı. İsyancıları yargı önüne çıkardı. 29 Haziran 1925’de Şeyh Sait ve 47 arkadaşı idam edildi
Değerli Dostlar,
İsyancı Kürt aşiretleri, Şeyh Sait’in idamından sonra da durmadılar, silahlı kalkışmalar sürdü gitti:
3 Ağustos 1925’de Reşkotan ve Raman’da; 10 Mayıs 1926’da Ağrı’da; 18 Eylül 1928’de Muş’ta, Van’da, Siirt’te ve Bitlis’te; 16 Temmuz 1930’da Hakkâri Yüksekova’da; Batman’da ve 21. Mart 1937’de Dersim’de Kürt aşiretleri silahlı olarak ayaklandılar.
Dersim isyanının elebaşı Kürt Seyit Rıza, İngilizlere sığınarak, İngilizlere yalvar yakar olarak ve onlardan güç aldığını sanarak Atatürk, Cumhuriyet ve Türklere karşı savaş başlattı.
Değerli Dostlar,
İsyancıların elebaşı Kürt Seyit Rıza, 30 Temmuz 1937’de, İngilizlere şu mektubu yolladı:
İngiltere Dışişleri Bakanlığı’na
Dersim-Kürdistan
30 Temmuz 1937
“Sayın Bakan,
Yıllardan beridir Türk Hükümeti, Kürt halkını asimile etmeye çalışmakta ve bu amaçla gazete ve Kürt dili yayınlarını yasaklamakta, anadillerini konuşanlara eziyet ederek, Kürdistan’ın verimli topraklarından gidenlerden büyük bir bölümünün telef olduğu Anadolu’nun çorak topraklarına zorunlu göçler düzenleyerek bu halka baskı yapmaktadır.
Son günlerde Türk Hükümeti, kendisiyle yapılan bir antlaşma sonucu bu baskılardan arındırılmış Dersim bölgesine de girmeye kalkışmıştır.
Bu olay karşısında Kürtler, göçün uzak yollarında can vermek yerine kendilerini korumak için 1930′da Ararat Dağı’nda, Zilan ve Beyazıt Ovası’nda olduğu gibi silahlara sarıldılar.
Üç aydan beri ülkemde vahşi bir savaş ortalığı kırıp geçirmektedir.
Savaş olanaklarının eşitsizliğine ve bombardıman uçaklarının, yangın bombalarının, boğucu gazların kullanılmasına rağmen ben ve yurttaşlarım Türkiye ordusunu başarısızlığa uğrattık.
Direnişimiz karşısında Türk uçakları köyleri bombaladılar, yangınlar çıkardılar ve savunmasız kadın ve çocukları öldürdüler. Böylece Türk Hükümeti, tüm Kürdistan halkına zulüm ederek yenilgisinin intikamını alıyor.
Hapishaneler yumuşak başlı Kürt halkıyla dolup taşıyor, aydınlar kurşuna diziliyor, asılıyor ya da Türkiye’nin ıssız bölgelerine sürülüyor.
Üç milyon Kürt ülkesinde bulunuyor ve sadece soylarını, dillerini, geleneklerini, kültürlerini ve uygarlıklarını koruyarak barış ve özgürlük içinde yaşamak istiyor. Kürt halkı, benim sesimden Ekselanslarına sesleniyor ve hükümetinizin manevi etkisinden Kürt halkını yararlandırmanızı sizden istirham ediyor.
Sayın Bakan, en derin saygılarımın kabulünü rica ederim.”
Dersim Generali
Seyid Rıza
Değerli Dostlar,
Bu mektubu okuduktan sonra, Dersim isyanının elebaşı Kürt Seyit Rıza’nın onurlu ve şerefli bir kişi olduğunu söyleyebilir misiniz?
Türkiye Cumhuriyeti hükümeti Dersim isyanını bastırdı, elebaşı Kürt Seyit Rıza’yı yakalayıp yargıladı.
Eşkiya Kürt Seyit Rıza, 15 Kasım 1937 günü idam edildi.
Değerli Dostlar,
İşte, şimdi, bu yazımızın asıl konusuna geldik.
Eşkiya Kürt Seyit Rıza’nın idam edilişinin 88, yıldönümünde, CHP Bursa milletvekili Orhan SARIBAL, şu anma mesajını yayımladı:
“Alevi kültürünün hak ve hakikat arayışı, mazlumlardan yana durmayı, haksızlığa karşı söz söylemeyi vicdani bir sorumluluk olduğunu öğütler.
Darağacına giderken insanlığın ortak vicdanına ‘Evlad-ı Kerbelayız, yazıktır, günahtır, zulümdür’ sözleriyle seslenen Seyit Rıza’nın ışığı adaletin peşinden yürüyenlerin yolunda yanmaya devam ediyor.”
Değerli Dostlar,
CHP milletvekili Orhan Sarıbal, Eşkıya Seyit Rıza'yı aklamaya çalışırken yalan da söylemektedir!
Seyit Rıza’nın ayaklanmasının ALEVİLERLE BİR İLGİSİ YOKTUR!
Seyit Rıza, Dersim coğrafyasının ürünü bir EŞKİYA’dır!
Bu eşkıya, on yıllar boyunca hem Türkiye Cumhuriyeti devletinin hem de bölge halkının başına BELA olmuştur!
Orhan Sarıbal, eşkıya Seyit Rıza’ya sahip çıkarken açıkça dönemin CHP yönetimini de eleştirmektedir!
Oysa, Seyit Rıza’nın Cumhuriyete karşı ayaklanmasına Dersim adına sahip çıkmak, ATATÜRK, CUMHURİYET VE TÜRK DÜŞMANLIĞIDIR!
Günümüzde ATATÜRK, CUMHURİYET VE TÜRK düşmanlığı yapanlar; Şeyh Sait, Seyit Rıza gibi Kürtçü ve İslamcı ayaklanmalar yapanların maddi ve manevi TORUNLARIDIR!
Değerli Dostlar,
ATATÜRK, CUMHURİYET VE TÜRK düşmanı Orhan Sarıbal’ın, Atatürk’ün kurduğu CHP’de ne işi var!
Orhan Sarıbal, uzun süre samimi Atatürkçüleri de aldatmış, ADD Şube başkanı olmuştur!
Orhan Sarıbal, CHP eski Genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da gözdesidir! Kılıçdaroğlu, Orhan Sarıbal’ı DÖRT DÖNEM milletvekili seçtirmiştir! Bununla da kalmamış, 2018 yılında, eşkıya Seyit Rıza sevicisi Orhan Sarıbal’ı Genel Başkan Yardımcılığına atamıştır!
Soruyorum:
Yurtsever CHP’lilerin, “Bana Dersimli Kemal derler” diyen Kemal Kılıçdaroğlu’nu ve onun CHP milletvekili seçtirip Genel Başkan Yardımcısı yaptığı Orhan Sarıbal’ı çok ciddi olarak sorgulamaları gerekmiyor mu?
Eşkıya Seyit Rıza’ya güzellemeler yapan Orhan Sarıbal CHP’de kaldığı sürece, ATATÜRKÇÜ-CUMHURİYETÇİ-TÜRK yurtseverlerin eli, yapılacak ilk seçimlerde CHP’ye oy vermeye gidebilir mi?
NOT: Bu yazımda kısaca değindiğim konuları çok ayrıntılı olarak ve İngiliz Devlet Arşivi’ndeki Gizli Belgeleri kaynak olarak kullanarak “TÜRK MİLLETİNE SUİKAST” adlı kitabımda yazdım.
İlk baskısı Aralık 2022’de Nergiz Yayınları tarafından yapılan bu kitabım 599 sayfadır.
Bugüne kadar, bu kitabıma benzer başka bir kitap yazılmadı!
Tüm yurtseverlerin, özellikle de gençlerimizin bu kitabı okumalarını en içten sevgilerimle öneririm.
Bu kitabı okuyanlar, günümüzde Türk milletine “Terörsüz Türkiye”, “Barış Süreci” adlarıyla yutturulmaya çalışılan yalanları öğrenecekler ve PKK terörist elebaşını İmralı’da milletvekilleri ziyaretini çok daha iyi değerlendireceklerdir.
Sevgilerimle