İktidarda kalmak için her yolu deneyen Saray yönetimi son dönemki hamlelerini dindar seçmen üzerine yapıyor. Ayasofya’nın ibadet açılmasından adli yıl açılış törenlerinde Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın boy göstermesine kadar peş peşe adımlar atılıyor. Ancak kamuoyu yoklamalarının ortaya çıkardığı sonuçlara göre derinleşen kriz karşında dindar kesime yönelik hamleler bile ters tepiyor. Metropoll Araştırma’nın yayımladığı son anket çalışmasında, daha önce AKP’ye oy vermiş ‘dindar seçmenlerin’ farklı arayışlarda olduğu görüldü. 2018’de AKP’ye oy veren bu seçmen grubu içinde, Ekim-Aralık’ta bu pazar seçim olsa oyunu AKP’den yana kullanacağını söyleyenlerin oranı yüzde 63’te kaldı. Tüm dindar seçmenler içinde de kararsızlık eğiliminin artış göstermesi dikkat çekti. Metropoll Araştırma’nın kurucusu ve yöneticisi Prof. Dr. Özer Sencar, ‘dindar seçmenlerin’ yönelimlerine dair yaptıkları araştırmayı sosyal medya hesabından paylaştı. Buna göre, 2018’de AKP’ye oy verip 2021’in Ocak-Mart döneminde bu “Pazar seçim olsa oyunuzu hangi partiye verirsiniz?” sorusuna yine AKP cevabı verenlerin oranı yüzde 73,2 olurken, bu oran yılsonuna doğru azalma eğilimi gösterdi. KARARSIZ SEÇMEN SÜREKLİ ARTIYOR AKP’ye oy veren dindarların, aynı noktada kalma oranları Nisan-Haziran döneminde yüzde 73,8, Temmuz-Eylül döneminde yüzde 69,2, Ekim-Aralık döneminde ise yüzde 63,1’de kaldı. AKP’den uzaklaşan dindar seçmen, bir nebze CHP’ye ve İYİ Parti’ye yönelirken, bir kısmı da MHP’den yana oy kullanacağını belirtti. Ancak kararsızlardaki yığılma dikkat çekti; bir önceki seçimde AKP’ye oy veren seçmenler yüzde 22,9 oranında ‘kararsız, protesto oy veya cevap yok’ sütununda yer aldı. Tüm dindar seçmenler içinde de kararsızlık eğilimin gösterdiği artış dikkat çekti. Ocak-Mart döneminde yüzde 17,9 olan dindar kararsız seçmenlerin oranı, Ekim-Aralık’ta 28,4’e ulaştı. 'MUHAFAZAKAR GENÇLİK' TUTMADI Öte yandan gençlerdeki dindarlaşma eğilimine ilişkin BirGün’ün sorularını yanıtlayan TEAM Araştırma Direktörü Ulaş Tol de şu değerlendirmeyi yapmıştı. “İktidar böyle bir çaba içerisinde olduysa, başaramadı. Bunun kendisi de farkında. 2000’li yılların başında yaptığımız gençlik araştırmalarında, Batı algısı şöyleydi: “Teknolojisini alalım ama kültürünü almayalım.” Bugünün gençliği ise Batı’nın ruhuna da talip. İnançlı, milliyetçi gençler de “Gittiğimde inancımı gayet iyi yaşadığım bir ortamda eğitimimi alabilirim, oradaki çok kültürlülükten da alabileceğim şeyler vardır” diyor. Daha muhafazakârlaşmış bir gençlik olmadı.