Ebu Hanife’nin Düşmanları

Ebu Hanife herhangi bir mezhep kurmuş değildir. Ancak Hanefi mezhebi denildiğinde hemen akla o gelir. Oysa Hanefi mezhebinin gerçek kurucusu onun öğrencileridir. Özellikle de İmam Muhammed ve İmam Ebu Yusuf… Bu ikisine Hanefi terminolojisinde “İmameyn” denilmektedir. İmameyn, iki imam anlamına geliyor. İmameyn, yüzlerce konuda hatta kimilerine göre binlerce konuda hocalarına karşı çıkmıştır. Özellikle de siyasi otorite ile ilişkilerde hocalarının tam karşıtı bir konumda yer almışlardır.

Peki, Ebu Hanife öbür din bilginlerince nasıl görüldü ve nasıl tanımlandı? Yahut Ebu Hanife için ne dediler?

İşte burası son derece acıklı bir sayfadır. Bu sayfayı okumak okuyanı derin bir şaşkınlığa ve eşsiz bir üzüntüye sürüklüyor. Çünkü sanılır ki Ebu Hanife daima saygı görmüş bir din bilginidir. Oysa gerçek bunun tersidir. Onun hakkında kimileri öyle aykırı ve öyle aşırı sözler etmişlerdir ki sarsılmamak olanaksızdır. Şimdi onları sunalım…

Ünlü tarihçi Hatîb el- Bağdadî (ölüm, 1070) Tarihu Bağdad adlı kitabında şöyle diyor:

“ Gerçek şu ki, Ebu Hanife, bütün ilmî gücüne karşın, bizim bu yapıtımızda tanıttığımız bilginler gibi örnek alınacak türden bir insan değildir.”

Tarihçi Kadı Şerik ise Hatîb’in yukarıda adı geçen kitabında aktardığına göre şöyle diyor:

“Ebu Hanife, Allah’ın kitabından iki ayeti inkar etti. İmanın artıp eksilmeyeceğini iddia etti. Ve o, namazın Allah’ın dininden bir parça olmadığını sandı.”

Yine Hatîb’in aktardığına göre Kadı Şerik bir tartışma sırasında Ebu Hanife’ye şöyle haykırıyor:

“Elime olanak geçse senin kelleni uçururum.”

Ünlü sufi Kur’an yorumcusu ve hadisçi Süfyan es- Sevrî ise şöyle diyor:

“Bu ümmet içinde, Ebu Hanife’den daha uğursuz birini analar doğurmadı.”

Bir başka sözünde ise şöyle diyor:

“İslam bünyesine, Ebu Hanife’nin yerleştirdiği şerden daha büyük bir şer yerleştirilmedi.”

Süfyan es- Sevrî, Ebu Hanife’nin ölüm haberini getiren adama şöyle diyor:

“Toplumun büyük kesimine musallat olan bir beladan bizi kurtaran Allah’a hamd olsun. Ümmetin fitne kaynağı yok oldu.”

Ünlü fıkıh bilgini Evzaî (ölüm,773) ise şöyle saldırıyor Ebu Hanife’ye:

“Ebu Hanife İslam’ın can damarlarına musallat oldu ve onları birer birer parçaladı.”

Ebu Hanife’nin ölüm haberini aldığında ise şöyle diyor:

“Yaşamaya devam etseydi İslam’ın can damarlarını parçalamayı sürdürecekti.”

Ebu Hanife’nin sözde şöyle dediği ileri sürülür:

“Eğer peygamberle aynı zamanda yaşasaydık o benim birçok sözümü alırdı.”

Ebu Hanife’ye Deccal bile dediler. Nasıl mı?

Mesleme oğlu Muhammed’e sordular:

Ebu Hanife birçok şehre gittiği halde Medine’ye neden hiç gitmedi?

Yanıtı şöyle:

“Peygamberimiz Medine’ye veba ile deccalın giremeyeceğini söylemiştir de ondan. Ebu Hanife deccallardan bir deccal’dir.”

Ebu Hanife gibi fıkıh bilgini olan ve Malikî mezhebinin kurucusu olan İmam Malik, (ölüm, 795) İmamı Azam’a şöyle saldırıyor:

“Analar, İslam’a, Ebu Hanife’den daha fazla zarar veren birini doğurmadı.”

İmam Malik ayrıca şunları da söylüyor:

“Ebu Hanife’nin bu ümmet içinde yarattığı fitne, İblis’in fitnesinden daha zararlıdır. Böyle olmasının iki nedeni var: Birincisi Ebu Hanife’nin Mürcie mezhebinden oluşu, ikincisi ise Ebu Hanife’nin sünneti işe yaramaz hale getirmesidir.”

İmam Malik bir başka sözünde ise şunu söylüyor:

“Ebu Hanife’nin yaşadığı bir beldede yaşamak caiz değildir.”

İmam Malik bununla da yetinmiyor. Başka bir sözünde ise şöyle diyor:

“Ebu Hanife dine tuzak kurup hile yaptı. Dine tuzak kuranın dini olmaz.”

İbn Seleme, Ebu Hanife için şöyle diyor:

O, Ebu Hanife değil, Ebu Cîfe’dir.” Ebu Cîfe, leşin babası demektir.

Ünlü fıkıhçılardan Abdurrahman bin Mehdî (ölüm, 813) ise Ebu Hanife için şunu söylüyor:

“İslam bünyesinde, deccal fitnesinden sonra ortaya çıkan tek fitne Ebu Hanife’nin görüşleridir.”

Buraya kadarki bilgileri Hatîb el Bağdadi’nin adı geçen çalışmasından aktardık.

Ne var ki, Ebu Hanife için söylenen en ağır sözler bunlar değildir Bunlardan daha ağır sözler de var. Söz gelimi ünlü hadis derleyicisi Buhari’nin sözleri insan aklına durgunluk verecek düzeyde ağırdır. Bilindiği üzere egemen Sünniliğin en önemli dayanaklarından biri Buhari’dir. Sünniliğin ünlü 6 hadis kitabının en bilinen ve en önem verileni olan Sahih- i Buhari’nin yazarı olan Buhari, Ebu Hanife için, et-Tarihu’l-Kebir, et-Tarihu’l- Evsat ve Kitabu’z-Zuafa adlı çalışmalarında şöyle diyor:

“Güvenilmez adam”

“Sapık mürcie mezhebinin mensubu”

“Küfründen dönmesi için iki defa tövbeye çağrılan adam”

Görüleceği üzere Buhari, Ebu Hanife’yi hem sapkın ilan ediyor hem de kâfir ilan ediyor.

Oysa bugün pek çok Sünni ileri gelen, hem Ebu Hanife’yi, hem de Buhari’yi yere göğe koyamıyor. Hatta onlardan kimileri Buhari çökerse din çöker, İslam çöker diyecek kadar ileri gidebiliyor.

Ünlü hadisçilerden İbn’ul- Cârûd (ölüm, 919) İbn Abdilberr’in el-İntiga adlı çalışmasından aktarımla Ebu Hanife’yi tanıtırken şöyle diyor:

“Müslüman olup olmadığı tartışmalıdır.”

Yeniden İmam Malik’ten bir söz aktaralım. Şöyle diyor İmam Malik:

“Ebu Hanife bu ümmete fikirleri yerine kılıçla vursaydı daha iyi olurdu.” (Yaşar Nuri Öztürk, İmamı Azam Ebu Hanife, s. 466)

Sürecek…