Konca Kuriş İslamcıydı. Tesettürlü bir kadındı. Pek çok İslamcı yapı ile ilişkisi olmuştu. Son olarak geldiği nokta kadın hakları savunuculuğu idi. Bir de ana dilde ibadeti savunuyordu. Dinin erkek egemen yorumu ile çok mücadele etmişti. Makaleler yazdı, konferanslar, paneller ve televizyon programlarıyla görüşlerini kitlelere ulaştırmaya çalıştı. Bir hayli de etkili oldu. Onu sonunda 38 yaşında günlerce belki de aylarca süren işkenceyle katlettiler. Katiller de İslamcıydı…

Ne diyordu Kuriş?

Neden öfkelendiler ve katlettiler onu?

Kadınlar Cuma namazına katılabilmeli,

Kadınlar cenaze namazına katılabilmeli,

Kadınlar aybaşı iken de namaz kılabilir ve oruç tutabilir,

Kadınlar camiye beş vakit namaz için gidebilmeli,

Çarşaf giymek Kur’an’ın buyruğu değildir.

Kadınlar da yönetici olabilmeli, (İslamcı gelenek, kadınların devlet başkanlığı ve yargıçlık gibi görevleri yapamayacağını, bunun İslam’a aykırı olduğunu savunur.)

Namaz Türkçe kılınabilir.

Kur’an’ın erkek egemen bir anlayışla yorumlanmasını reddediyorum.

Bu ve bunun gibi görüşleri deyim yerindeyse İslamcıları çıldırttı.

Tabularını sarsan tesettürlü bir kadın olarak Kuriş’ten adeta nefret etmeye başladılar.

Ama o hiç susmadı, geri adım atmadı.

Şimdi Kuriş’in yaşam öyküsüne bakalım biraz…

Konca Kuriş 1961 Mersin’de doğuyor.

1987 yılında Nakşibendi tarikatına mensup oluyor. Bir süre Sufi İslam’ı / tarikatları esas alan bir İslam savunusu ve yaşantısı içinde yer alıyor. Ancak daha sonra Kur’ancılık akımına yöneliyor. Bu süreçte çeşitli dinci yapılarla ilişki içerisinde bulunuyor. Kur’an Müslümanlığı ya da Kur’ancılık denilen dinsel akımı yayma amacıyla tebliğ yapıyor. Hatta tebliğ görevini Yehova Şahitleri denilen akımla bile sürdürüyor. Onları Kur’an Müslümanlığına çağırıyor.

Konca Kuriş’in bir ara Türk Hizbullah’ına da üye olduğu ileri sürülüyor. Ancak bu bazılarınca kesin olarak reddediliyor.

Konca Kuriş Mersinli bir Yörük ailenin kızı olarak dünyaya geliyor. İkisi kız ikisi erkek dört kardeştiler. İşçi bir ailenin evladıydı.

Kuriş 16 yaşında Orhan Kuriş ile evleniyor.

Kuriş ailesi muhafazakâr bir aileydi. Kayın atasının baskısıyla türban takmaya başlayan Konca’nın küçük teyzesi Necla 68 kuşağından bir solcuydu.

Kuriş beş çocuk annesiydi. Yahya, Sırma, Muzaffer, Cemal ve Sena…

Konca Kuriş bir süre İran İslam Devrimi etkisindeki dinci gruplarla ilişki içerisine girdi. Çarşafa girmesi istendiğinde reddetti. Daha sonra İktibas dergisi çevresiyle birlikte hareket etti.

Bir süre sonra basında çok ilgi gören görüşlerini dile getirmeye başladı.

Gazeteler, televizyonlar kendisiyle söyleşiler yaptı.

Konca Kuriş’in yaşamının en ilginç alanlarından biri de solcu teyzesiyle birlikte Mersin’de feminist çizgide “Bağımsız Kadınlar Derneği” adıyla bir dernek kurmasıdır.

Konca Kuriş, 16 Temmuz 1998’de Hizbullah tarafından evinin önünden kaçırıldı.

Kocası Orhan Kuriş Hizbullah militanlarınca başına silah dayanarak etkisizleştirilmişti.

Kuriş’ten 555 gün haber alınamadı.

Feminist kadın örgütleri eylemler yaptı, basın açıklamaları ile Kuriş’in bulunması için kamuoyu oluşturmaya çaba gösterdi. Ancak aylar geçti fakat Kuriş’ten bir haber alınamadı.

555 günün ardından Hizbullah terör örgütüne yönelik yapılan bir operasyonla cesedine Konya Meram’daki bir ölüm evinde ulaşıldı.

Hizbullah Kuriş’i günlerce sorgulamıştı. İslam düşmanlığıyla suçlandı. Suçlarından biri de Türkiye Cumhuriyeti’ni savunmaktı. Hatta Siyonizm’e hizmet etmekle de itham edildi.

Hakkındaki hüküm aslında çoktan verilmişti.

Konca Kuriş katledildi.

Hem de insanlık dışı ve alçakça yöntemlerle…

Kuriş’e domuz bağı işkencesi yapılmıştı. Dayanılmaz acılar içinde kıvrana kıvrana can verdi Konca Kuriş… Peki, Allah mutlu olmuş muydu acaba?

Öyle ya, onu Allah adına işkence yaparak öldürmüşlerdi.

Konca Hanımın cesedini bir evin bodrumunda betona gömmüşlerdi.

Ele geçirilen kayıtlardaki işkence görüntülerini izlemeye polisler bile dayanamamıştı.

Yakınları cesedini tanımada güçlük çekmişlerdi.

Büyük bir acı, korkunç bir ölüm…

Hizbullah Konca Kuriş’i Allah adına yani Allah’ı memnun etmek için işkence ederek öldürdüğünü şöyle açıklıyordu:

“İslam düşmanı ve laik-feminist Konca Kuriş, Allah ve Kuran-ı Kerim karşıtı fiilleri ve söylemleri nedeniyle, Hizbullah savaşçıları tarafından kaçırılarak üslerimizde sorgulanmıştır. Dinsiz-laik TC'nin resmi din söylemleri ile talimatları paralelinde hareket eden ve Siyonistlerce de kullanılan Konca Kuriş, Müslümanları şüpheye sevk edecek fiiliyatlara giriştiği için şer’î hükümler gereği cezalandırılmıştır.”

Hizbullah’ın bu açıklaması dinin nasıl bir canavara dönüştürülebileceğinin sarsıcı ve korkunç bir göstergesidir. Hizbullah, Allah’ın partisi anlamına geliyor.

Bu ifade Kur’an’da da geçiyor.

Allah’ın partisine bakar mısınız; nasıl da katlediyor Allah’ın masum kullarını?

Allah’ın partisine bakar mısınız; nasıl da insanlıktan çıkıp vahşileşebiliyor?

Allah’ın partisine bakar mısınız; nasıl da Allah adına zulmediyor, işkence yapıyor, kan içiyor?

Bütün bunları Allah’ı sevindirmek için yapıyor.

Allah gerçekten seviniyor olabilir mi?

Rahman ve rahim olan Allah…

Başka bir deyişle; esirgeyen ve bağışlayan Allah...

Bizim inandığımız Allah, sevginin kaynağıdır, acımanın, bağışlamanın, şefkatin kaynağıdır.

Belli ki Hizbullah’ın Allah’ı başka…

Allah bizi Hizbullah’ın Allah’ın korusun…