Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, cumhuriyet rejiminin temel değerlerine karşı yürüttüğü saldırıları genişletiyor. Ona kalsa, her işi İslam kurallarına uydurmamız gerekecek.

İyi de nasıl bir İslam istiyor Ali Erbaş?

Erbaş ve onu yönlendirenlerin ne istediği ortada: Bunlar, becerebilirlerse Taliban’ın Afganistan’da uygulamaya başladığı şiddet dolu Orta Çağ yaşam biçimini Türkiye’ye getirecekler.

Ne demişti Erbaş’ın patronu Tayyip Erdoğan özetle?

“Taliban’la inancımız aynı…”

Öyleyse o inancı Türkiye’ye getirmek AKP’nin gizli hedefidir.

Taliban, Afganistan’da şimdilik başarılı olunca, Ali Erbaş ve benzerleri coştular. Türkiye’yi Afganistanlaştırmak için atıp tutmaya başladılar.

MUAVİYE İSLAMI
Hemen belirtelim ki Ali Erbaş ve patronlarının dile getirdiği İslam ile Hz. Muhammet’in getirdiği İslam birbirine taban tabana zıttır. Muhammet İslamı, halkın mutluluğunu temel alır; Ali Erbaş ve çevresinin İslamı ise yönetici zengin ve zalim takımının egemenliğini sürdürmeye çabalar. Bu konuda yapılan her türlü zulmü de bu sözde dindarlar görmezden gelirler.

Muhammet İslamı devrimcidir, Diyanet İslamı ise gericidir.

Muhammet İslamı demokrasiye doğru açılır; Diyanet İslamı ise Emevi padişahı zalim Muaviye’nin saltanatına dayanır. Diyanetçilerin “hazret”diye andığı zorba Muaviye, seçime dayalı Hz. Muhammet sonrası sistemi 661’de silah zoruyla yok etmiş, kendisini İslam halifesi ilan ederek dini, padişahlığa çevirmiştir. Diyanet İşleri Başkanlığı bugün tıpkı Muaviye’nin o zaman yaptığı gibi ülkemizdeki demokrasiyi ortadan kaldırıp onun yerine şeriat düzeni denilen saltanat sistemi kurmaya uğraşan bir kuruluştur. Ali Erbaş, İslam sokağa hakim olmalıdır derken aslında Hz. Muhammet’in getirdiği reformcu düzeni değil zorba halife Muaviye’nin kurduğu kanlı saltanatı canlandırmak istemektedir. Ve elde de Afganistan örneği vardır.

PAPA ÖZENTİLİ MÜSLÜMAN
Diyanet İşleri Başkanlığı koltuğundaki FETÖ’cülerle ilişkili Bay Erbaş’ın bizzat kendi yaşantısı da Muhammet İslamı’na terstir.

*İslam dinini getiren kılavuz, Hz. Muhammet’tir. Hz. Muhammet, Medine’de iken oradaki herhangi bir Arap’tan farklı giyinmiyordu.

Ama Diyanet İşleri Başkanı’na bir bakın: Başında İslam’da da Türk töresinde de yeri olmayan uydurma bir fes var. Bembeyaz ipek veya saten kumaştan özel bir giysisi bulunuyor. Bu haliyle Ali Erbaş, baştan sona bidat… Yani uydurma… Kendisini bu din dışı giysisi ile hakiki Müslümanmış gibi gösteriyor. Halbuki İslam dininde din adamlarına özgü bir kıyafet yoktur.

Ali Erbaş bu haliyle de Hz. Muhammet’i değil Hıristiyan din adamlarını taklit ediyor. Papa’nın nasıl özel giysisi var ise Ali Erbaş da kendisine özel giysi uydurmuş. Hatta müftülerini, imamlarını da bu İslam dışı giysi ile kamuoyunun karşısına çıkartıyor. Diyanet TV’ye bakın, bu açık sapmayı, ruhbanlaşmayı görürsünüz. Yani Diyanetçilerin ve onların başındaki Ali Erbaş’ın şeklinin de İslam ile bir ilgisi yoktur. Görünüşleri tamamen bidattır.

Gelelim işin ruhuna…

*İslam dinini getiren Hz. Muhammet; dönemindeki zengin yönetici tabakaya karşı mücadele etti. İslam dini dediğimiz hareket özünde o zamanki derebeylik düzenine karşı siyasal-ekonomik-toplumsal bir başkaldırı idi. Hz. Muhammet de devrimci mücadelenin öncüsü idi.

Ali Erbaş ise bugün zalim sömürücü sistemin baş koruyucusu olarak propaganda makinesi gibi çalışıyor. Halkın yoksullaştırılmasına, devlet olanaklarının beş müteahhide peşkeş çekilmesine tek itirazı yok Bay Erbaş’ın…

Ali Erbaş, halkın eğitimli çocukları bile iş bulamazken, iktidar partisinin adamlarının üç-beş yerden maaş almasına da en küçük itiraz etmedi.

Ali Erbaş, 17-25 Aralık sürecinde rüşvet belgeleri ortaya saçıldığında, evlerde ayakkabı kutularında milyonlarca Avro’luk rüşvet ele geçirildiğinde de ağzını açmadı. Bugün o rüşvet sistemine karşı tek söz etmediği halde devleti kuran Büyük Atatürk’ü kafir ilan etmeye varacak hakaretler saçabiliyor. Bu mudur Müslüman?

*Ali Erbaş; adalet bir grup güçlü siyasetçi tarafından tepelenip yerle bir edilirken, adalet adına ağzını açıp tek söz söylemiş değil. Bu mudur Hz. Muhammet’in getirdiği dinin temsilcisi?

*Bu yoksul halkın çocuklarına İslam görüntülü dernek ve vakıf yurtlarında, tarikat yurtlarında, imam hatip yurtlarında, Kuran kurslarında tecavüz edilirken Ali Erbaş gibiler ağızlarını açıp tek söz etmediler; halen de edemiyorlar. Bu rezilliğin İslam’la ilgisi olabilir mi?

*Ali Erbaş biliyor ki İslam dinini getiren önder, hayatını tek katlı, iki gözlü, kerpiç bir evde tamamladı. Evi, Mekke’deki sıradan bir insanın evinden farksızdı. İslam önderi böyle iken bugün İslam önderi havalarındaki Tayyip Erdoğan milyarlarca lira harcayarak saray üstüne saraylar yaptırdı. Bu saray sevdasına karşı Ali Erbaş ağzını açıp bir şey söyleyebildi mi?

*Ali Erbaş, hem Müslümanların lideri geçinip hem de zırhlı Mercedes’e binmeyi İslam’ın neresine sığdırıyor?

“ŞEYTAN’IN KARDEŞİ”
*Peygamber Muhammet, devlet malını çalanın cenaze namazı kılınmaz deyip bu işi yapanları Cehennemlik ilan ettiği halde, uydurulmuş ihalelerle bu yoksul halkın parasını yağmalayanlara Ali Erbaş bir şey diyebildi mi?

*Kuran-ı Kerim’de açık açık, “Müsrif, Şeytan’ın kardeşidir!” diyorken, bu iktidarın hazineyi böyle partizanca çar çur etmesine neden tek söz etmiyor Ali Erbaş? Hükümet adamlarına hazineden on-on bir maaş verilmesi israf, yani Kuran’a göre Şeytan’ın kardeşliği değil de nedir?

Beş liralık işi, özel yöntem kullanarak on liraya yaptırıp Beytülmal’i (hazineyi) yağmalamak, Şeytan’ın kardeşliği değil ise Kuran yalan mı söylüyor?

*Diyanet yönetimi, toplantılarını kendi binasında yapmak yerine bu işi lüks otel salonlarında yürüterek ve bütçeden aldığı paraları böylece saçıp savurarak müsriflik yani Şeytan’ın kardeşliği yapmış olmuyor mu?

*Ben, daha önce de Ali Erbaş ve onun gibi düşünen Diyanetçilere hakkımı haram ettim. Maaşının milyonda birisini bile benden kesilen vergilerden alan Ali Erbaş’tan hem bu dünyada hem öbür dünyada davacıyım. Benden yediğin haram olsun Ali Erbaş!

***

Dikkatli bekan her göz görüyor ki Ali Erbaş ve Diyanet İşleri Başkanlığı, bugün Muhammet İslamını değil Erdoğan saltanatını temsil ediyorlar.

Hz. Muhammet, atalar dini dediği eski sisteme karşı mücadele etti. Ali Erbaş ve Diyanet ise Türkiye’de demokrasiyi yıkıp Erdoğan çevresinde saltanat rejimi kurmak için battal olmuş atalar dinini canlandırmaya uğraşıyor.

Bunlar ahirete, hesap ve kitap gününe inansalar; bu kadar soyguna, vurguna, hırsızlığa, zulme karşı sessiz kalırlar mı?

Kimse merak etmesin; Muaviye İslamcıları ilk seçimde tarihin çöplüğüne atılacaklar…