AKP, 2002 yılı Kasım ayında iktidara geldikten sonra bütün kamu kuruluşlarını özelleştirmeye başladı. Bu operasyonu, “Devlet, tüccar olamaz!” diye savunuyorlardı. Bu kayırmacı özelleştirmelere tepki gösterenler ortaya çıktı elbette. Dönemin Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, Tekel’in özelleştirilmesine karşı çıkanlara, Nisan 2003’te “Babalar gibi satarız", "Parayı veren düdüğü çalar!" diye meydan okudu. İş bununla da kalmıyor, Başbakan Tayyip Erdoğan, 15 Ekim 2005’teki konuşmasında yürüttüğü özelleştirmeleri, "Ben ülkemi adeta pazarlamakla mükellefim, bu konuda herkesle her yerde görüşürüm” diye savunuyordu.

Sonuçta limanlardan kağıt fabrikalarına kadar cumhuriyet döneminde yaratılmış kuruluşların tamamına yakınını ya partili işadamlarına ya da yabancılara sattılar. Devlet kuruluşlarının satışından 2003-2018 arasında 60 milyar dolar elde ettiler ve bunları da bilindik biçimde harcadılar.

Geldiğimiz noktada aynı Erdoğan tam aksine bir gerekçe ile özel kurumları devletleştirmeye çalışıyor. Komünistlerin yaptığı devletleştirmeyi şimdi AKP, İş Bankası üstünden yeniden piyasaya sürmüş olacak.

İŞ BANKASI NASIL KURULDU?
Osmanlı Devleti zamanında bankacılık yabancıların elindeydi. Cumhuriyet kurulunca da ihracat ve ithalat yabancı bankalar üstünden yürütülüyordu. Milli ekonomiyi sağlam temele oturtmak için milli bir bankaya ihtiyaç duyuldu. Cumhuriyet döneminin ilk ulusal bankası olan İş Bankası, Atatürk'ün direktifleriyle İzmir Birinci İktisat Kongresi'nde alınan kararlar doğrultusunda 26 Ağustos 1924 tarihinde kuruldu. İş Bankası ilk Genel Müdürü Celal Bayar'ın liderliğinde iki şube ve 37 personel ile hizmete başladı. Nominal sermayesi 1 milyon TL'ydi. Bu sermayenin fiilen ödenen 250 bin TL'lik bölümü ise bizzat Atatürk tarafından verilmişti.

ATATÜRKÜN VASİYETİ NEYDİ
Türk Tarih Kurumu sitesinden herkesin ulaşabileceği Atatürk’ün vasiyeti, 5 Eylül 1938 tarihini taşıyor. Bu vasiyetnamede, Kemal Atatürk bütün nakit parasını, hisse senetlerini ve Çankaya’daki menkul ve gayrimenkulünü CHP’ye bırakıyor.

Yani, özel mülkiyetinde ne varsa CHP’nin malı olmasını vasiyet ediyor.

Atatürk’ün vefatının ardından vasiyetnamesine uygun olarak yüzde 28 oranındaki Atatürk hisseleri Cumhuriyet Halk Partisi’ne devredilmiş, yine vasiyete uygun olarak hisselerin oy hakları Cumhuriyet Halk Partisi tarafından kullanılmış, hisselerden kaynaklanan gelirler, vasiyette belirtilen şekilde Türk Dil Kurumu ile Türk Tarih Kurumu’na verilmiştir. İş Bankası’ndan CHP’ye para verildiği biçiminde AKP’nin organizasyonuyla kamuoyunda oluşturulan algının gerçekle ilgisi yoktur.

KÜRESEL HUKUK KURALINI ÇİĞNEMEK
İş Bankası’ndaki CHP hisselerini “Beytülmal” gibi göstermek de AKP’nin bir aldatmacasıdır. Beytülmal, hazine demektir. Hazine malı ile kişisel mal ayrıdır. Kişisel mal, özel mülkiyet olarak dokunulmazdır. Bırakın modern dünyayı Orta Çağ’da bile kimse birisine atasından kalan veya başka birisinin miras olarak bıraktığı malına dokunamazdı. Padişahlar bile kişinin malına el koyamazdı. Özel mülkiyet her devirde, her devlette kutsal sayılmıştır. Sadece komünist rejimlerde bu mülkiyet hakkı yanlış sayılmış ve tümü devletleştirilmiştir.

TBMM KÖTÜYE KULLANILMAMALIDIR
Bir kişinin vasiyetiyle bir kuruma bıraktığı malına devlet adına el koymak, yasadışı bir işlemdir ve AKP yönetimi şimdi bunun peşindedir.

TBMM’de parmak hesabıyla anayasayı ve küresel hukuku çiğnemek suç işlemektir. Meclis’te azınlıkta olan AKP, İş Bankası’ndaki özel mülkiyet hakkına el koyacak bir yasayı ancak ve ancak MHP’nin desteği ile geçirebilecektir. Böylece MHP; büyük bir yanlışa ortak edilecektir.

BANKACILIK SEKTÖRÜ ETKİLENECEKTİR
Türkiye İş Bankasının hisselerinin %31,79’u halka açıktır. Yani bu hisselerin sahipleri halktır. İş Bankası’nın yönetim yapısını değiştirecek bir hamle yapan AKP yönetimi, bu tavrı ile aralarında yabancı yatırımcıların da bulunduğu hisse sahiplerinin çıkarlarını da tehlikeye atmaktadır. Hissedarlar, devlet elindeki bankaların, partiye bağlı örgütlenmeler ve kuruluşlara, en azından reklam üstünden destek veren bankalar haline getirildiklerini görerek telaş etmektedirler.

Ayrıca, vasiyetname çiğnenerek bir bankanın devletleştirilmesi, Türkiye’nin uluslararası piyasada güven yitirmesine yol açacaktır.

AKP Lideri Erdoğan’ın açıklamaları gösteriyor ki bu zorlama yasa çıkartılacak, İş Bankası’nın CHP hisselerine el konulacaktır.

İDEOLOJİK BOYUTU VAR
İş Bankası, cumhuriyetin yerli ve milli sermaye yaratmak için attığı en önemli adımlardan birisidir. Banka, antiemperyalist Türkiye Cumhuriyeti rejiminin bir kurumudur. Ayrıca, İş bankası çağdaş ve laik bir toplum yaratmada kültürel politikasıyla katkıda bulunmuştur. İş bankası demek, en azından başlangıçta Kemalist Türkiye demektir.

AKP’nin İş Bankası yönetiminden CHP temsilcilerini atmak için yasaları, anayasayı ve hatta uluslararası hukuku çiğneyerek atacağı el koyma adımı da Atatürkçü kamuoyu tarafından “Cumhuriyet rejiminden rövanş alma mücadelesi” olarak görülüyor.

Bu konuda, Atatürk ve İnönü için söylenen “İki ayyaş!” sözü hatırlatılıyor. Yine, “Mustafa Kemal’i sevenler cenazeme gelmesinler!” diyen Halidi tarikat elemanı Kadir Mısıroğlu’nun bizzat Sayın Erdoğan tarafından el üstünde tutulmuş olması da örnek olarak veriliyor. Bu yüzden de İş Bankası operasyonu, cumhuriyet kurumlarını iğdiş etme operasyonlarının son büyük halkası olarak değerlendiriliyor.

AKP Lideri, bu işi TBMM’de parmak kaldırtıp indirterek halledeceğini sanıyorsa yanılır. Kamuoyunun inadına ve hukuku çiğneyerek iş yapılmaz. Sonunda, Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olursa şaşırmasın…

Ve İstanbul seçimlerindeki inadının onu nasıl yere serdiğini hatırlasın…